SINIR ÖTESİ

657 72 5
                                    

Bir asker her daim tetiktedir, zira ne zaman vatanın size ihtiyaç duyacağını bilemezsiniz. Akın'ın telefonundan sonra yatak odasına geçtim. Dolabı açıp alt kısma yerleştirdiğim çantayı çıkardım. Ardından dolabın en köşesinde yıkanıp ütülenmiş ve her daim hazır bekleyen üniformamı aldım, yatağın üzerine bıraktım. Akın'ın ses tonu ve benden özür dilemesi olabilecek tek senaryoyu işaret ediyordu, zor ve uzun bir görev. Benim gibi her komandonun dolabında çıkacak ani görevler için çantası hazır olurdu ve içi belirli aralıklarla yenilenirdi. Üzerimi çıkarıp askeri üniformamı giyerken çalan telefon ile yataktaki telefonuma uzandım. Arayan Emin albaydı, derin bir nefes alıp ikinci çalışında açtım.

" Emredun albayum."

" Çavuş sana araç gönderdim. Hazırlanıp kapıya çık bir saate göreve çıkıyorsunuz. Görevin detayları karargaha geldiğinde anlatılacak."

" Emredersiniz albayum."

" Gazanız mübarek olur inşallah çavuş ve dikkatli olun."

" Endişelenmeyun albayum ve teşekkür ederum."

 Telefonu kapatıp hızla giyindikten sonra çantayı açıp içinden her göreve gittiğimde yanımdan ayırmadığım anne ve babamın alyanslarının olduğu kolyeyi çıkardım. Güzelce öpüp boynuma astıktan sonra yakamın içine yerleştirdim. Tekrar çantaya yönelip yedek bıçağımı aldım ve kılıfı ile bileğime yerleştirdim. Çantamı kapatıp  sırtıma aldıktan sonra içeri geçtim. Evi dolanıp ocakları , priz ve muslukları kontrol ettikten sonra kapıya yöneldim. Botlarımı giyip son kez evin içine baktıktan sonra kapıyı kapatıp kilitledim. Kaloriferi harlamamış olduğumdan kazan dairesine gidip devri daim vanasını kapattım. Artık hazırdım, derin bir iç çekip ilk defa evim gibi hissettiğim yerden çıkarken annemin öğrettiği duayı mırıldandım ve dış kapıyı açıp dışarı çıktım. Kapıda beni bekleyen askeri aracı gördüğümde seri bir şekilde araca yöneldim. Aracın kapısı açıldığında içinden bizim er Mehmet çıktı. 

" Çavuşum nasıl oldunuz?"

" İyiyum Mehmet iyiyum."

 Dedikten donra benim hamlemi beklemeden arka kapıyı açınca bir süre duraksadım. Mehmet'in yüzünde bir tebessüm oluşurken elimden çantamı aldı ve bekledi. Başımı sağa sola sallayıp arkaya geçerken bu sık karşılaştığım bir durum olmadığından garipsemiştim. Sadece askeri rütbeliler arka tarafta otururdu ve benim için ilk defa özel araç gönderiliyordu. Araba hareket ettiğinde sessizliği Mehmet bozdu.

" Çavuşum ben de göreve gelmek istedim ama albay kesin bir dille reddetti. Bir yolu yok mu ben de gelsem?"

 Gülümsemeden edemedim. Mehmet'in hevesi ne kadar hoşuma gitse de Mehmet geçici bir askerdi ve Albay ile Akın'ın tavırlarından anladığım kadarıyla zor bir göreve gidiyorduk. Üstelik bu göreve apar topar çağırılmam da görevin ne kadar tehlikeli olduğunu gösteriyordu. Kendimi övmek gibi olsa da iyi bir komando olmam dışında pek çok sınır içi ve dışı operasyonda başarılarım vardı. Bu nedenle zor görevlerin aranan isimlerindendim.

" Mehmet uşağum uzatmayasun, albay gelemezsun deduyse bir bildiğu vardur."

 Mehmet memnuniyetsiz mırıltılar çıkarsa da üstelemedi. Çok sürmeden üsse ulaştığımızda bir büyük askeri cip ve bir askeri kamyonetin  kapıda beklediğini gördüm. Kapıya gelip arabadan çıktığımda Mehmet hızla çantamı bana yetiştirirken ben de aracın yanındakilere göz gezdirdim. Asaf yüzbaşı, Aras binbaşı , Akın ve adını bilmediğim bir yüzbaşı aracın başında hararetli bir konuşma içindeydiler. Yanlarına ulaşıp selam durdum.

" İdris Mıh Rize komutanım."

 Benim tekmilim ile bütün gözler bana döndüğünde Akın başı ile rahat komutu verdi. Rahat konumuna geçtiğimde Aras binbaşı Mehmet'e dönüp:

LAZ ÇAVUŞ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin