37. BÖLÜM
2010
Noah ikinci kez Rylee'nin evinde, ikinci kez aynı mahzendeydi. Bu seferde hala bir önceki cinayetin izlerini barındıran bu yerde en yakın arkadaşlarından birinin cesedi ile karşılaştı. Ian bir gün önce Rylee'i ziyarete gelmiş ama halini pek beğenmediği için ertesi gün tekrar bakmaya gelmişti. Evin kapıları açıktı ve arabası hala kapının önündeydi. Rylee hiçbir yerde yoktu. Emma öldüğünden beri hiç gitmediği mahzene gidip gitmediğini merak ederek arka bahçeye çıktı. Üstü biraz kapanmış olsa da Rylee'nin yerde bıraktığı izleri tamamen silmemişti ve ayak izleri Mahzene doğru gidiyordu. Gidip baktığında ise arkadaşı çoktan ölmüş, kafasından boşalan kan görün içinde yatıyordu. Ian dehşete kapılıp Noah'ı aradığında, Noah Christina ile birlikte dosyanın üzerinden geçiyordu. Aslında yaşamasını beklediği ama kendine bile itiraf edemediği o haber gelmişti sonunda. Rylee ile hiç konuşmadan, ondan özür dilemeden, arkadaşını sonsuzluğa göndermişti. Mahzende Rylee'i o durumda görmesinden sonra artık vicdanının sesini bastıramıyordu. İçinde fırtınalar kopuyor, buda Noah'a baş dönmesi, mide bulantısı ve baş ağrısı olarak yansıyordu. Güçlü olup sakin kalmalıydı. Deli gibi ağlamak istese de bunu şu an değil yalnız kaldığı bir zamanda yapmalıydı. Ian ve Jason istedikleri gibi ağlayabilirlerdi ki öğrendiklerinden beri zaten ağlıyorlardı. Ama o ağlayamazdı, o bir dedektifti ve işini yapmak zorundaydı. Rylee odanın ortasında cansız şekilde yatmış, karısının ve çocuğunun yanına giderken arkadaşlarına da sadece yüzünde hafif bir gülümseme bırakmıştı. Odanın köşesinde duran kamerayı bulduğunda Rylee'i oradan çıkarıyorlardı. Jason'da görüp yanına geldi.
"Bu daha önce burada değildi, değil mi?"
"Hayır, Emma'dan sonra her yeri aratmıştım. Rylee ya da o katil koymuş olabilir."
"Açacak mısın?." Işığı hala yanan kamerayı açtı, kayıtlı tek bir video vardı. Daha oynatmadan ne olduğunu anlamışlardı. Kaydı izlediklerinde Jason yine ağlamaya başlamıştı. Noah ise yukarı doğru çıkan mide içeriğini tekrar aşağıya göndermeye çalışıyordu.
"Onun neler hissettiğini hiç anlamadık, onu yalnız bıraktık."
"Kendini suçlama Jason. Bunu kimseye bir yarar yok."
"Noah, Rylee de gitti. Sadece üçümüz kaldık. Hepimizin en sevdikleri gitti, Rylee kendini öldürdü. Adamın istediği her şey oluyor."
"Biliyorum, ama lanet olası geride hiçbir şey bırakmıyor. Ne yapmamı bekliyorsun ki?" Artık ikisi de seslerini normalden biraz fazla yükseltmeye başlamışlardı.
"Sen hiçbir işe yaramayan ahmağın tekisin. İşini bile doğru düzgün yapamıyorsun." Noah suratına bir tokat gibi çarpan bu sözlerden sonra tamamen yıkıldı. Kuzeni onu suçluyordu. Herkes katili bulamadığı için onu suçluyordu. Bu adam hepsini birbirine düşünmüştüm. Sesini ayarlayıp konuşmaya karar verdi.
"Ben de en az sizin kadar kahroluyorum. Beni suçlayamazsın, her şeyi zaten seninle paylaşıyorum. Sana anlattığımın dışında hiçbir şey bilmiyorum." Jason'da yaptığından pişman olduğunu gösterir gibi başını öne eğdi.
"Üzgünüm, ben çok üzgünüm." Cevap vermeden dışarıya doğru yöneldi. Yaşadıklarının ağırlığı üstüne daha fazla can sıkıcı şeyler duymak istemiyordu. Ön tarafa geçip Emma'nın asılı bulunduğu ağacın dibine oturdu ve kamera kaydını başa sarıp tekrar izledi. Rylee konuşurken sadece bir saniyeliğine gözünü kameradan ayırıp karşısındaki kişiye nefretle baktı ve dönüp kameraya konuşmaya devam etti. Noah karşısındaki kişinin kim olduğunu anlamıştı. Diğer polislere bir şeyler söyleyen Christina'yı çağırıp kaydı hemen ona izletti.
"Tuhaf bir şey fark ettin mi?"
"Hayır, etmem mi gerekiyordu?" Noah Rylee'nin gözünü adama çevirdiği sahneye iki kez daha izletti. Üçüncü izleyişinde Christina şaşkın gözlerle Noah'a bakıp ağzını eliyle kapattı. "Aman Tanrım! Rylee'i öldürüp intihar etmiş gibi göstermeye çalışmış."
"Evet, aynen öyle."
"Noah, sadece üçümüz kaldınız. Üçünüzü de korumak zorundayız, bu adam her kimse hepinizi öldürmeyi planlıyor."
"Ben kendimi koruyabilirim ama Ian ve Jason'u takip ettirip evlerine de bir koruma ekibi ayarlamalıyız."
"Kendini koruyacağından nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?." Elini Christina'nın saçları arasına geçirip o ipeksi dokuyu hissetti.
"Söz veriyorum, bana bir şey olmayacak ve bu olay bittiğinde, oturup nihayet bir kahve içe bileceğiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPSOLMUŞ RUHLAR
Mystery / ThrillerETRAFINIZDAKİ HERKESİ BİR BİR ÖLDÜRMEYE BAŞLAYAN VE ÖLDÜRDÜĞÜ HER KİŞİNİN ARKASINDAN BAZI NOTLAR BIRAKAN BİR KATİL DÜŞÜNÜN VE BU KATİL YAPTIKLARININ FARKINDA BİLE DEĞİL... GEÇMİŞLE GELECEK ARASINDA GEÇEN OLAYLAR SİLSİLESİNİN İÇİNDE DÜNYADAN DÜNYAY...