42. BÖLÜM

8 5 0
                                    


42. BÖLÜM

Adam hızlıca eve girip kapının bütün kilitlerini kitledi. Banyoya gidip kan içinde kalmış tişörtünü çıkardı. Kolundaki yara oldukça derin inmişti ama hastaneye gidemezdi. Bu yüzden elinden geldiğince kendi halletmek zorundaydı. Hemen çekmeceden batikonu, sargı bezini ve spancı çıkarıp lavabonun üstüne koydu. Kolunu halletmeden önce üst dolaptan bir ağrı kesici alıp içti, acıya dayanmak zordu ve bu kadar acı çekerken koluyla ilgilenemezdi. Spancla önce yaranın üzerinde kanları temizledikten sonra batikonu bolca döküp tekrar sildi. Kan henüz durmamıştı ama yaranın mikrop kapmaması için yeterliydi. Sargı bezi ile iyice sardıktan sonra kolunun üstünden eline kadar akan kanın hepsini suyla temizledi. Üzerine bir tişört geçirip kanlı tişörtü çöpe attı. Ucuz atlatmıştı, eğer ufak bir aksilik olsaydı kendisi için çok kötü şeyler olabilirdi. Pencerenin önüne gidip perdeyi açmadan etrafa baktı. Kimse yoktu, dışarısı -9 dereceydi ve bu soğukta insanlar asla dışarıda olmazlardı. Karlar yavaş yavaş erimeye, yerini de buzlanmaya bırakmaya başlamıştı bile. Eve gelene kadar üç kez düşme tehlikesi atlatmış ama sonunda düşmeden eve ulaşabilmişti. Çok yorucu geçen bu gün adamı oldukça yormuştu. Yatak odasına gidip biraz uyumaya çalışacaktı. Artık Noel bitmiş, Ocak Ayı'nın ikinci günü gelmişti ve bu soğuk kış gününde yapılacak en iyi şey, sıcacık yorganın altına gömülüp yatmaktı. Gecenin ilerleyen saatlerinde rüyalarını bölen kapı zili hiç durmadan çalıyordu. Uyandığında hava hala karanlıktı ve zil hala ısrarla çalmaya devam ediyordu. Zar zor yatağından doğrulup ayağa kalktı, önünden geçtiği aynaya hiç bakmadan kapıya yöneldi. Delikten baktığında içindeki panik hissi hızla dalgalanarak su yüzüne çıkmaya başladı. Gelen Noah'tı.

HAPSOLMUŞ RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin