UMULMADIK

2.2K 168 37
                                    

Hayat her zaman insana net bir cevaplar sunmaz. Bazen en doğru sandıkların yanlış, en olmayacaklar gerçek olur. Tecrübe ile sabitlenmiş bir durumdur ki hayat insanı şaşırtmayı sever. Ancak bu her zaman olumlu yönde olmadığı da bir gerçektir. Binbaşı ile odadan fırlayıp helikopter sahasına geçtiğimizde sağlık personelini yaralıları sedyelere yerleştirip hızla hastaneye ilerlerken bulduk. Bu kan ve acının arasında gözüme ilişen poşusu ile yüzünün yarısını kapamış adam içimin alev alev yanmasına neden olurken hızla belimdeki silaha sarılıp nişan aldım. Bu hareketim ile binbaşıda silahına sarılırken o nişan almak yerine hazır pozisyonuna geçti. Dikkatle karşımdaki adama ilerlerken duyduğum ses ile duraksadım.

" Çavuşum o bizden durun."

Kamuflaj yüzünden yüzü net görünmeyen asker hızla koşup karşımda durduğunda hala silahımı indirmemiştim.

" Çavuşum o gizli görevde bir subay terörist değil."

 Askerin söylediklerini duysam da içimdeki ateş buna inanmıyordu. Adam sakin adımlarla yanımıza gelip elini cebine atarak kimliğini çıkardı.

 "Yüzbaşı Zafer Öztürk çavuşum."

 Bir kimliğe bir de adama baktım. Evet kimlikteki resim adama aitti ama nasıl anlatacağımı bilmediğim bir his bunun yanlış olduğunu söylüyordu. Yine de yavaş hareketlerle silahımı indirip yerine yerleştirdim. Binbaşı da silahını yerine koymuş adama dik ve sert bakışlarla bakıyordu. Adam başındaki poşuyu tamamen omuzlarına indirip selam verdiğinde derin bir nefes aldım. Az önceki asker Yüzbaşıyı göstererek:

" Zafer yüzbaşı sayesinde çapraz ateşten kurtulduk. Deşifre olduğu içinde bizimle döndü." dediğinde içimde kuşku tohumları yeşermeye başlamıştı bile. Bu sırada telsizden geçen bir anons ile binbaşının da benim de gözlerim kocaman açıldı.

" Binbaşum ben Temel. Ali vuruldi, tekrar ediyrum Ali vuruldi."

Akın eline aldığı telsize bir süre baktıktan sonra dişlerini sıkarak:

" Yaşıyor mu Temel?" dediğinde telsizden gelen cevap ile nefes aldık.

" Yaşıy kurşin omzuna isabet etmuş, ameliyata aldular."

" Geliyoruz."

 Binbaşı telsizi kapattıktan sonra az önceki askere dönerek:

" Operasyon subayınız kim asker?" dediğinde asker başını eğip:

" Şehit oldu komutanım? " dediğinde ikimizde aynı anda başın sağ olsun diyebildik sadece . Bu ara sınır çok hareketliydi ve neredeyse her hafta  şehit haberleri ile sınanıyorduk. Hemen ardından binbaşının omzuma dokunması ile ona döndüğümde başı ile hastaneyi gösterdi. Ali aklıma geldiğinde hızla gösterdiği yöne ilerledim ama içimdeki sıkıntı hala yerli yerinde duruyordu. Hastaneye girdiğimizde gözümüze ilişen Temel ile o yöne ilerledik. Temel bizi gördüğü anda hazır ola geçti.

" Temel ne olmuş? Nasıl olmuş?"

" Kumandanum Ali Murat'a haber etmuş gel tekum deyu Murat geldiğunde bir el silah sesu duymuş köşeyu dönunce Ali'yi yerde görmuş. Vuran adam ise kaçmuş. Ali'yi ameliyata aldular bekliyruz. Odanızun kapısına da iki silahlu komando koyduk."

  Binbaşı da ben de Temel'e garip garip baktık zira Murat keskin nişancıydı ve birini ıskalaması neredeyse imkansızdı. Bu yüzden her operasyonun vazgeçilmezi olmuştu. Temel bakışlarımıza anlam veremezken arkadan gelen ses ile üçümüzde sorumuza cevap almış olduk.

" Oraya tetikte gitmedim. Ben tabancamı kınından çıkarana kadar şerefsiz açık camdan atlayıp kaçtı. Yoksa binbaşım elimden kurtulması imkansızdı. Ali'yi öyle görünce de peşine düşmeden Ali'nin yanına koştum."

LAZ ÇAVUŞ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin