B PLANI II

188 12 0
                                    

                                                          Özgür'ün Saplantısı

                                                          Özgür'ün Saplantısı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Yakalayacağına koşullanmış olduğun trenin arkasından bakmak gibi bir durum bu. Treni kaçırdığını biliyorsun uzaklaşmasını izlerken ama gözlerini o yönden alıp bir sonraki trenin geleceği istikamete çevirmek istemiyorsun. Giden tren, şu kaçan, şimdi içinde olacağına inandığın, ait olduğun tren... seni almadan uzaklaşmakta. Yazgı sekteye uğratılmış, doğal akış bozulmuş. Halleşemiyorsun bu ait olunan zaman ve mekanın dışına atılışla.

"Ait olduğum yer ve zaman bu değil!" çığlığı ses tellerine asılı, ne yutabiliyorsun, ne çıkarabiliyorsun.

Boyuna tren kaçırmak, insan olmak. Süregen bir zaman ve mekan yabancılığı, sonsuza dek yitirilmiş bir aidiyet duygusu. Asla geri gelmeyecek, seni terk edip gitti.

Bazan benim aidiyet duygumu alıp götüren ilk treni düşünürüm. Sonrası, bitmez bir tekrardan ibaret olduğundan, hep o ilk trene takılır aklım. Hangi trendi o? Kaçırdığım neydi ki, ondan sonra tren kaçırmak, arkalarından kederle bakmak bir yaşam biçimine dönüştü?

Bilmiyorum. Sanki o trene çok geç kalmıştım, uzaklaşmasını bile görememiştim; o yüzden bilmiyorum neydi, ne kaçırdım.

Bütün bildiğim o trenin beraberinde ait olduğum zaman ve mekanı alıp gittiği. O gideli beri aitlik duygusu sürekli aşınıp duruyor.

Bu blogda, toplu taşıma ya da felsefe değil mevzuu, malum. Aşk mavzuunda kafası daima karışık olan bir kadının iç çatışmaları, yüzleşme ve anlama çabaları yazdıklarım.

Haliyle soru şu: Ben kimi kaçırdım da bütün ilişkilerimin aynı fiyaskoyla sonuçlanması bana kaçınılmaz geliyor.

Eh, yok öyle biri! Ama gariptir, olduğuna da yemin edebilirim.

Son günlerde zihnimi en çok kurcalayan konu bu oldu. Bir yandan sevdiğim adamla evlilik hazırlıkları yaparken bir yandan da o hem olmayan hem de olan adam kim diye düşünüp duruyorum. Daha doğrusu, düşünüp duruyordum.

Bu gece beni bilgisayarın başına koşmaya iten cevabı buldum sonunda. Evet, o sahiden hem yokmuş, hem de varmış.

Hani, derler ya, her kız eşinde biraz babasını arar. Ben babamı çok sevdim. Onu kaybedeli çok oldu ama sevgisi yüreğimde hiç eskimeyecek. Ama hayır, aradığım babam gibi bir adam değil.

Ben Ali gibi birini aradım hep. Evet, bildiğiniz, benim biricik can dostum Ali.

İnsan kafası nasıl çalışır biliyorum. Belki pek çoğunuz Ali'ye aşık olduğumu düşüneceksiniz. Bunu kendime sorduğumda, abartısız söylüyorum, sesli olarak güldüm. Ali ve ben ve aşk? İmkanı yok! Bazan erkek olduğunu aklıma bile getirmediğim bir insan o, bırakın bir erkek olarak değerlendirmeyi. Kaldı ki bu gece değerlendirmeye ciddi bir çaba harcadıktan sonra yüzümü buruşturdum. O benim canımın yarısı, abartısız öyle. Ama erkek olarak, tanrı esirgesin! Takıldığı bütün kadınlara acıyorum açıkçası.

B PLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin