İnsanoğlunun kalbi bir pervane gibidir, kendi ışığını arayan ve bulduğunda ona ulaşmak için ölümü bile göze alan. Ama ne mutlu bana ki benim ışığım pervanesinin canını alan değil canına can katanıydı. Oysa bu fani dünyadan sevmeden ya da sevdiğimle bir kalpte atmadan gideceğimi sanırken çıkmıştı karşıma Aras. Ben Aras ile kıyaslandığında tam bir odun olsam da Aras, görüntüsünün aksine zarif , duyarlı, anlayışlı bir adamdı. Koltukta yan yana dururken aklıma gelen muzip düşünceler ile dudaklarım kıvrıldı. Aras kaşlarını çatarak dudaklarıma baktığında dilimi dudaklarımda gezdirip:
" Ben bu işlerde yeniyim, o yüzden merakıma yenik düşüp biraz araştırdım. Eş cinsel ilişkilerde bir baskın bir çekinik karakter oluyormuş. Şimdi biz de roller nasıl olacak." dediğimde çatılan kaşları anında havalandı ardından yerinde dikleşip:
" Aslında hiç bir ilişkinin bu tarz kalıplara sığdırılmasını doğru bulmuyorum. Eş cinsellerin de kendileri arasındaki ilişkilerine bu yakıştırmayı yaptıklarını düşünmedim." dedi. Merakım beni benden almış daha fazlasını öğrene bilmek adına dudağımı yana doğru büzerek:
" O zaman kimin üstte olacağına nasıl karar veriliyor." dediğimde ise Aras'ı öksürük tutmuştu. Doğrulup boğazını temizledikten sonra:
" Anın akışına bırakmak daha doğru galiba." dedi. Onun bu utangaç ve masum halleri çok hoşuma gitmişti. Ben ve Aras çok farklıydık. O ne kadar nazik ve duyarlıysa ben o kadar arsız ve patavatsızdım.
" Daha önce sevgilin oldu mu?"
" Şey ilişkilerim oldu ama karşılıklı olarak anlık ilişkilerdi. Düzenli bir ilişki için zamanım olmadığı gibi kalbime aldığım tek kişi sensin."
" Yani bedensel ihtiyaçlarını karşıladın. Peki bana bir şeyler hissettikten sonra kaç kişi seni memnun etti."
" Hiç"
İşte bu beklemediğim bir cevaptı ve şaşırma sırası bendeydi.
" Hiç mi?"
" Kalbimde sen varken bedenim başkasını arzulamadı."
" Yedi yıl boyunca hiç kimse ile birlikte olmadın mı?"
Bana omuz silktiğinde gülümseyerek başımı tekrar koltuğa yasladım. Söyledikleri nedensizce beni mutlu etmişti. Aras her şeyi ile seven bir adamdı ve ben bu tarz bir adamı yedi yıl boyunca görmezden gelmiştim ki zaman israfıydı bu benim için. O sırada Aras'ın midesinden gelen gurultu tüm romantizmi kenara atmıştı ve ben buna kocaman bir kahkaha atıp yana doğru döndüğümde başını eğip alt dudağını dişlediğini görmüştüm. Yerimde doğruldum ve elimi yanağına atıp başını eğdiği yerden kaldırarak:
" Hadi yemeği ısıtalım . Aç karnına sohbet zayıf kalıyor." dedikten sonra ayaklandım. Diyarbakır'dan çıktıktan bir süre sonra kebap ve ciğer almıştık. Zira yol yorgunu yemek yapmak işimize gelmemişti. Hızla yerimizden kalkıp mutfağa geçtiğimizde ben kebapları Aras ciğerleri çıkarmıştı. Taze taze daha güzel olsa da salatasını yanına koydurduğumuz için ciğerleri tavada çevirip etleri de mikro dalgaya koyduk. Onlar ısınırken ben salataları masaya koyup ayran için iki bardak çıkardım. Her şey hazır olduğunda masaya oturup karnımızı doyurduk.
İkimizde tıka basa doyduktan sonra Aras bana dönerek:
" Şohbeni yakayım sen yıkan ardından da ben girerim" dediğinde dudaklarım muzip bir şekilde kıvrıldı. Dediğim gibi ben arsız bir adamdım.
" Su israfı birlikte banyo yapalım."
Sözlerimle kaşları havalanan sevdiğim gözlerini kırpıştırarak:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LAZ ÇAVUŞ (TAMAMLANDI)
Ficção AdolescenteKaradenizin bağrından kopan bir komando Kıdemli Başçavuş İdris Mıh. Hakkari'nin soğuğundan soğuk ,toprağından sert Binbaşı Akın Kanlı. Yolları Hakkari'de birleşen bu iki askerin biraz zorlu biraz komik biraz trajik hikayesi. Kapak çalışması @helia...