EV GİBİSİ YOK

718 98 11
                                    

 Sabahın ilk ışıkları ile uyanmak askerliğimin hiç bir döneminde bana zor gelmemişti ama şu an bana kollarını dolayıp sıcaklığını tüm kalbimde hissettiğim beden yüzünden bu sabah uyanmak işkence gibi hissettiriyordu. Akın'ın kolları belimden çekildiğinde gözlerimi aralayıp arkama dönerek :

" Biraz daha uyusak mu?" dediğimde Akın'ın tatlı gülüşü ile gülümsedim.

" Yavrum yola çıkacağız, hazırlanmamız lazım. Ama sen istersen biraz daha yat ben eşyaları toplayana kadar."

 Onun anlayışlı sesi  ile gülüşüm genişledi ve yataktan tek hamlede çıktım. Bana anlayışla bakan sevdiğimin verdiği havluyu alıp onunla birlikte banyoya geçtim. Bu sabah duş alacak vaktimiz olmadığından elimizi yüzümüzü yıkayıp dişlerimizi fırçaladıktan sonra banyodan çıktık. Ardından eşyalarımızı hazırlamaya koyulduk. Bu sırada etrafı da toplamayı ihmal etmedik. Her şey toparlandıktan sonra çantalarımızı sırtımıza alıp yemekhane olarak kullanılan alana yöneldik. Aynı anda diğerleri de koridordan geliyorlardı. Herkes hal hatır sorarken içeri girdiğimizde bizi Aras binbaşı karşıladı.

" Beklemeye gerek yok hemen yola çıkalım " dediğinde çıkışta bizi bekleyen araçlara yöneldik. Kapıya ulaştığımızda beni bekleyen dostum Kasım'ı gördüm. Yanına yanaşıp kollarımı açtığımda aynı şekilde karşılık verip sırtıma kollarını doladı.

" Mutlu ol dostum, sen tanıdığım herkesten daha çok mutlu olmayı hak ediyorsun. Artık birazda kendin için mutlu ol."

" Sağ ol kardeşim sağ ol. Kendine dikkat et , bir derdin olursa ben her zaman yanındayım."

 Gülerek ayrıldığımızda herkes vedalarını bitirmiş ve araçlara binmişti. Tam askerleri taşıyan araca yöneldiğimde Nadir yüzbaşı kolumdan tuttu.

" Geç diğer araca çavuş"

 Ben ne olduğunu anlamaz bir şekilde Nadir yüzbaşıya bakarken arkamdan gelen ses ile başımı döndürdüm.

" İdrus kardeşum sen cipe cideysun hadi bekleme yapmayasun."

 Temel'in neşeli sesi ile elimi enseme atıp kaşıyarak cipe yöneldim. Kapıyı Akın açıp bana yer verdiğinde ise dudaklarımı mahçup bir şekilde birbirine bastırıp baş selamı vererek araca yerleştim.  Sınır karakoluna kadar durmadan yol alırken Aras binbaşı elindeki torbadan sarılı sandviçleri bizim elimize meyve suyu ile tutuşturmuştu. Yol boyunca kimse dünkü operasyondan söz etmedi. Sınır karakoluna geldiğimizde bize oradan katılan askerler indi ve araç ufak bir ihtiyaç molasının ardından üsse doğru yola çıktı. Sessiz başlayan yolculukta yüzüm düşerken dilime gelen kelimeleri artık tutamadım.

" Yusuf... ona ne olacak?"

 Bilmediğimden değildi sadece duymaya ihtiyacım vardı. Cevap gecikmeden Akın'dan geldi.

"Hastaneye sevk edilmiş. Vücudunda çok fazla kırık var. Bizim yazacağımız rapor direndiği yönünde olacağı için sorun çıkacağını sanmıyorum. Sonrası askeri mahkeme, vatana ihanetten yargılanacak."

 Yanımızdaki Aras binbaşıyı ve diğerlerini boş verip başımı Akın'ın omzuna yasladım.

" Bitti yani."

" Bitti İdris bitti."

 Yol daha fazla kelime ile dolmadan sessizce son buldu.

.......

Üsse ulaştığımızda bizi kapıda Emin albay ve bir grup asker karşıladı. Elimizdeki askeriyenin mühimmatını alıp , izin kağıtlarımızı vererek bizi üsten postaladılar. Bizde sessizce Akın'ın arabasına binip evin yolunu tuttuk. Sadece üç gün süren operasyondan sonra üç gün izinliydik. Yolumuz uzun olmasa da bana asır gibi gelen yolculuğun ardından eve ulaştığımızda Akın arabadan inip beni bekledi.

LAZ ÇAVUŞ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin