EVİM YANIYOR

2.1K 179 46
                                    

   Evi yanmak deyiminin kökenindeki ev kavramı, evin insanın hayatındaki en değer verdiklerinin olduğu yer olarak düşünüldüğünden kalbî temsil etmektedir. Bu yüzdendir insanın gönlüne aşk ateşi düştüğünde evin yanıyor denmesi. Tabi ki her gönlün aşk ile imtihanı kötü bitecek diye bir kaide bulunmamakta. Evi yananların hepsi mutsuz olacak diye de bir şart yok ama bazı aşklar vardır ki mutlu sona ulaşması imkansıza yakındır. Bu bir hafta bu düşüncelerle boğuşmakla geçti. Zira bu yeni duygular daha doğrusu birini hayatımda isteme durumum ilk defa oluyordu. Daha önce sadece ihtiyaçtan bazı hanımefendiler ile münasebetim olmuş olsa da hiç birine karşı duygusal bir bağ hissetmemiştim. Bu duyguyu bir erkeğe hissetmem o da bana asla bakmayacak birine hissetmem benim için işleri zorlaştırıyordu. Bu geçtiğimiz bir hafta içinde Pamir yakalanmış ve Ahir ile Teoman yüzbaşı sağ salim üsse dönerek soruşturmalarını kapatıp gitmişlerdi. Onları tekrar görmek ve zekaları ile Pamir'i dize getirip önemli bilgiler edinmeleri benim onlara duyduğum hayranlığa yenisini eklemişti. Tabi bu arada söz dinlemeyip taburcu olduktan iki gün sonra tekrar idman yapmaya kalkıp yaramı açmış, Aslı teğmeni deliye döndürüp bir güzel azar işiterek bir hafta daha sadece vücudumu silerek temizlenmek zorunda kalmıştım. Neyse ki - Akın binbaşının gazabı sayesinde- rahat durup sonunda bu gün yıkanıp rahatlamıştım.

   Soruşturmada ise nasıl olduğunu anlamadığım bir şekilde Sefa üsten gelen bir emirle askerlikten atılmak yerine bulunduğu üsde yeniden eğitim almasına karar verilmişti. Bu hareketli haftanın ardından son idmansız günümde Aslı teğmene kontrole gitmek için erkenden uyandım. Eğer bu gün onay verirse yeniden rutin düzenime dönerek hamladığını düşündüğüm vücudumu bu hareketsiz günlerden kurtaracaktım. Zira masa başında çalışmak ve sadece atış talimi yapmaktan sıkılmaya başlamıştım. Üstelik Akın binbaşı ikinci bir emre kadar operasyonlara katılmamı yasakladığı için üssün içinde koşuşturmaktan başka bir işe yaramamak canımı sıkıyordu. Ben bu koşuşturma içinde iken Emin albay ve Aras binbaşıda üç gün izin almış ve o gün olanların etkisi bir nebze de olsa azalmıştı. Kahvaltıya geçtiğimde Mehmet ile Memik'in tartışma seslerini takip edip mutfağa ulaştım.

" Yapma Memik Antep katmeri ile ünlüdür. Ha yapamıyorum dersen anlarım seni."

" Höst çocuk ne demek yapamıyom. Alasını bilem yaparım ama bu kadar işin içinde katmer ne ayak oğlum"

 Onlar tatlı tatlı tartışırken beni fark etmedikleri için kısa bir süre izlemeye karar verdim. Mehmet dudaklarını büzmüş yavru köpek bakışları ile Memik'i ikna etmeye çalışsa da Memik haklıydı. Bu tesis durmadan asker sirkülasyonu yaşanan bir yerdi. Normalde her tesisin nüfusu 240 civarı iken yapıların kapasitesi 300 e kadar çıkıyordu. Yaralı ya da görevden dönen askerlerin geçiş ve dinlenme noktası olduğu içinde her gün farklı sayıda askere yemek çıkarmak gerekiyordu. Tabi sadece yemek değil , mutfağın temizliği eşyaların alım ve hazırlanması da Memik'in sorumluluğundaydı. Mehmet ise ısrarında devam ederken ettiği bir cümle yüzümü soldurdu.

" Ama Memik abi çavuş gücünü toplasın diye yapsan olmaz mı?"

 Aptal olabilirdim ama o kadar da değil. Mehmet'in bana olan ilgisini görememek aptallıkta en üst seviye olurdu. Yazık çok iyi bir çocuktu ama gönül maalesef ki bizim sözümüzü dinlemiyordu. Son cümlesi ile olduğum yerden çıktım ve Memik'i Mehmet'in elinden kurtardım.

" Mehmet rahat bırak Memik'i. Hem ben tatlı sevmem o kadar."

 Benim konuşmamla ikisi de bakışlarını bana çevirip selam verdiklerinde gülümsedim.

" Hadi gevezeliği bırakın da işinizin başına dönün. Memik sen de akşam listesini Enver Yüzbaşıya onaylat , ben kontrole gidiyorum" dedikten sonra yanlarından ayrıldım. Güya kahvaltı için inmiştim ama iştah falan kalmamıştı. Mehmet'in ne hissettiğini anlamak canımı sıkarken benim durumumun ondan beter olması gerçeğini kabul etmeye çalıştım. Ayaklarım ne zaman beni revire getirdi bilmiyorum ama üç değerli bayan askerin kıkırtıları ile kendime geldim. Karşımda Sıla teğmenin masasına kurulup kahve içen Sıla teğmen, ikizi kendi gibi doktor olan Aslı Teğmen ve bizim yüzbaşı Sezin. Sohbet o kadar koyuydu ki geldiğimi fark etmemişlerdi bile. Aslı teğmen Sıla teğmenin ikiziydi. Sıla teğmen ana binaya bakarken Aslı teğmen ise acil ameliyat doktoruydu. Çok iyi anlaşan ve sık sık kavga eden bir ikili olsalar da Sıla teğmen Aslı teğmene göre daha neşeli ve sakin biriydi. Kapıyı tıklattığımda üçünün de bakışları bana döndü. Aslı teğmen yerinden kalkıp:

LAZ ÇAVUŞ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin