ÖDETMEK

1.5K 137 7
                                    

  İnsan en çok sevdikleri zarar görürken gücünün sınırlarını zorlarmış. İlk görev yerimdeki komutanımın lafıydı bu. Bu sözün gerçekliğini ispatladığını düşündüğüm zamanlar olmadı diyemem ama hiç biri için canım bu kadar yanmamış, hiç biri için bu derece öfke ile bilenmemiştim. Öfkemi de silahımla birlikte yanıma alıp Aras binbaşının hazırlattığı tim ile birlikte araca bindim. İçimden de ne olur yeni buldum kaybetmeyeyim diye dualar ediyordum. Araç hızla buluşma yerine doğru hareket ederken daha hızlı olamamak canımı yakıyordu. Daha bu sabah kollarında yattığım adamı şehadete uğurlama düşüncesinin altında eziliyor , eğer bu olursa arkasından gitmeden önce ona bunu yaşatanlara yapacaklarımı aklıma kazıyordum. Hayatımın hiç bir evresinde ölümü düşünmemiş biriydim. Ölmek savaşırken olurdu benim için ama Akın'ı tanıyıp kalbimin tahtına aldıktan sonra onun nefesinin bana yaşama amacı olduğunu maalesef ki daha yeni yeni algılıyordum. Hayatımı adadığım vatanımdan sonra uğruna ölüme gideceğim kişi şu an tehlikedeydi. Bu düşünceler beynimi kemirirken aracın durması ile buluşma noktasına geldiğimizi anladım. Araçtan indiğimde buraya tek araç ile gelmediğimizi yeni fark etmiştim. Buluşacağımız araç beyaz bir minibüstü, bizim dışımızdaki diğer araçtan ise kamuflajlı 6 asker ile 3 sivil kadın çıktığında aynı araçtan inen Aras binbaşının yanına ulaştım. Beni gören Aras binbaşı eli ile durmamı işaret ederek ekibe dönüp:

" Bu itlerin olduğu yere kadınlar servis yapacak. Bu yüzden içeri Elif, Seda ve Güler üsteğmenler girip bizim için doğru anı hazırlayarak işaret verdiğinde bizde onlara destek verip içeri gireceğiz."

 Aras binbaşı lafını bitirir bitirmez yanına gittiğimde omzuma elini koyup :

" Sabır çavuş sabır. Onları sağ salim getireceğiz. Senden sadece biraz sabırlı olmanı istiyorum." dediğinde sıktığım çenem titrerken :

" Ben de cideyum." diyebildim. Binbaşı omzumu biraz daha sıkıp:

" Senin gibi kalıplı bir adam içeri girdiğinde anında anlarlar asker olduğunu . Üstelik Şivan seni tanıyor, güven bana." dedi. El mahkum haklılığı ile başımı öne eğdim. Kadınlar kıyafetlerini düzelttikten sonra araca binerken yanıma gelen beden ile dikleştim.

" Korkma çavuş , adamlar yaşıyomuş haberi aldık."

 Baver beyin söyledikleri ile derin bir nefes alıp gözlerimi kapattım.

" Çok şükür."

 Baver bey sakince gülümseyerek omzuma hafifçe dokunduktan sonra geri çekildi. Bizlerde araçlara atlayıp öndeki minibüs ile aramıza mesafe koyarak ilerlemeye başladık. Bina görüldüğünde yapıya yakın ama korunaklı bir alanda araçları bırakıp kayalıklara mevzilendik. Silahlarımızı hazırlayıp beklemeye başladığımızda zaman o kadar yavaş akıyordu ki her saniye bana asır gibi geliyordu. Beyaz minibüs  kapıya geldiğinde çevredeki terörist sayısı daha net belli olmuştu. 6 Nöbetçi kadınları karşılarken , kadınlar ellerindeki tepsi ve kazanlarla içeri geçtiler. Yaşıyorlardı aklımda gezinip duran bu cümle ile biraz da olsa nefes almıştım. Bu arada yanımdaki askerlerin konuşmaları ile dikkatim beklediğim kapıdan yan tarafıma kaydı.

" Lan Murat biz bu kürtlerin peşine düşüp geldik ama bunun tuzak olmadığı ne malum. Bu heriflere nasıl güveneceğiz."

 Konuştuğu asker başındaki miğferi hafif kaldırırken bir ya sabır çekip boynunu rahatlattı. Ardından arkadaşına dönüp:

" Sabit ben nereliyim biliyor musun?" dediğinde Sabit isimli asker bir süre düşünüp:

" Ha biliyom Adanalısın." dedi. Murat gülümseyerek:

LAZ ÇAVUŞ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin