16.03.2023
Mihra Akadalı
Ayaklarım yere basmıyordu. Hem fiziken hem de ruhen kanatlanmıştım. Kollarım Asilhan'a sıkıca dolanmışken kaskın altından suratıma çarpan havayı daha çok sevmeye başlamıştım. Bedenim kuş gibiydi, uçmasam da o kadar hafiftim. Bugün, çok güzel geçmişti. Her anıyla, her saniyesiyle biz doluydu ve çok güzeldi. Biz olmak çok güzeldi. Anlamlıydı her şeyden öte. Onunla buluştuğumuz noktaların her biri anlam yüklüydü, duygu yüklüydü.
Bedenlerimiz arasına giremeyen hava kesildi. Gözlerimi araladım, durduğumuzu görünce gözlerimi devirdim. Onunla biraz daha motor keyfi yapabilirdim. "Kocam," dedim durakladığımız için sesimi fazla yükseltmeden. "Seni çok özlüyorum ben ya." Otoparkta sesim yankılandı, isyanımı bütün arabalar işitti.
"Kocan yesin," dedi motordan tamamen koparak. "Kısa sürecek bu sefer, söz." Başındaki kasktan kurtuldu. Kahverengi saçları dağıldı, alnına doğru döküldü. Saçlarının tutamları gözleriyle tek bir renkte birleşti. Üzerindeki deri ceket tamamen vücudunu sarmıştı. Tansiyonum çıkıyordu ona bakarken. Ateşleniyordum, yanıyordum.
Onun ardından ben de motordan indim. Onu bir kez daha süzdüm, kaşlarım biraz daha çatıldı. Hissettiğim bu duygu saf kıskançlıktı. "Motor sürme bensiz," ne üzerindeki ceketi, ne de o saçlarının dağılışını kimsenin görmesini istemiyordum. Ben eriyip gidiyordum, elalem mahvolurdu. Paylaşamazdım. Yerde mi bulmuştum da paylaşayım? Gökten de düşse paylaşmazdım orası ayrı. "Sakın bak, sakın!" Durumun ciddiyetine aydınlanarak yükseldim ona yeniden. Yüzüme bakarken dudağının içini dişleri arasına aldı. Hâlâ kaskla konuştuğumu fark edip başımdakinden kurtuldum. "Ne gülüyorsun oğlum?"
"Oğlun muyum?" Dedi bana doğru bir adım atarak. Kaskı elimden alıp motorun üstüne koydu. "Emzirsene sen o zaman beni." Ceketimin uçlarını kavrayıp kendine doğru çekti beni. Ellerim içten titremeye başladı. Henüz dışa vurmadan omuzlarına bastırdım.
"Çok beklersin," omuzlarını parmaklarımın altına alıp sıktım.
"Çok canım çekiyor," biraz daha çekildim ona doğru. Göğsüm göğsüyle bütünleşirken elleri belime kaydı. Bakışları göğüslerime doğru kaydı, onunla bütünleşmiş haline iç çekti. "Şişerim bak." Gülerken ellerimi geriye kaydırdım. Bileklerim omzundayken ensesine doğru parmaklarımı birbirine bağladım. Bakışları da yeniden yüzüme çıkmıştı.
"Uyar," başımı kaldırdım usulca. Dudaklarım çenesine sürülüp yukarıya doğru çıktı. "Sen bir şiş belki o zaman insafa gelip emziririm."
"Ben çoktan hazırım," soluğu dudaklarımı yalayıp geçti. Yüzlerimiz arasında sıfır mesafe bırakırken gülmemek imkansız gibiydi. "İnanmıyorsan kendin kontrol et."
"Asilhan defol başımdan," gülüp ittirdim onu. Zerre etkilenmeden beni sarmaya devam etti. "Ya çekilsene!" Dirseklerimi göğsüne bastırıp kaçmaya çalışıyordum ama o yılanın avını sardığı gibi sarmaya başlamıştı beni. "Bırak be beni." O sardıkça ben parmak uçlarıma doğru yükseldim. Kıvrıldım, kıvrandım. Kokusuyla harmanlandım. Gözlerim kırpışırken dudaklarımız arasında ufacık bir mesafe kalmıştı.
"Sen böyle güzelken ben nasıl bırakacağım seni?" Dudaklarımı büzdüm önce. Omuzlarımı silkerken de dudaklarımı sarkıttım. Asilhan içli bir bakışla dudaklarıma bakıp yeniden gözlerime döndü. "Dağa taşa vuracağım kendimi Mihra," kollarımı boynuna doladım daha fazla kaçar gibi yapmadan. "Dağlarda taşlarda terbiye olup geleceğim sana."
"Neden?" Adımlarım geriledi, Asilhan motorun yanındaki arabanın kaputuna çıkardı beni her zamanki gibi.
"Dayanamıyorum,"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
22 | Yarı Texting
Teen Fiction🧠: Diyorum ki Asilhan 🧠: Parmaklarım yoruldu 🧠: *fotoğraf Asilhan: Hay sikeyim Asilhan: Islaksın Asilhan: Bana niye atıyorsun 🧠: Islaklığımı sana bulaştırmak istiyorum 🧠: Kaslı parmakların beni dağıtırken 🧠: Bal gözlerini izlemem gerek �...