İyi Okumalar
🎶Mark Eliyahu & Cem Adrian - Derinlerde
Genç kadın kucağındaki çiçeklere sımsıkı tutunmuş yolunda ilerlemeye devam ediyordu. Her ilerledikçe içinden bir parça kopuyordu. Etrafındaki taşların üzerinde yazılı olan isimlere bakıyor fakat yüreğinin sahibi olan ismini daha görememişti. Ve görmedikçe sanki o burada yok gibi geliyordu ona. Bir an umutlanmıştı. Fakat sağ tarafında gördüğü taşın üzerinde bulunan isim ile adımları duraksamıştı. Acı gerçek bir kez daha acımasızca yüzüne çarpılmıştı.
Soğuk bir mezar taşın üzerinde yazan bir isim bu kadar can acıtabilir miydi? Acıtıyordu hem de nefesini kesecek kadar.
"CİHAN EVLİYAOĞLU" taşın üzerinde yazan isim buydu. Kocaman harflerle sanki buranın kime ait olduğunu herkese göstermek gibiydi.
Kalbinde yankılanan acı gerçeklerle anlık sarsılsa da hemen kendini toparlamıştı. Onun yanında güçlü olmalıydı. Sevdiği onun bu halini görüp üzülmemeliydi.
Suzan, elinde bulunan çiçeklerden medet umarcasına sıktı. Sanki onlardan güç alır gibiydi. Titrek bir nefes alıp verdi. Her ne kadar düşüp bayılacakmış gibi hissetse de ayaklarını hareket ettirebilmişti. Sevdiğine iyice yaklaşmıştı. Şimdi bir yaprak gibi titriyordu. Gözleri dolmuş ve birkaç dakika susmuştu.
Suzan belli bir süre konuşamadı. Sanki dudakları birbirine yapışmış açılmıyor gibiydi. Dili konuşmasa da kalbi bas bas bağırıyordu. Kalbi kan ağlıyordu. Bu çok ağırdı. Bu yükü taşımak her seferinde daha da zorlaşıyordu. Fakat bir şekilde dayanıyordu. Belki Cihan için belki de ailesi için ama dayanıyordu.
Ayakta, ellerinde bulunan çiçekler ile ne kadar durdu bilmiyordu. Fakat yorulmamıştı. Saatlerce, günlerce böylece durup soğuk mezar taşını izleyebilirdi.
Sevdiğine karşı suskun olmak Suzan'a yakışmazdı. Eminim Cihan bu halini görünce üzülüyordur. Onu üzmemek için kendisini zorladı.
Birbirine yapışan dudaklarını zorla araladı. Titrek bir nefes aldı. Bir bebeğin ilk defa konuşması gibiydi.
"Cihan'ım." Tek kelime söyleyip duraksamıştı. Çünkü gözyaşları kendisini sıkmasına rağmen hızlıca akmaya başlamıştı. Her ne kadar durdurmaya çalışsa da içindeki ağlama isteği bir türlü bitmiyordu. Omuzları titriyordu şimdi. Sarsıla sarsıla ağlıyordu. Elindeki çiçeklere sıkıca tutunmuştu. Çiçekler ise onun acısını anlamış gibi boynunu bükmüştü.
Suzan için şimdi her şey durmuştu. Sadece o ve kendisi vardı. İkisi, yalnızca ikisi vardı.
Gözlerinden akan her bir göz yaşı Cihan'ın toprağına damlıyordu. Toprak onun gözyaşlarıyla ıslanıyordu desek daha doğruydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SIZI
General Fiction"Bir anda bir nefes söner miydi? Alınan kararlar, verilen sözler ne kadar da mahvedebilir bir hayatı. Yaptığınız seçimlerin bedelini her daim ödersiniz, zira sıra bendeydi. Peki ben nasıl bir bedel ödeyecektim?" Nehir ARMAN & Karahan EVLİYAOĞLU...