Keşif sözlük anlamı ile;var olduğu halde o zamana değin varlığı bilinmeyen bir şeyi bulup ortaya çıkarma işi. Ama keşifler her zaman zorlu ve uzun süreçlerden geçerek sonuca ulaşılabilirdi. Bunca yıldır kendimi tanımadan yaşayıp yeni yeni kendi içimde keşfe çıktığımda gördüklerim beni bile hayrete düşürmüştü. Öncelikle kıskanç olduğumu öğrenmiştim, ne kadar bu duyguyu sevmesem de kıskançlığın motivasyon nedeni olduğunu öğrenmiştim. Sonrasında sahiplenici ve kaybetmekten korkan biri olduğumu ki hiç bir zaman elimde benim diyebileceğim bir şey olmadığı için bu sahiplenmek de benim için bir ilkti. Ama şu an birini deli gibi arzulamanın ne demek olduğunu keşfediyordum ki bu tüm keşfettiğim duyguların üzerinde bir histi.
Akın ellerini baldırlarıma atıp okşayarak yerinden doğrulurken benim içimde oluşan heyecanı anlatmak için doğru kelime yoktu. Zira daha önce böyle bir tutku ve arzu duymamıştım. Baygın bakan gözlerimi açıp baktığımda onunda benden farkı olmaması hazzımı ikiye katlamıştı. Ayaklandığında elleri kalçalarımda dururken başını boynuma gömüp öpmeye başladı. Bu hareketi ile ağzımdan bir inilti kaçarken o keyifle mırıldandı. Kalçalarımdaki elleri hareket ederken beni kendine bastırdığında aletlerimiz birbirine değmiş kapattığım gözlerimde yıldızlar uçuşmaya başlamıştı. Ama anında gelen farkındalık ile bir adım geri çekildim.
" Yaralisun, yaran iltihap kapacak."
Bakışlarını yüzümde gezdirirken arzu dolu bir tebessüm yayıldı dudaklarına.
" Banyo bitmişti zaten odaya geçelim." dedikten sonra ellerini ellerime kenetlediğinde transa geçmiş halimden sıyrılıp hemen banyo kapısının arkasında asılı duran bornoza yöneldim. Zira benim için şu an en önemli olan onun hastalanmamasıydı. Bornozu sırtına yerleştirirken bana "ciddi misin" bakışı atsa da umursamadım. Dudağında yarım bir gülüş ile başını sağa sola sallayarak bornozu giyerken gözüne ilişen erkekliği ile yutkundum. Evet benim ki de pek ele avuca sığacak bir yapıda değildi ama şu an erekte olmuş hali ile bana selam veren erkekliğinin maşallahı vardı. Gözlerimi kırpıştırıp hızla bakışlarımı Akın'ın yüzüne çevirdiğimde gülüşünü saklamak adına bastırdığı dudakları ile kıpkırmızı bir halde kendime bir havlu alarak belime sardım. Ardından beklemeden eline uzanıp banyodan çıkması için onu yönlendirdim. Zaten dip dibe olan banyodan yatak odasının kapısına geldiğimizde elimi hafifçe sıkan kemikli parmaklarla arkama döndüğümde Akın bana sakin bir tebessümle:
" Yavrum hamsi gözlüm sakinleş. İstemediğin hiç bir şeyi yapmak zorunda değilsin." diyerek dibime kadar girdi. Tam ağzımı açıp cevap verecekken:
" Senin benden etkilendiğini bilmek bile bana yeter şimdilik. Bu ilişki senin için bir ilk ve kendini mecbur hissetmeni istemiyorum. Kaçmıyorum bir yere buradayım." dediğinde gözlerim doldu.
" Senu kaybettum sandum."
Yanıma bir adım daha yaklaşıp güçlü kollarını benim iri bedenime sardığında başımı göğsüne yasladım. Onu bir daha görememe düşüncesi beni benden alırken duyduğum öfke , kıskançlık , kaybetme korkusu gibi yeni yeni tanıştığım duyguların hepsi ile savaşmak zorunda kalmıştım. Ve bunları tekrar yaşamak istemediğimi de çok iyi anlamıştım. İçimde bir taraf onu hapsedip güvende olması için pamuklara sarmak istese de onun gibi güçlü ve vatanına aşk ile işini yapan bir adamın dizginlenmeyeceğini biliyordu.
" Üşüteceğiz hadi gidip giyinelim."
Sesini duyduğumda başımı göğsünden kaldırıp gülümseyerek odaya geçtik. Üzerimizi giyinirken erekte olmuş aletinin hala bana selam çaktığını fark ettim. Ben de tam olarak sakinleşmiş değildim. Altına boxerini giyeceği sırada hızla yanına ulaşıp boxeri elinden aldığım gibi odanın köşesine fırlattım. Yüzüme anlamaz bir şekilde bakan Akın'ın ensesine elimi atıp hızla kendime çekerek dudaklarına yapıştığımda gözlerimi kapatmıştım bile. Bir süre bana karşılık vermese de tam ayrılacakken yüzümü avuçları içine alıp yeniden dudaklarımızı birleştirdi. Ateşli ve sert öpüşmemiz sakinleşmeye başlayan erkekliğime iyi gelmemişti. Duyduğum arzu , erkekliğimin sıkıştırması ve Akın'ın yönlendirmesi ile yatağı bulduğumuzda Akın'dan ayrılıp Akın'ı yatağa oturtarak tekrar dudaklarına saldırdım. Ama hamlem Akın'ın sırtımı yatakla buluşturması ile son buldu. Üzerimdeki yerini alıp boynuma gömüldüğünde tutamadığım inlemem odayı doldurdu. Hızla vücudumu talan eden dudaklarına rağmen her hareketinden önce başını kaldırıp yüzüme bakan sevdiğime baygın ve arzu dolu bakışlarımı yolladım. Ayağa kalkıp üzerindeki bornozdan kurtulduğunda erkekliği ile burun buruna geldiğimizde elimi baldırlarına atıp acemice kasıklarına bir öpücük kondurdum ama ani bir hareketle beni durdurdu.
" Kedi olmadan fare tutamazsın yavrum. Önce öğrenmen gerek ." deyip beni tekrar yatağa atarak göbek deliğimin üzerinde dili ile daireler çizip öpmeye başladı. Yavaş yavaş kasıklarıma indiğinde erkeliğime dudaklarını değdirip derince beni inlettikten sonra bir seferde erkekliğimi ağzına alınca derin bir inleme dudaklarımdan döküldü. Bir süre aletimde gel git yaptıktan sonra aletimi bırakıp yatağa oturarak:
" Kucağıma gel" dediğinde transa girmiş gibi ona itaat ettim. Ancak yarasını hatırlayıp tereddet ettiğimde gülümsedi.
"Dikkatli oluruz yavrum sen bana güven" dedikten sonra kucağına otururken beni yönlendirip bacaklarımı iki yandan sarkıtarak erkekliklerimizi hizaladı. Değen aletlerimizin verdiği haz ile elim ayağıma dolanırken iri elini ağzımın önüne getirip:
" Yala" dedi. Avuç içinden başlayarak elini yalayıp ıslattığımda zevkle gülümsedi. Ardından yeteri kadar ıslandığına kanaat getirdiği eline kendide tükürerek aletlerimizi birleştirip çekmeye başladı. Elinin ıslaklığı , erkekliğinin sıcaklığı ile birleştiğinde içimde volkanlar patlamış gözlerimde yıldızlar uçuşmuştu. Onun boğuk sesi ile inleyişi de aldığım zevke eklendiğinde kendimi tutmak zorlaşıyordu.
" Geleceğum."
"Kurban olduğum gel"
Kendimden geçmiş halde duyduğum kelimeler ile zor tuttuğum döllerimi büyük bir güçle eline boşalttığım sevdiğim benden kısa bir süre sonra titreyek bana eşlik etti. Yorulmuş ve ne yazık ki tekrar kirlenmiştik. Ama vücudumda her hücrem hala titrediği için başımı sevdiğimin omzuna koyup derin derin nefes almaya devam ettim. Altımdaki beden hareketlendiğinde başımı kaldırdım.
" Yavrum yanındaki çekmeceye uzan, ufak havlular olacaktı orada."
Yan tarafa uzanıp ufak havlulardan birini aldığımda elimden alıp aletimizi tutan elini ve taşan sıvıyı temizlerken olanı anlayıp bir tane daha çıkardım ve ona yardım ettim. Bir nebze de temizlendiğimizde kucağından inip ayağa kalkarak onu bekledim. Ama o bana gülümseyerek:
" Yavrum aynı banyoya bir kere daha birlikte girersek bu kadar kolay elimden kurtulamazsın. Ben hemen bir su dökünüp çıkacağım tamam mı?" dediğinde yüzüm kıpkırmızı olmuştu bile.
" Ya nasul lifleneceksun." diyebildim. O ise gülümseyerek:
" Fark etmedin ama banyoda uzun saplı lif de vardı. Yavrum bu benim ilk vuruluşum değil, öncesinde hep tek başımaydım." diyerek yanımdan bornozu da alıp ayrıldı.
Sözleri beynimde yankılanırken gözlerim benden ,istemsiz doldu. Vücudunda irili ufaklı pek çok kurşun , bıçak ve işkence yarası vardı. Ve o bu yaraların hepsini tek başına sarmıştı. Arkamı döndüğümde çıplak vücudumun aynadaki yansıması ile karşılaştım. Benim de ondan bir farkım yoktu , belki biraz daha az yaram olsa da ben de beni büyüten teyzemlere eziyet etmemek için hiç bir yaralanmamda haber vermemiştim. O an bu onları korumak için yaptığım bir hareket gibi gelmişti bana ama şu an anlıyordum ki onları hiç bir zaman ailem olarak benimsememiştim. Onlara başımı sokacak bir ev verdikleri için borçluydum dediğim sırada içimde derinlerden bir ses:
" Eğer sen onların himayesinde olmasan tarlaları ve ailenin evini kullanıp çocuklarını okutamazdı. Hiç bir şey borçlu değilsin." dediğinde başımı eğip yerdeki havluyu da alarak belime sardım ve Akın için kıyafet çıkarırken gözümden bir damla yaş süzüldü. Ben aile denen kavramı askeriye de aramış açılan odanın kapısından giren adamda bulmuştum. Ben yaralandığımda yaramı saran parmakları içimi ısıtmıştı, Allah'a gönlümden yalvardım:
" Ne olur beni onunla ve sevgimle sınama " diye...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAZ ÇAVUŞ (TAMAMLANDI)
Teen FictionKaradenizin bağrından kopan bir komando Kıdemli Başçavuş İdris Mıh. Hakkari'nin soğuğundan soğuk ,toprağından sert Binbaşı Akın Kanlı. Yolları Hakkari'de birleşen bu iki askerin biraz zorlu biraz komik biraz trajik hikayesi. Kapak çalışması @helia...