HÜKÜM (4.Bölüm)

3.8K 126 15
                                    

 Evliyaoğlu ailesi konağa gelmişti. Dicle hanım ayakta zar zor duruyordu, bu yüzden Zeliha annesini odasına çıkardı. Annesini yatağa yatırmış üstünü örtmüştü. Annesinin başından öpüp odadan çıktı. Odadan çıkmasıyla kendini salması bir oldu. Göz yaşları sel gibi akıyordu. 

"Zeliha." Ona seslenilmesiyle başını kaldırdı. Seslenen kişi Karahan abisiydi. "Abi." Acıyla seslendi sonra kollarının arasına girdi. "Abi canım çok yanıyor." Karahan, kardeşinin kendisine sarılmasına karşılık verdi. "Benim de canım yanıyor." Nasıl toparlanırdı bu aile. Karahan derin bir çıkmazdaydı. Zeliha yavaşça geri çekilmişti. "Ben babama bakayım." Karahan tamam  anlamında başını salladı. Zeliha göz yaşlarını silmiş merdivenlerden iniyordu. 

Karahan, bu sabah toprağa verdiği kardeşinin odasına gitti. Odaya girdiğinde buram buram Cihan'ın kokusunu aldı. Yatağına oturdu, etrafa göz gezdirdi. Daha dün burada olan kardeşi bugün artık yoktu. Göz yaşlarını saldı, izin verdi yol almasına. Ayağa kalktı eşyalarına dokundu. Son kez baktı ve odadan çıktı. Göz yaşları durmuştu. Derin nefes alıp verdi. Kendisini toparlayıp avluya indi. 

Avluda abisinin tur attığını gördü. Uzaktan bile öfkeli olduğu anlaşılıyordu. "Abi." Azat kendisine doğru gelen Karahan'ı görünce yerinde durdu. "Karahan, öfkem dinmiyor. İçimde bir volkan var sanki." Karahan abisinin neler hissettiğini iyi biliyordu, zira kendisi de bu duygular içindeydi. "Abi, bu öfke o itin ölmesiyle son bulur." Kızgınlıkla düşüncelerimi dile dökmüştü. Azat kaşları çatık bir şekilde bakıyordu. "Ölecek hem de ne ölmek." 

İki kardeş susmuş birbirlerine bakarken kapıdan Azat'ın adamı Mahir girdi. Azat, Mahir'i görmesiyle gelecek haberi bekliyordu. "Mahir, o şerefsizi bulabildiniz mi?" Mahir sıkıntıyla cevap verdi. "Ağam her yere bakıyoruz ama yok." Azat sinirle Mahir'i itti. "Ne demek yok, lan ben sizi boşuna mı tutuyorum." Mahir başını yere eğdi. "Ağam affet." Azat sinirden avluda tur atmaya başladı. "Lan bir adamı bulamadınız." 

Karahan, Kadir'in bulunamadığına öfkelenmişti. Yer yarılmıştı da içine girmişti sanki. Karahan da sinirden köpürüyordu. Ama sonra aklına bir şey geldi. "Ben nasıl bulacağımızı biliyorum. Arman'lar muhakkak biliyorlardır." Azat da bunu düşünmüştü. Karahan devam etti. "Bizden saklıyorlar. Abi ben Arman'lara gidiyorum." Karahan öfkeyle adım atmıştı. Azat endişeyle seslendi. "Ben de geliyorum tek başıma gitme." Azat'ın seslenmesiyle durdu. "Hayır abi, sen evde dur, tek başlarına kalmasınlar hem yalnız değilim adamları alıp gideceğim." Azat'ın içine sinmese de onayladı. Evi  de tek bırakamazdı. 

Karahan abisinin onaylamasıyla konaktan çıktı. Arabasına geçip, arkasındaki  beş arabayla hareket etti. Bir süre sonra Arman konağına gelmişti. Arkasındaki adamlar arabalarından inmiş dışarıdaki korumalarla karşıya karşıya gelmişlerdi. Kendileri daha üstündü. Korumaları yararak konağın içine girdi. Ve karşısında Nihat Arman'ı gördü. Belindeki silahı çıkarıp Nihat Arman'a doğrultu. "Kadir Arman nerede?" Diye bağırdı. 

Nehir'in uykulu halinden çok çabuk sıyrılmıştı. Çok çetin geçecek olan savaş kapıdaydı. Nehir baş ucunda bulundan çekmeceden kendisine ait olan silahı aldı. Silahı bugüne kadar hiç kimseye kullanmıştı. Silahı kullanmasını abisi öğretmişti. Her ne kadar ben öğrenmek istemiyorum diye diretse de bir şekilde öğrenmişti. Demek ki bugünler içinmiş. Ailesini korumak için her şeyi yapardı. Silahı eline alıp odadan çıktı. Balkondan Karahan Evliyaoğlu'nu gördü. Tüm heybetiyle avludaydı. Babasına doğrulan silahı gördüğünde öfkelendi. 

Karahan, babasına bir adım daha atacakken bağırdı. "Eğer bir adım daha atarsan olacaklardan ben sorumlu değilim." Avludakiler Nehir'e dönmüştü. Karahan kızın bağırmasıyla şaşırmıştı. Cesaretliydi ya da deliydi. Nihat'a ağa endişeyle kızına baktı. Nehir merdivenlerden inmiş babasının yanına gelmişti. "Nehir yukarıya çık." Nihat ağa telaşla Nehir'in yukarı çıkmasını istedi. 

SIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin