28. BÖLÜM

9 5 0
                                    

28. BÖLÜM

Noah Christina ile birlikte geldiğinde Jason perişan bir halde koltukta oturuyordu. Her zamanki işleyiş Jason'un evinde de yapılıyordu. Fotoğraf, parmak izi, ipucu, vs. Vs.

"Dostum?"

"Sana söylemiştim değil mi? Adım adım bana yaklaşıyor demiştim.?

"Çok üzgünüm Jason, inan bana çok üzgünüm." Jason ona ne soracaklarını biliyordu o yüzden onların sormasına gerek duymadan kendi anlatmaya başladı.

"Seninle ayrıldıktan sonra eve geldim." İkisi buluşup Noah' ın kafasını meşgul eden şu 'aramızdan biri' meselesini konuşmuşlardı. Demek ki onlar bunu konuşurken katil, zavallı Abbie'yi öldürüyordu. Noah' ın vücudunu dalga dalga nefret, kin ve öfke kaplıyordu.

"Geldiğimde kapı kapalı gibi duruyordu ama açıktı. Sonra seslendim ama Abbie cevap vermedi. Tek tek her odaya baktıktan sonra banyoya gittim. Küvetin içinde öylece yatıyordu. Hareketsizce, su kanla karışmıştı ve bu seferki mesajını notla vermemişti. "

"Anlamadım?"

"Banyoya git Abbie hala orada, ne demek istediğimi anlayacaksın."

Noah banyoya girip Abbie'nin çıplak bedenine baktı.

"Ah zavallı kız!"

Abbie'nin göbek deliğinden başlayıp göğsünün altına kadar uzanan, kesitlerle yazılmış harflerin bir araya gelerek oluşturduğu cümleyi okudu.

"Ne harika bir vücut değil mi? Ama maalesef hepinizin sonra gibi oda artık çürümeye mahkûm."

Christina yine hızır gibi yetişip Noah'ın soramadığı soruları sormaya başladı. Ne zaman ölmüş? Parmak izi var mı? Herhangi bir kamera kaydı var mı? Başka ipucu var mı?

Simon onları kapının yanına götürdü, kilitteki hasara bakılacak olursa katil ilk defa bir eve girerken zorlanmıştı. Ama yine de açmaya başarmış ve amacına ulaşmıştı.

"Onu sadece birkaç dakikayla kaçırmışım, belki daha erken gelsem onu kurtarabilir ya da onun yerine ben ölebilirdim."

Jason gözlerinden yaşlar akarken siyah bir ceset torbasına koyulan Abbie'yi götürmelerini izliyordu.

"Böyle konuşma, sana söz veriyorum onu bulacağım."

"Kendini kandırmana Noah, hepimizin canını yakmayı başardı işte. Ian, Rylee sen, ben, babam. Kabul et artık onu bulamayacaksın. Oda hepimizi bir bir avlayıp öldürecek."

"Anlamıyorum, nedenini anlamıyorum hiç mantıklı gelmiyor."

"Sanırım ben artık anlıyorum." Jason kazağının koluyla gözyaşlarını silip devam etti. "Hepimiz geçmişte neler yaşamış olursak olalım şu an harika hayatlarımız var. Acı ve gözyaşına yer olmayan. Birisi bu mutluluğu bizden alıp yerine acıyı bırakmak istiyor.

"Neden, neden?"

"Tanrı'ya az şükür ediyorduk belki de, ya da birileri mutsuzken, acı çekerken bize eğleniyorduk diye. Mutluyuz, gülüyoruz diye."

"Böyle bir şey için kimse kimseyi öldürmez Jason."

"Senin başka bir fikrin var mı? Abbie gitti Noah, Emma gitti, Patrick amca gitti. Daha kim gidecek bilmiyoruz. Onu durduramayacağız, hepimiz ölene kadar da durmayacak."

"Tamam, bu kadar yeter. Artık dinlenmelisin."

"Hayır, babamın yanına gideceğim. Hayatta sadece babam kaldı, ama oda gidecek zaten değil mi? Hepimiz gibi."

"Şu korkunç düşünceleri kafandan atmalısın." Jason cevap vermeden evden çıktı. Noah banyoya yöneldi, az önce Abbie'nin içinden çıktığı açık kırmızı suyla dolmuş küvete baktı. Abbie acaba onu öldüren kişiyi görebilmiş miydi? Saldırıya nasıl uğramıştı? Direnebilmiş miydi, yoksa acı çekmeden mi ölmüştü? Katil yine yalnızken yakalamıştı, yine evde sadece Abbie'nin olduğunu biliyordu. Sadece eve girmek için ilk defa kapıyı zorlamıştı. Bunu da mı bilerek yapmıştı, Noah bilmiyordu. Adam o kadar zekiydi ki bunu yapmasında bile bir neden arıyordu. "Sence kapıyı bilerek mi zorladı?" Anlaşılan Christina da onunla aynı şeyi düşünmüştü.

"Bilmiyorum ama bir ihtimal olabilir. İyice aramışlar mı, herhangi başka bir not var mıymış?"

"Hayır, her yere baktılar. Bu seferki notunu kızım vücuduna kazmış. Yani anlayacağın yine elimizde hiçbir şey yok."

"Olsa şaşardım zaten, kendimi çok çaresiz hissediyorum."

"Bak ne diyeceğim, neden bu akşam oturup bir değerlendirme yapmıyoruz."

"Ne hakkında?"

"Etrafındaki herkes hakkında."

"Ah, evet, etrafımdaki herkesten şüphelenmekten bahsediyorsun."

"Evet." Evdeki bütün işler bitmişti, evde ikisinden başka kimse kalmayana kadar beklediler. Rapor sonuçları yarın çıkacaktı, yani en erken toplantı yarın olmak zorundaydı.

"Peki yarın akşam bana gelirsen, şu bahsettiğin değerlendirme yapabiliriz."

"Senin evinde mi, neden iş yerinde yapmıyoruz peki? "

"Çünkü işteyken dikkatini toplayamam, evde daha rahat olurum. Sen de bana yardımcı olursun."

"Peki o halde, yarın görüşürüz." Christina çıktıktan sonra sadece iki üç saat önce burada olan katili ve yine onu nasıl kaçırdığını düşündü. Bir zamanlar Jason ve Abbie'nin gülücükler attığı, mutluluk havasının acıyı ve kötü hatıralara dönüştüğü bu evi terk etti. Çıkmadan önce ise küvetin tıpasını çekti.

HAPSOLMUŞ RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin