2. BÖLÜM
RYLEE- 21 Ağustos 2007
Hava yeni yeni kararmaya başlamıştı. Rylee futbol antrenmanından yeni çıkmıştı. Vücudundan damla damla akan terlerden kurtulmak için kendini duşa attı. Sıcak suyun altına girdikten sonra gözlerini kapattı ve kendini sıcacık akan suya bırakıp rahatlamaya çalıştı. Duştan çıktığında telefonunun çaldığını duydu, arayan Ian'dı.
"Hey, selam.... Ne zaman?... Tamam orda olurum, görüşürüz dostum."
Akşamki planı artık belirlenmişti. Ian, Jason ve Noah ile brilikte her zamanki barda buluşacaktı.
Rylee Nelson Amerika Futbol Takımında oynuyordu. Daha ilkokul 4. sınıftayken keşfettiği bu yeteneği şu anda meyvelerini veriyordu. Kendisi gibi hocası da bu yeteneğini fark edince hemen onu geliştirme çalışmalarına başlamıştı. Şu anda da takımın en iyi oyuncularından biriydi, geleceği parlak duruyordu. Ian ve Jason'la bugün buluşacakları barda, içmekten ayakta duramadığı bir gece çıkardığı kavgada 6 kişilik bir arkadaş grubundan bir araba dolusu dayak yemeden hemen önce tanışmıştı. Ian ve Jason hemen yanına koşup onu dayak yemekten kurtarmışlardı. Rylee ayılana kadar yanında beklediler ve o gece sabahın beşine kadar o barda muhabbet etmişlerdi. O barda başlayan bu dostluk yıllarca sürüp gitmişti ve bu akşam yine her şeyin başladığı bu barda buluşacaklardı.
Hızlıca giyindikten sonra eve doğru yola çıktı. Hala doğduğu büyük bahçeli o evde annesiyle kalıyordu. Ne kadar uğraşsa da hala annesinin minik bebeği olmaktan kurtulamamıştı. Ayrı eve çıkmayı ne kadar istese de annesini ikna etmeyi bir türlü başaramamıştı. Kız arkadaşıyla bile hala o evin küçük odasında takılıyordu. Eve girip annesine selam verdi ve hızlıca odasına çıkıp kendini sırtüstü yatağa attı ve gözlerini kapattı.
Emma, onu çok özlemişti. Bir süreliğine San Diego'ya amcasının evine gitmişti. Ailesiyle beraber bir aydır orada tatil yapıyorlardı ve Rylee hala ne zaman geleceklerini bilmiyordu. Bu kadar heyecanla beklemesinin asıl sebebi de döndüğünde Emma'ya evlilik teklifi edecek olmasıydı. Güzel bir organizasyon hazırlamıştı ama eksik olan tek şey Emma'ydı. Artık hayatını onunla birleştirmek istiyordu çünkü lisenin başında aşık olduğu bu kızla 8 yıldır birlikteydi. Hemen beraber büyümüşlerdi, bütün güzel ve kötü şeyleri onunla yaşamıştı. Bundan sonraki hayatını da onunla yaşamak istiyordu. Emma'yı annesiyle tanıştırmaya getirdiği günü hatırladı, ne kadar da heyecanlıydı. Giydiği mini elbisesi ve açık sarı saçlarıyla göz kamaştırıyordu. Annesi ve Emma her zaman çok iyi anlaşmışlardı. Rylee ve annesi Bayan Nelson o gece ailelerine böyle bir insan dahil olacağı için çok mutlulardı ve bu mutluluk ikisinin de gözlerinden okunuyordu.
Gözlerini açtı ve onu bu denli mutlu eden sevgilisini aramak için telefonuna uzandı.
"Selam tatlım."
"Hey, merhaba, ben de seni arayacaktım. Yarın dönüyoruz bebeğim seni görmek için sabırsızlanıyorum."
"Heyy, bu çok güzel bir haber. Seni hemen görebilecek miyim?"
"Evet, tabii ki gelir gelmez yanına geleceğim, evde olacak mısın?"
"Evet , yarın bütün gün evdeyim, akşam da güzel bir yemek yiyelim."
"Tamam, yarın görüşürüz seni seviyorum tatlım."
"Bende tatlım."
Bütün organizasyon yarın için ayarlanacaktı o halde. "Bu akşam da çocuklara anlatmalıyım." diye düşündü. Artık kalkması gerekiyordu. Gidip annesine bakmadan önce üzerini değiştirdi. Aşağı indiğinde annesi her zamanki gibi mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu.
" Bir yere mi gidiyorsun bebeğim?"
"Evet, Ian ve Jason'la buluşacağız, beni bekliyorlar."
"Gece çok geç kalma. Sana anlatacağın bir sürü dedikodu var."
"Yine ne oldu?" dedi bir bardak kahve alıp masaya otururken.
"John amcan ve karısı ayrılıyorlarmış. Çok büyük sorunları varmış ama hiç belli etmiyorlarmışç Biliyorsun babandan ayrıldığımdan beri hiçbiriyle görüşmüyorum ama sabah Charlotte beni aradı ve saatlerce ağladı. Onu sakinleştirmeye çalışsam da başaramadım. Çok öfkeliydi ve bugün evi terk edip Florida'ya, kardeşinin yanına gideceğini söyledi. Onun için çok üzüldüm, sanırım babanın ailesi eşleriyle ayrılmak için elinden geleni yapıyorlar."
"Ah, yine başlama anne."
"Ama görüyorsun ya. Ne kadar doğru bir karar verdiğimi gün geçtikçe daha iyi anlıyorum."
Rylee konuyu değiştirmezse annesi sabaha kadar bu konu hakkında konuşabilirdi.
"Yarın Emma geliyor."
"Gerçekten mi, uzun zaman oldu değil mi?"
"Evet, nihayet babası burada da bir hayatları olduğunu hatırladı sanırım."
"Peki düşündüğüm şeyi yapacak mısın?"
"Yarın akşam müstakbel karım olacak."
"Ha-ha. Umarım istediğin gibi geçer tatlım. Buraya davet etmeyi de unutma, bu güzel olayı kutlamak benim de hakkım değil mi?"
"Evet, tabii ki. Artık gitmeliyim, beni bekleme güzelce uyu ve dinlen. Seni seviyorum anne."
"İyi eğlenceler tatlım."
O gece saatlerce yapılan sohbetin ardından Rylee yorgun ve sarhoş bir şekilde eve geldi. Üstünü zar zor çıkarıp yatağa girdiğinde saat 01;10'du. Yarın Emma'yı görme ve evlenme teklifine evet deme heyecanıyla uykuya dalmak üzereydi. Yüzüğü çıkarıp "Benimle evlenir misin?" dediğinde Emma'nın mutlulukla aydınlanan yüzünü hayal etti. Rylee bu yorgun ve uykusuz haliyle bile karnında uçuşan kelebekleri hissedebiliyordu. Yarın onun için de Emma için de bir dönüm noktası olacaktı.
Telefon titremeye başladı.
Emma olduğunu düşünüp zor da olsa gözlerini açtı ve telefona ulaştı.
Arayan Ian'dı.
"Dostum..."
Rylee yataktan fırlayıp daha beş dakika önce çıkardığı kıyafetlerini tekrar giyip kapıya yöneldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPSOLMUŞ RUHLAR
Mystery / ThrillerETRAFINIZDAKİ HERKESİ BİR BİR ÖLDÜRMEYE BAŞLAYAN VE ÖLDÜRDÜĞÜ HER KİŞİNİN ARKASINDAN BAZI NOTLAR BIRAKAN BİR KATİL DÜŞÜNÜN VE BU KATİL YAPTIKLARININ FARKINDA BİLE DEĞİL... GEÇMİŞLE GELECEK ARASINDA GEÇEN OLAYLAR SİLSİLESİNİN İÇİNDE DÜNYADAN DÜNYAY...