3. BÖLÜM
21 Ağustos 2010
"Ah, New Jersey'i seviyorum. İnanın bana bu yaz eve hiç gelmek istemedim..."
Ian Horris, bahçedeki sandalyesinde tüm rahatlığıyla oturmuş, en yakın arkadaşlarına geçirdiği uzun zamanlı tatilini anlatıyordu. Ayaklarını sehpanın üzerine uzatmış, ellerini ensesinde birleştirmiş bu güzel ortamın ve güzel havanın tadını çıkarıyordu.
"...Aslında Florida bana göre değil. Evet, harika bir kumsalı ve çok güzel kızları var ama..."
Sarak dirseğiyle Ian'ın karnına sertçe vurup onu rahat sandalyesinden zıplatmıştı.
"Ah!"
Sarah Ian'ın ailesinin iş ortaklığı gözüyle baktığı nişanlısıydı. Ian genellikle uzun süreli ilişkilerle uğraşmayan ve Jason'un çoğu zaman sabaha karşı bir barda onu sarhoş bulduğu hallerinden gayet memnundu ama babası ile Sarah'ın babasının iş ortaklığından Ian da payına düşeni, yani Sarah'ı almıştı. Evlilik ona göre değildi, akşam erken saatte eve gelip dışarıdaki hayatı eliyle itemezdi. Ama şu an böyle bir hayatı istemediğini babasına söyleyecek cesareti kendinde bulamıyordu. Evet Sarah belki de evlenilebilecek en doğru kişiydi ama Ian öyle değildi.
Ortamdaki gülme sesleri Ian'ın karnına yediği dirsekten sonra daha da yükseldi.
"Özür dilerim tatlım, sadece şakaydı." uzanıp yanağına bir öpücük kondurdu ve az önceki rahat pozisyonuna tekrar geçti.
"Müstakbel karım da tatilde çok eğlendi, değil mi? Tabi o hırçın atla yaşadığı macera hariç." dedi kahkaha atarak.
"Ah, koca bir çocuk gibisin. Evet çocuklar, atın üzerinde gezinirken at bir anda çıldırdı ve beni üstünden attı. Neredeyse altında ezilecektim inanabiliyor musunuz? Neyse ki ucuz atlattım. Ve Ian söylemese de kendisi de en az benim kadar korkmuştu, yanıma geldiğinde yüzü bembeyazdı." deyip ardından da tıpkı Ian'ın kahkahası gibi bir kahkaha patlattı.
Rylee ve Jason bu iki çocuk ruhlu arkadaşlarını gülerek seyrediyorlardı. Ian geçirdiği yaz tatilinin her ayrıntısını anlatıyor ve anlatırken de sanki tekrar yaşıyordu.
"Ee çocuklar, siz anlatın bakalım."
"Ben her zamanki gibi antrenmanlarımla uğraşıyordum. Biliyorsun artık milli takımdayım ve Emma hamile. Kızımıza iyi bir gelecek kurmak için çalışmam gerekiyor." dedi Rylee.
"Ah, dostum gerçekten hayatını top peşinde koşarak mı geçireceksin? Tam bir aptalsın."
"Tıpkı annem gibi konuşuyorsun."
Ian bir kez daha yüksek bir kahkaha attı.
"Bayan Nelson'u ne kadar sevdiğimi bilirsin. Tabi ki onunla aynı düşünceye sahibim çünkü annelerin sözünü dinlemeyen küçük çocuklara neler olduğunu bilirsin."
"Ah, hadi ama, böyle konuşmaya devam edersen seninle olan bütün ilişkimi keseceğim."
Hepsi Ian'ın bu şımarık ve şakacı tavırlarına alışıktı. Genelde grubun en şakacı ve hayat dolusu Ian'dı. Ama kimse bundan şikayetçi değildi ne kadar tepki gösterseler de bu şakalar hepsinin hoşuna gidiyordu.
"Artık o annesinin bebeği değil, artık o bir aile babası ve yakında kızı da bu aileye katılacak."
Jason elindeki yastığı Ian'a doğru fırlattı.
"Hey dostum, kaç kişiyi o korkunç hapishanelerden kurtardın anlat bakalım."
"Efendim..."
Ian evin bahçeye açılan kapısına doğru döndü.
"Davis, gelsene. Sanırım hayranlarımdan birisi bana hediye gönderdi ha?"
Evin güvenlik görevlisi elinde bir paketle Ian'a doğru yaklaştı ama Ian'ın söylediği şeylere karşı sadece endişeli bir yüz ifadesiyle karşılık verdi. Oldukça tedirgin görünüyordu.
"Söylesene Davis, endişeli görünüyorsun."
"Kapının önünde buldum efendim, kimin bıraktığını bilmiyorum, bugün Bay Horris'ten izin alıp bir kaç saatliğine evden ayrılmıştım. Döndüğümde bu paketi buldum, kimin bıraktığına bakmak için güvenlik kameralarına bakmak için gittiğimde bu sabah 09;00'dan itibaren olan kayıt kaseti yerinde yoktu, sanırım çalınmış.
Davis paketi az önce Ian'ın ayağını uzattığı sehpanın üzerine bıraktı. Şimdi herkes biraz şaşkınlık biraz da merakla bu pakete bakıyordu.
"Selam millet."
Noah kapıda belirdi. Yüzündeki gülümseme ortamdaki endişeli yüzleri görmesiyle bir anda kayboldu.
"Neler oluyor burada hepinizin yüzü hortlak görmüş gibi bembeyaz duruyor?" Geçip boş bir sandalyeye oturarak meraklı gözlerle birinin bir açıklama yapması için arkadaşlarına meraklı gözlerle baktı.
"Noah" dedi Jason.
Noah bakışlarını ona çevirdiğinde konuşmaya devam etti.
"Bay Stewart kapının önünde bir paket bulduğunu söyledi. Kimin bıraktığına bakmak için güvenlik kameralarına bakmış ama kayıt kasetinin yerinde olmadığını görmüş."
"Ah, olamaz, en yakın arkadaşlarım da mı olayların içine karışmaya başladı yoksa?"
Kimse cevap vermedi. Noah sakallarıyla oynamaya başladı ve kimse ses çıkarmadan Noah'ın söyleyeceklerini beklediler, çünkü herkes bilirdi ki Noah sakallarıyla oynuyorsa mutlaka o an ne yapılması gerektiğini düşünüyordur. Noah kutunun içerisinde olabilecek tehlikeli şeyleri değerlendirmeye başladı.
Bomba,
Askeri bir çip,
İçine zehir katılmış bir yiyecek,
Ya da sadece birilerinin jest amaçlı gönderdiği bir hediye.
Mesleğiniz bir cinayet dedektifliğiyse ve özellikle son zamanlarda hemen hemen her hafta yeni bir cinayetle karşı karşıya kaldığınızda bu gibi şeyler biraz paranoyak seviyelere ulaşır, senaryonun her zaman kötü tarafı düşünülür, herkesten bir adım önde, her şeye karşı tedbirli ve şüpheli olunurdu. Olaylara karşı bakış açısı tamamen değişirdi. Noah'ın yaptığı da tam olarak buydu. Ama şu an kutunun içinde ne olduğunu sadece açarak anlayabilirlerdi.
"Aç şu lanet olası kutuyu da içinde ne varmış görelim." Davis'e dönüp "Sen işinin başına dön Davis, odandan ayrılma eğer tekrar biri gelecek olursa bize haber verirsin." diyerek bahçede yalnız kalmalarını sağladı.
Davis kapıdan çıktıktan sonra Ian paketi alıp kucağına koydu. Dışındaki kağıdı yavaş ve nazik bir şekilde açıp yere attı. Herkes merakla kutuyu izlerken kapağını açtı.
Çamurlu bir bahçıvan eldiveni...
Üzerindeki mektup zarfını alıp açtı, neler olduğunu kimse anlamamıştı ama Ian'ın içindeki notu okuduğunda suratındaki korku ifadesi iyi bir şey olmadığını anlamalarına yardımcı olmuştu. Not koyu kırmızı bir mürekkeple yazılmıştı. sanki yıllar öncesinden yazılıp öyle gönderilmiş gibi oldukça koyu bir mürekkebi vardı, belki diğerleri anlamamıştı ama Noah bu yazının kanla yazıldığını anlayacak kadar tecrübeye sahipti.
"Sevgili Ian,
Bir gece yarısı korkunç bir şekilde ölen Gory amcayı hatırladın mı? Sana ondan bir hatıra göndermek istedim. Çünkü onun ölümünü çok çabuk unutmuşa benziyorsun. Tekrar hatırlaman için bir şeyler yapmam gerektiğini hissettim. Ve biliyor musun sanırım daha fazlasını yapacağım.
Hazır ol!
SIRA SENDE!.."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HAPSOLMUŞ RUHLAR
Misterio / SuspensoETRAFINIZDAKİ HERKESİ BİR BİR ÖLDÜRMEYE BAŞLAYAN VE ÖLDÜRDÜĞÜ HER KİŞİNİN ARKASINDAN BAZI NOTLAR BIRAKAN BİR KATİL DÜŞÜNÜN VE BU KATİL YAPTIKLARININ FARKINDA BİLE DEĞİL... GEÇMİŞLE GELECEK ARASINDA GEÇEN OLAYLAR SİLSİLESİNİN İÇİNDE DÜNYADAN DÜNYAY...