39. BÖLÜM
Noah elinde tutabileceği somut bir delil bulamadığı için yine çok gergin ve stresliydi. Artık iş yerinde ya da evde durmak istemiyordu. Kendini sokağa atmadan biraz önce her zaman aynı konuşmaları dinlediği bir toplantıdan çıktı. Saat geç olsa bile herhangi bir şey bulmak umuduyla sürekli toplantı yapıyorlardı ama yine de bir işe yaramıyordu.
"Elimizde hiçbir şey yok."
"Kanıt bulamadık."
"Parmak izi yok."
"Yeni bir cinayet daha."
Hepsi kafasının içinde dönüp dolaşıyordu. Dışarıya çıktı ve sokakta amaçsızca yürümeye başladı. Çocukluğunun geçtiği bu yollarda hep mutlu ve neşeli hatıraları vardı ama bugün mutluluktan ve neşeden çok çok uzaktı. Böyle kafasındaki düşüncelerle buluşurken ne kadar yol aldığını farkında bile değildi. Kafasının içindekilerden biraz sıyrılıp etrafa baktığında yolun kenarında, biraz iç tarafta, yıllardır kullanılmayan bir harabeye dönmüş, Jason'la yıllar önce içinde oyunlar oynadığı evi gördü. Zihnini kontrol edemese de ayaklarını onu eve doğru götürmeye başladı. Buraya en son ne zaman geldiğini hatırlamıyordu ama Jason'la oynadığı oyunlar bir bir gözünün önünde canlanmaya başladı. Evin sahibi yıllar önce öldükten sonra, geride kalan iki çocuğu ve karısı bir gece sessizce ortadan kaybolmuşlardı. Sonra da Noah'ın bildiğine göre hiç geri gelmemişlerdi. Zamanla tahrip olmuş ev git gide yıkılmış, sağlam kalan birkaç odası kalmıştı. İkisi burayı bulduklarından beri çoğu zaman buraya gelip hırsız-polisçilik oynuyorlardı. Noah eve yaklaştığında sağlam kalmış odanın birinden hafifçe dışarıya sürülen ışık hüzmesini gördü. Buna bir anlam verememişti ama ilerlemeye devam etti. Kapısı zaten açık olan eve girip evde sağlam kalan bir diğer şey olan merdivenlerden yukarı çıkmaya başladı. Her ihtimale karşı silahını eline almıştı. Işığın koridoru aydınlattığı odaya doğru ilerledi ve içeriği kontrol etti, boştu. İçeride tek kişilik bir yatak, bir çalışma masası ve bir de radyodan başka bir şey yoktu. Çalışma masasının üstünde bir takım kağıt yığınları duruyordu. Noah kağıtları masaya yayıp baktı Gory amca, Patrick amca, Emma, Rylee, Will amcası, Abiie hepsi karşısında ki resimlerde gülücükler saçarak Noah'a bakıyorlardı. Hepsinin üstünde kırmızı kalemle çizilmiş bir çarpı işareti vardı. Diğer tarafta hepsinin ölüm haberinin olduğu gazete küpürleri bulunuyordu. Sonunda olmuştu, Noah katili bulmuştu. Demek ki planlarını burada yapmış, her cinayetinden sonra buraya gelmişti. Noah odadan çıkıp sağlam kalan ikinci odanın kapısını açtı. Odanın her duvarı simsiyah duvar kağıdıyla kaplanmış, odanın tam ortasında da sadece boydan bir ayna duruyordu. Noah içeriye girip aynanın karşısına geçti. Odaya konulmuş birkaç mum aynada kendisini görmesini sağlıyordu. Bir anda arkasında beliren maskeli adam üstüne saldırınca yere düştü. Bu ormanda gördüğü adamdı. Olanlar o kadar hızlı gelişmiş ki bir anda adam üstüne atlayınca Noah silahını düşürdü ve sendeleyerek yere düştü. Adam üstüne çullanıp yüzünü arkası kesilmeyen yumruklar indirmeye başladı. Noah adamdan ve yumruk darbelerinden kurtulamıyordu. Silahı uzanamayacağı kadar uzağa fırlamıştı. Ayak bileğinde, kılıfının içinde duran bıçağa ulaşmak zorundaydı. Adamın belindeki silahı fark ettiğinde, çoktan eline alıp Noah'a doğrultmuştu. Hala üstünde olan adam silahı alnına dayamış öylece onu izliyordu.
"Kim olduğunu artık biliyorum manyak herif." Aslında kim olduğunu bilmiyordu ama bu söylediği adamın aniden afallaması ve Noah'ın bıçağa ulaşması için ona zaman kazandırmıştı. Bıçağı adamın omuzuna savurup derin bir yara açmayı başardı ama adam son gücüyle silahın kabzasını Noah'ın başına vurdu. Gözleri kararıp tamamen bayılmadan önce, kolunu tutarak odadan kaçan adamı tıpkı ormanda olduğu gibi izledi.
***************
Aynanın karşısında kendini izlerken merdivenden gelen sesle irkildi. Hemen yanında duran maskeyi takıp kapının arkasına geçti. Olabilecek tehlikelere karşı silahının elinde olması onu biraz rahatlatmıştı. Gelen kişi önce yan odaya girip masanın üzerindeki kağıtları dağıttı. Kısa bir süre sonra da bulunduğu odanın önüne gelip kapıyı sonuna kadar açtı. Görünmemek için duvara doğru iyice yanaştı. Adam odaya girip aynanın karşısına geçip kendisini izlemeye başladı. Tıpkı az önce onun yaptığı gibi. Buradan çıkmanın tek yolu onu bayıltmaktı, eğer işler kafasında kurduğu gibi gitmezse adam onu kim olduğunu öğrenebilirdi. Elinde tuttuğu silaha düşürmesini umarak bir anda kapının arkasından çıkıp adamın üstüne atladı ve bingo. Silah elinden fırlayıp uzak bir yere düştü. Hiç durmadan yumruklarını adamın suratına indirmeye başladı ama ne kadar vurursa vursun adam bayılmıyordu.
"Kim olduğunu artık biliyorum manyak herif." Adam gerçekten öğrenmiş olabilir miydi yoksa bilerek mi yapıyordu? Bir anlık boşluğundan yararlanıp koluna derin bir bıçak yarası attı. Can havliyle silahın kabzasını adamın başına indirdi ve hemen üstüne kalkıp koşarak odadan çıktı. Evden ayrılıp ormana doğru giderken onu takip edip etmediğini umursamadı. Kolu deli gibi yanıyordu ve tişörtü kana bulanmıştı. Kolundan oluk oluk kan akıyordu. Durumu daha fazla riske atmayıp her şeyi tamamen bitirmenin zamanı gelmişti artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPSOLMUŞ RUHLAR
Mystery / ThrillerETRAFINIZDAKİ HERKESİ BİR BİR ÖLDÜRMEYE BAŞLAYAN VE ÖLDÜRDÜĞÜ HER KİŞİNİN ARKASINDAN BAZI NOTLAR BIRAKAN BİR KATİL DÜŞÜNÜN VE BU KATİL YAPTIKLARININ FARKINDA BİLE DEĞİL... GEÇMİŞLE GELECEK ARASINDA GEÇEN OLAYLAR SİLSİLESİNİN İÇİNDE DÜNYADAN DÜNYAY...