Muhbir, her zaman her ve kurumda rekabetin en önemli unsurlarından biriydi muhbirler. Ama muhbirler benim için sorunun kendisi olmuştu geçmiş bir zamanda. Zira o muhbirlerden biri çalıştığım Erzurum Erzincan sınırında 6 askerin ölümüne neden olurken bir daha muhbirlerle çalışmama kararı almış ve gizli görevlerden affımı istemiştim. Bunları düşünürken komutanıma getirdiğim börekleri çayla birlikte içip boşları topladığımızda ayaklandım. Ama bu hareketim uzun sürmeden binbaşının sesi ile son buldu.
" İdris, gitmede şu dosyaların üzerinden geçelim. Ayrıca yazılı savunmamızı da tamamlamamız lazım."
" Emredersiniz komutanım."
Anında ayaklanarak çalışma masasının yanındaki dosyaları alıp yemek yedikleri küçük masaya taşıdım. Bunlar yeni gelenlerin sicil dosyalarıydı. İncelenmeleri ve eksik bilgilerin tespit edilip yenilenecek bilgilerin eklenmesi gerekiyordu. Binbaşım ise kendi masasına geçerek o günkü operasyonun raporunu bilgisayarda yazmaya başladı. Bir -iki saat kadar sonra dosyalar yarılanmış, binbaşı da raporunu bitirip bu ayki ihtiyaç listesi ile bütçe hesabına geçmişti. Arada da bana dönerek:
" Çavuş bu listedekilere bir bak bakalım eksik var mı? " dediğinde yerimden kalkıp yanına giderek ekrandaki listeyi nefessiz inceliyordum. Çünkü nefes alırsam yakınında olmanın bana sunduğu heyecanı anlayacakmış gibime geliyordu. Yeni yeni tanıştığım bu duygularla nasıl boğuşacağımı bilmesem de askerlik benim için nefes almak kadar normal olduğundan işimde hala dikkatim yerindeydi. Yine de aramızdaki mesafeyi de yakınındaki zamanı da kısa tutmaya özen gösteriyordum. Elimdeki dosyalar yarılandığında artık gözlerim kapanmak üzere olduğundan ayaklandım.
" Kumandanım izniniz olursa ben artık ilaçlarımı alup yatayum."
Sona doğru bozulan kelimelerim yorgunluğumun net belirtisiydi. Üstelik bu gün Ahir ve Teoman yüzbaşılarla geçirdiğim zaman , soruşturma derken fazlası ile ayakta kalmış olmanın etkisiyle yaramda ufak ufak sızlıyordu. Binbaşı oturduğu yerden kalkıp yanıma gelerek elinin tersini alnıma yerleştirdi.
" Ateşin yok ama yüzün kireç gibi. Bu gün çok yoruldun o yüzden burada yat. Zaten benim hala bir ton işim var."
Binbaşının söylediklerini önce yorgunluğun etkisi ile anlamayıp bön bön baksam da sonra fark edip gözlerimi kocaman açarak:
" Olur mu komutanım, ben şey ben odamda yatarım , iyiyim." dediğimde binbaşı dudağının kenarı ile gülümsedikten sonra kolumdan tutarak beni yatağına oturtturdu.
" Bu bir emirdir laz ve beni ikiletme. "
" Ama ..." dediğimde binbaşı gözlerini kapatıp dişlerini sıkarak:
" Ama ne Laz , burada yatmam diyorsan revire , yalnız kalamazsın. Ateşlenirsen ya da bir sorun olursa sesini duyacak biri olmalı. Şimdi hastasın diye üstelemiyorum ama söylediğimi tekrarlamayı sevmem . Yat." dediği zaman haklı olmasının da etkisi ile yatağa geçip kıvrıldım. Sırtımı binbaşıya dönüp başımı yastığa koyduğumda yastığa sinmiş binbaşının keskin kokusu ile gözlerimi kapattım. Ben bu adamla bu acemilikle nasıl savaşacaktım ki.
" (Pamir herkes ona pisi diyor laz ama asıl adı Pamir. Dağdan indi geçen sene şimdi de bize o teröristleri bulmamızda yardım ediyor. Bu buluşmamıza sen de gel tanışın. İyi biridir, aynı sokakların çocuklarıyız.
Siz sevdüysenüz eyüdür komutanum.)
Pamir Göçer, esmer teni, iri kedi gibi gözleri , sol gözünün kenarındaki belirgin izi ile çocuksu gülümsemesi. Pamir Göçer namı diğer pisi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAZ ÇAVUŞ (TAMAMLANDI)
Teen FictionKaradenizin bağrından kopan bir komando Kıdemli Başçavuş İdris Mıh. Hakkari'nin soğuğundan soğuk ,toprağından sert Binbaşı Akın Kanlı. Yolları Hakkari'de birleşen bu iki askerin biraz zorlu biraz komik biraz trajik hikayesi. Kapak çalışması @helia...