4 Ağustos 2022 / 18.40
Mihra Akadalı
Düşlerimde büyüttüğüm ne varsa bir bir gerçekleştiriyordum. Yaşım büyüyordu, hayallerim azalıyordu. Dudaklarımı aşığı olduğum adamın dudaklarından uzaklaştırırken parmak uçlarıma yüklenişim de son bulmuştu. Topuklarım zemine dokunurken gözlerimi açamadım.
Belimi sıkıca sarışına son vermemişken her an beni kucağına alabilecek durumdaydı. "Yavrum," Asilhan'ın şaşkınlığının farkındaydım elbette, benden böyle bir atak beklememişti. Adamın aklını şak diye alırlar işte. "Mina seni biraz daha beklesin." Yüzüme yasladığı büyük avcu usulca saçlarıma doğru kaydı. Aramızda adı konulmamış bir ilişki vardı ve bu bana sevgiliden daha öteymişiz gibi hissettirdiği için sorun etmiyordum.
"Yok," gözlerimi aralayıp ona baktım. Benim mimiklerimi takip ediyordu. "Beklemesin, küser sonra." Ne yaptığımı biliyordum, onu öpmek istemiştim ve öpmüştüm. Bir an onu kimseyle paylaşamayacağımı fark etmiş, ona da gözdağı vermek istemiştim.
"Diyorsun," beni biraz daha kıstırmak için üstüme doğru adımladı. Zaten kapıya yakın duran bedenim bu kez de yaslanmıştı.
"Demese miydim?"
"Demeseydin," gözleri, bana dudaklarının tuttuğundan çok daha fazlasını hissettiriyordu. "Bir şey soracağım sana sonra çıkarız," onu başımla onayladım, yüzümü okşamaya devam etti. Bakışları dudaklarıma kaymadan duramıyordu. "Konserden sonra seni öptüm diye..." çenemdeki baş parmağı başımı kaldırdı hafifçe. Doğrudan gözlerime bakarken dizlerim üzerine düşmek üzereydim. "Kaçtın mı benden? O yüzden mi buluşmadık biz on gündür?" Bu nereden çıkmıştı bilmiyordum fakat asla mantıklı değildi, utanmamış ya da rahatsız olmamıştım aksine çok hoşuma gitmişti.
"Hayır," sol eli belimi okşarken gözlerimi kapatmamak için direnip yutkundum. "Misafirimiz vardı sürekli, ben fırsat bulamadım." Bir bakıma doğruydu ama asıl sebebi bu değildi. Ona, ilk öpüşmemin arkasına dudağımda uçuk çıktığını o yüzden hemen buluşamadığımızı söyleyemezdim şimdilik.
"Diyorsun," dedi yine uzata uzata. Bunu yaparken de derin bir nefes almıştı. Baktığım bal hareleri usulca dudaklarıma indi.
"Diyorum," rahatlamış gibi bir hali vardı. Dudakları minicik bir kıvrıldı, ardından geriye çekti kendini. Hissettiğim boşlukla önce tuttuğum nefesi dışa bıraktım ve ardından büyük bir nefes aldım.
Nefeslerimi bozuyordu hiçbir şey yapmadan.
"Peki," yerdeki sepeti kaldırıp kapı koluna uzandı. "Hadi yavrum seni bırakayım." Kapıyı ararken önden geçmemi bekledi, çıkıp sandaletimsi terliklerimi ayağıma taktım.
Sessizce ,bir yavru ördekten farksız, pehlivanımın peşine takıldım. Asansöre binip kendimizi otoparkta bulana kadar da konuşmadık. Hatta otoparktan sonra da konuşmadık. Aklımda binbir düşünce vardı ve bu düşüncelerin en başında, en sonunda, her yanında Asilhan vardı. O kızın kim olduğunu bulmalı, kocamı da asla kaptırmamalıydım. Benimdi Asilhan, öyle ya da böyle benim kalbim ona ait olduğu sürece onu bana ait kabul ediyordum. Ben ondan vazgeçtiğimde eğer o da bana kalbini vermemişse işte o zaman isteyen herkesin olabilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
22 | Yarı Texting
Teen Fiction🧠: Diyorum ki Asilhan 🧠: Parmaklarım yoruldu 🧠: *fotoğraf Asilhan: Hay sikeyim Asilhan: Islaksın Asilhan: Bana niye atıyorsun 🧠: Islaklığımı sana bulaştırmak istiyorum 🧠: Kaslı parmakların beni dağıtırken 🧠: Bal gözlerini izlemem gerek �...