27 Aralık 2022,
Mihra Akadalı
Hayat bir ip yumağıyla başlayan örgüden ibaretti. Belli bir yaşa kadar şişleri elimize geçmezdi ama geçtikten sonra bozuk ilmekler daha çok olurdu ama öyle öğrenilirdi. Hayatımdaki şişleri birileri benden habersiz almış, ilmekleri yanlış yanlış örüp ben görmeden yeniden elime vermişti. Görmemiştim çünkü yaşadığım yerde bırakmıştım hayatımı. Buraya gelirken tamamen kopmuştum ve örgüme yeni ilmekler atmama sebep olacak şeyler yaşamıyordum, Asilhan gelene kadar. Onun gelişiyle şişler yeniden elime geçmişti ve gerçekler ortaya çıkıyordu.
"Ne?" Dedi anlık bir şekilde. "Dalga mı geçiyorsun benimle yavrum?"
"Hayır," sandalyesini nihayet yan çevirirken bacaklarımı onun sandalyesinin alt kısmına uzattım. "Çok karışık biliyorum ama şimdi tek tek anlatacağım sana." Beni başıyla onaylayınca derin bir nefes aldım, anlatacaklarımın kafasını karıştırmaması gerekiyordu. Çok net ve tane tane olmalıydı.
"Anlat hadi," sabırsızca beklerken sağ diziyle ritim tutmuştu.
"Ben seninle konuştuğum zaman dilimi dışında o hesaba hiç girmedim," yüzüme bakarken çok sertti ifadesi. Kesinlikle bir şeyler oturmuyordu yerine. "Kasım ayında yazdığın zaman hesap bende değildi."
"Başkalarına mı veriyorsun?" Kendisi de inanmamıştı buna, benim bu tarz konulara önem verdiğimi ve gizli tuttuğumu biliyordu.
"Yani tam öyle değil," hesaba gireni biliyordum ama yine de emin olmadan ona söylemek istemedim. "Ben işin aslını öğrenip söyleyeceğim sana ama başkasıyla konuştuğunu bil." Diz kapağına yasladığı elinin üzerine elimi koyarken sandalyemi ona doğru çektim. "Çok mu kötüydü?" Mesajların onu ne kadar yaraladığını merak ediyordum, ediyordum çünkü canı yansın hiç istemedim. Benim canım yanarken bile onun için kötü olanı dileyememiştim.
"Siktir et," dedi. "Ben açmayacaktım aslında bu konuyu ama tutamadım kendimi," gözlerimi yüzümü bulunca zoraki bir gülümsedi. "Yemeğimizi yiyelim." Dizindeki elimi bırakmadan önüne doğru döndü, kapatmak istemiyordum aslında ama biraz daha sessiz kalabilirdim.
Rahat hareket etmesi için elini bıraktım. Çatalını alıp yemeğine odaklanmıştı. Ben ağzıma bir lokma atarken bile ona bakıyordum ama o özenle gözlerini kaçırıyordu benden. Bile isteye bakmıyordu yüzüme. Merakımdan çatlamak üzereydim. Hemen her şeyi öğrenip üçüncü bir dünya savaşı çıkarmam lazımdı.
"Asilhan," dedim daha fazla kendimi tutamadan. Yarısını ısırdığım patatesi bitirirken ben, o da iştahla yemeye devam etti. "Mesajları okuyabilir miyim silmediysen?"
"Sildim," yüzüme bakmamıştı, düşünmemişti. Aynı saniye beni çevirdiğine göre yalan söylüyor olma ihtimali yüksekti.
"Yalancı," dedim çatalıma taktığım köfteyi ısırarak. "Hesap benim, biliyorsun değil mi?" Bir ısırık daha alırken dudakları kıvrılmıştı. Başını kaldırdı, yüzümde gezdirip dudaklarımda durakladı.
"Gir bak o zaman," omuz silktim. Mesajların silinme ihtimali vardı ve bu benim sahiden büyük bir kavga etmemi gerektirirdi. Çünkü sohbetin tamamı siliniyordu, sekiz sene öncesi de dahildi bu sohbete.
"Sen göster işte,"
"Sen bana kim olduğunu söylediğinde beraber bakarız," yeniden gözlerime bakarken göz kırpmayı da ihmal etmemişti. Gözlerimi devirdim ona ve domatesin birini ağzıma attım tamamen. "Hani ufaktı senin ağzın?" Yumuşacık domatesi de sığdıramayacaksam ağzıma, yaşamamın anlamı yoktu.
"Bunu nasıl alamasın ağzım?" Dedim tekrar çatalıma domates takarak. Kabuğundan ayrılacak kadar yumuşamıştı, ağzıma rahatlıkla sığıyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/336472371-288-k708862.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
22 | Yarı Texting
Teen Fiction🧠: Diyorum ki Asilhan 🧠: Parmaklarım yoruldu 🧠: *fotoğraf Asilhan: Hay sikeyim Asilhan: Islaksın Asilhan: Bana niye atıyorsun 🧠: Islaklığımı sana bulaştırmak istiyorum 🧠: Kaslı parmakların beni dağıtırken 🧠: Bal gözlerini izlemem gerek �...