26 Aralık 2022,
Mihra Akadalı
Zamanın akmadığı anlara birçok kez şahit olmuştum. O anlarda nefesim sıklaşırdı, heyecanı hissederdim. Dakikaların geçmesi için gözümü saatten tek bir an ayırmazdım. Tabii hep heyecandan olmamıştı saniyelerin akamayışı. Bazen büyük korkularımın içinden biri çıkardı karşıma, bazen bütün neşemi alan bir olumsuzluğa denk gelirdim, bazen de kendime küserdim. Yaşadığım son birkaç günde zaman çok hızlı akmıştı. Saniyeleri, dakikaları seyretmek için gözüm saate ilişmemişti bile ama içimde bir sıkıntı vardı. Kendime küsmüşüm gibi hissediyordum ve bu mutlu olmama rağmen yaşanıyordu. Mantığım daha baskın çıkmaya başlamıştı. Regl psikolojisinden kurtulmuştum.
Başımdaki havluyu çözerken aynanın karşısına geçtim. Yüzümde silik bir tebessüm vardı. Duyduğum büyük aşkın mağduru olduğumu gördüm o gülüşte. Ne kadar istersem isteyeyim içimde şüphe kalacağını anladım. Yanlışıyla kabul ediyordum onu, yorulacaktım belki ama kabul etmediğimde daha iyi değildim. Göğsüme doldurduğum nefesi beklettim usulca, sakinleşene kadar durdum öylece. Ağır ağır üflediğim nefesin ardından yeniden gülümsedi yansımam. Olumsuzlukların hepsini silecektim zihnimden. Toparlayacaktım, sığınacaktım, güvenecektim...Hislerini göğsüme yerleştirecek, nefesim son bulana dek saklayıp orada büyütecektim.
"Mihra," koridorda duyduğum sesinin arkasından kapım tıklatıldı. "Müsait misin?" Daha cevap vermemi beklemeden kapıyı araladı azıcık. "Gelebilir miyim?" Başını içeriye doğru uzattı, pufumdan kalkmadan başımla onayladım. Kapıyı ardına kadar itip nemli saçlarını dağıtarak girdi içeri.
"Ne zaman çıktın?" Her girdiğinde odamı detaylıca inceliyordu. Sanki her defasında farklı bir detay buluyordu. "Çok oldu mu?" Başıyla onaylarken beni yatağımın uç kısmına oturdu, aynadan ikimizi görüyordum.
"Kızım bir saatlik duş mu olur?" Dedi. Tarağımı çekmeceden çıkarırken sadece gözlerimi kaldırarak aynadan görmüştüm yüzünü. "Ben on dakikada girdim çıktım, sıkıntıdan ölecektim beklerken."
"Saçlarıma bakıp susmalısın bence," uçlarından başladığım açma işlemine verdim dikkatimi. Oysa ona bakmak geliyordu içimden. Gece gündüz, göz kırpmadan, nefes almadan...
"Vücuduma bakıp hak vermen taraftarıyım," saçımı taramaya devam ederken omzum üzerinden geriye döndüm. İstediğini yaparak vücudunu süzmeye başladım. Geniş omuzlarında hafif boşluk bırakan koyu yeşil tişörtü, belinde daha bol duruyordu. Gergin sırtına oturduğu da görmeden belliydi. Altındaki siyah eşofman uzun boyuna rağmen nasıl paça katlatıyordu ona anlamış değildim. Kaslı bacaklarına oldurmak için büyük alıyordu muhtemelen ve bu onu nedense seksi gösteriyordu gözümde. Gözlerimi bacaklarından alıp suratına doğru çıkarmaya başladım. Ademelmasında duraklamadan gidemezdim. Pürüzlü çıkıntısını öpmeyi özlemiştim. Özlemden hissettiğim açlıkla iç çektim hafifçe. Yüzünde bitireceğim incelememi yüzüne çıkar çıkmaz başaramayacağımı anladım. Bal gözlerinin koyu halkalarından çıkış yoktu. Rengi koyu dudaklarının dolgunluğundan vazgeçmek bir bebeği annesinin sütünden vazgeçirmek kadar zor ve uğraştırıcıydı. Biçimli sert çenesi, uzamaya başlayan sakallarıyla içime işliyordu.
"Yeşil yakışmış," dedim önüme dönerken. Saçımda asılı kalan tarağı kullanmaya başladım. Güldüğünü görmüştüm belli belirsiz. Niye böyle bir şey söylediğimi anlayamamıştı.
"Senin kadar değil," saçlarımdaki bakışlarımı aynaya doğru kaldırdım, göz göze geldik. "Senden çok bana yakışanı görmedim, görmedi kimse." Bütün heybetiyle dimdik duruyordu arkamda. Omuzlarımın ardında dağ gibiydi omuzları.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
22 | Yarı Texting
Fiksi Remaja🧠: Diyorum ki Asilhan 🧠: Parmaklarım yoruldu 🧠: *fotoğraf Asilhan: Hay sikeyim Asilhan: Islaksın Asilhan: Bana niye atıyorsun 🧠: Islaklığımı sana bulaştırmak istiyorum 🧠: Kaslı parmakların beni dağıtırken 🧠: Bal gözlerini izlemem gerek �...