Aşk, çevremde sıkça konuşulan uğruna pek çok kişinin farklı çılgınlıklar yaptığı değişik bir duygu. Ben hayatımda bu duygu ile hiç tanışmadım. Açıkçası ne vaktim ne de merakım olmadı. Dinledim onlar anlattı ben dinledim ama sadece bu kadar. Tabi ki hanımlarla münasebetim oldu fakat bunlar duyguya dayalı birliktelikler değildi. Bunda da utana sıkıla tertiplerimle gittiğim evlerde yaşadığım deneyimlerdi. Yine de hiç biri sadece ufacık bir temasın verdiği heyecanı bana yaşatmamıştı. Binbaşı şu kısacık zamanda hayatıma yıldırım gibi düşmüş ve tüm ayarlarımı bozmayı başarmıştı. Utancımdan kıpkırmızı olmuş yüzüm ile bir süre kapının arkasında çökmüş bir şekilde durduktan sonra masama geçip biriken işlerimi hallettim. Binbaşı bu zaman diliminde yanıma dahi uğramadı, açıkçası iyi ki uğramamıştı çünkü utancımdan bir süre yüzüne bakabileceğimi sanmıyordum. Akşam vakti olduğunda hastaneyi arayıp Ali'nin durumu sordum. Daha uyanmadığı bilgisini alınca Sezin yüzbaşıyı arayıp Zafer yüzbaşının görev yerlerinin dökümünü istedim. Gelen evrakları incelerken çalan kapım ile kafamı kaldırıp "Gir " dediğimde kapıda beliren Mehmet ile gülümsedim.
" Çavuşum akşam yemeğine inmedin , bende merak ettim."
Hafif mahçup yarı tebessümle söylediklerine gülümserken gelen tok ses ile yerimden fırlayıp hazır ol durumuna geçtim . Tabi Mehmet önce korkudan sıçramış ardından acemice hazır ola geçmişti.
" Çocuk parkımı burası asker. Kafana göre görev yerinden ayrılıp ortada dolanıyorsun."
Mehmet başını eğerken ben kaşlarımı havalandırdım. Binbaşı uzun süredir Mehmet'e karşı fazla sertti. Mehmet Memik ile birlikte yemekhanede çalışıyor ve sıkça karşılaşmıyorlardı ama ne zaman görse binbaşının kaşları çatılıyordu. Aklıma binbaşının Mehmet'ten hoşlandığımı düşündüğü geldiğinde içim kıpır kıpır oldu , dudaklarımı bastırıp gülüşümü engellerken binbaşı azarlama işini bitirmişti bile. Mehmet bana selam verip giderken arkasından bakışı onu öldürecekmiş gibiydi. Bu durum garip bir şekilde hoşuma giderken bakışları bana döndüğünde bu gün onu öptüğüm aklıma geldi ve başımı öne eğdim. Hala utanıyordum ve eminim yanaklarım şimdiden pancara dönmüştü.
Binbaşıdan ses çıkmayınca kafamı kaldırdım ve bana gülümseyen yüzü ile karşılaştım. Bu adamın gülüşü bu kadar güzel miydi?
" Sezinden Zafer yüzbaşının görev kayıtlarını istemişsin."
" Evet binbaşım açıkçası sadece bir his ama sanki bir şeyler yanlış gibi geliyor bana."
Binbaşı derin bir nefes aldığında ben ne olduğunu anlamaz bir şekilde kaşlarım havada yüzüne baktım.
" Çok şükür İdris, ben abartıyorum diye düşünmeye başlamıştım. Gün boyunca yeni gelenlerin Zafer yüzbaşı övgülerini ve adamın pis pis sırıtmasını gördüğümde paranoya mı yapıyorum diye düşünmeden edemedim. "
Hafif bir tebessümle onu onaylarken aklımda bin bir soru vardı. Sadece yeni gelen bu yüzbaşı değil dün yaptığımı da düşünmenin ağırlığı üzerimdeydi. Binbaşıdan fazlası ile etkileniyordum ama aşkın ne olduğunu bilmediğim için benim tüm varlığımı meşgul eden bu sıcak duyguya isim veremiyordum. Biz kapıda konuşurken Sefa'nın verdiği tekmil ile odağımız o yöne kaydı.
" Ne var Sefa?"
Sefa rahat konumuna geçip yüzüne piç bir sırıtış ekleyerek:
" Yarbay emir eriniz vurulduğu için beni yeni emir eriniz yaptı binbaşım" dediğinde kelimeleri de hareketleri kadar rahatsız etmişti beni. Ama beni en çok rahatsız eden bu duruma müdahale edecek konumda olmamaktı. Suratım asılırken Akın'ın gür sesi koridoru doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAZ ÇAVUŞ (TAMAMLANDI)
Teen FictionKaradenizin bağrından kopan bir komando Kıdemli Başçavuş İdris Mıh. Hakkari'nin soğuğundan soğuk ,toprağından sert Binbaşı Akın Kanlı. Yolları Hakkari'de birleşen bu iki askerin biraz zorlu biraz komik biraz trajik hikayesi. Kapak çalışması @helia...