21. BÖLÜM
Jason arabasını babasının kliniğine giden sokağa doğru çevirdi. Nedenini bilmediği bir şekilde babasına gitmek istiyordu. Ayın 21'ini beklemek istemedi ve gece geç saat olmasını umursamayıp yola çıktı. Uyuyor olsa da onu görüp geri dönmeye karar verdi. Babasını görmeliydi, içinden bir ses sürekli bunu tekrarlıyordu. Kliniğe vardığında inip havanın ne kadar güzel olduğunu düşündü. Gündüzün kavurucu ve bunaltıcı sıcağından sonra, hafif rüzgarlı bu hava ona çok iyi gelmişti. İçeri girince her zamanki gibi uyuyan aptal sekreter kızı gördü. Bu gece onunla hiç uğraşamazdı o yüzden direkt babasının odasına giden koridora yöneldi. İçeriden hiç ses gelmiyordu. "Sanırım ikisi de uyuyor," diye düşündü. Yavaşça kapıyı açtığında gördüğü manzara hiçte beklediği gibi değildi. Patrick amca yatakta sere serpe yatıyordu. Yatağın kenarlarından aşağı sarkmış kolları ve yatma pozisyonu hiçte uyuyor gibi durmuyordu. Işığı açtığında babasını başı kan içinde yerde yatarken bulmuştu. Hemen dışarı çıkıp yardım çağırdı, bunu yaparken de bütün hastaların uyanacağı kadar yüksek sesle bağırmıştı. Bu bağırmadan sonra nihayet sekreter kızda uyanmıştı. Gelenleri beklemeden koşup, zaten 55 kilo olan babasını kucaklayıp yatağa götürdü. Yavaş yavaş odaya doluşan görevliler de Jason gibi olayın şokunu yaşıyorlardı. Bir Patrick amcaya, bir babasına bakıp böyle bir olayın nasıl olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Sekreter kız koşarak içeri girdiğinde artık o da diğer personeller gibi şaşıranlar kervanına katılmıştı.
"Aman Tanrım! Ne olmuş burada böyle?"
"Bana hemen Dr. Martin'i bulun, izleyip duracağınıza biri 911'i arasın, görmüyor musunuz? Patrick amca ölmüş, birisi babama saldırmış." Jason'u duyunca kendine gelen bir görevli Dr. Martin'i bulmaya gitti. Bir diğeri de telefona sarılıp 911'i tuşladı.
Dr. Martin uykusuz olduğu her halinden belli olan gözlerini, olanlara inanamayarak kocaman açtı.
"Yüce Tanrım!" Jason hem şaşkın hem sinirli gözlerini doktora çevirdi. "Doktor, bana neler olduğunu açıklayın, hem de hemen."
"Ben neler olduğunu bilmiyorum."
"Siz benimle dalga falan mı geçiyorsunuz be, Patrick amca ölmüş. Babam başından darbe almış, nasıl kimse görmez, nasıl kimse duymaz? Kimse görmedi mi yani, adam geldi ve hayalet gibi görünmez oldu sonra da tekrar hayalet gibi geri mi gitti?"
"Jason bu konuyla ilgileneceğimden emin olabilirsin."
"Doktor, hemen bu gece burada kim çalışıyorsa isimlerinden oluşan bir liste istiyorum. Siz de dahil hepinizle mahkemede görüşeceğiz."
"Tanrım, nasıl oldu bilmiyorum. Lütfen biraz sakin olabilir misin?"
"Bayan Martin sanırım olayın ciddiyetinin farkında değilsiniz." Kadının gözlerinde ki boş ve anlamsız bakışlar Jason'u daha da çileden çıkarıyordu. Babası hala uyanmamıştı ama düzenli nefes alışverişleri ve ara da bir çıkardığı inilti sesleri sanırım ciddi bir şey olmadığının belirtisiydi. Telefonunu çıkarıp hala odada olan insanların arasından geçerek koridora çıktı, Noah'ı aradı.
"Efendim?"
"Noah, benim dostum."
"Jason?"
"Evet." Noah'ın uykulu sesi telefonu ekrana bakmadan açtığını gösteriyordu. "Uyandırdığım için üzgünüm ama buraya gelmen gerekiyor." Noah'ın sorması gereken soru "Ne oldu?" olması gerekirken Noah "Kim?" diye sordu.
"Patrick amca, babamla aynı odada kalıyordu. Bir kaç kez onu görmüştün, satranç oynamaya bayılıyordu. Hatırladın mı?"
"Evet, sanırım hatırlıyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPSOLMUŞ RUHLAR
Mystery / ThrillerETRAFINIZDAKİ HERKESİ BİR BİR ÖLDÜRMEYE BAŞLAYAN VE ÖLDÜRDÜĞÜ HER KİŞİNİN ARKASINDAN BAZI NOTLAR BIRAKAN BİR KATİL DÜŞÜNÜN VE BU KATİL YAPTIKLARININ FARKINDA BİLE DEĞİL... GEÇMİŞLE GELECEK ARASINDA GEÇEN OLAYLAR SİLSİLESİNİN İÇİNDE DÜNYADAN DÜNYAY...