B PLANI XV

62 10 0
                                    

                                                            Kısacık Bir Düştün Sen

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

                                                            Kısacık Bir Düştün Sen

Güneş kendini evine attığında gerginlik ve yorgunluktan bitap bir haldeydi. Üç kadınla geçirdiği saatlerin ardından adım atmaya hali yoktu. Üç kadın onun enerjisini içerek giderek daha güçlenen canavarlar gibi gelmişti kadına; kendisi çöktükçe onlara can geliyordu adeta. Şimdi bütün istediği verandada oturup bir kahve içmek ve biraz kendine gelmekti.

Ancak bahçe kapısını geçerken, belki Özgür uyanmış, bir kahve içiyordur düşüncesiyle göz attığı verandada oturmuş, telefonunda haldır haldır bir şeyler yazmakta olan kuzeni Sungur'u görünce Cumartesi kabusunun henüz bitmemiş olduğunu anladı. Oğlan telefonuyla çok meşgul olduğu için onun gelişini fark etmemişti. Omuzları iyice çökerek eve yürüdü. Açıp içeri girdikten sonra doğruca verandaya gidip kapıyı açtı. Kapının sesiyle irkilip yerinden fırladı oğlan.

-Güneş Abla! Döndün demek.

-Burada ne işin var, Sungur, dedi zorla bir tebessüm takınıp. "Aramadın da. Böyle burada oturmuş...."

-Ya burada oturup beklerim, dedim. N'olcak? Keyifli burası. Gerçi açıktım ama...

-Yaparız bir şeyler, dedi Güneş gönülsüzlüğünü yansıtmamaya çalışarak. "Bir aksilik yok ya."

-Yoooo! Ne aksiliği olacak? Ablamı bir göreyim dedim.

-İyi yapmışsın... Eh, ben sana bir sandviç yapayım o zaman. Kahve de ister misin?

-Kola filan varsa, kola alayım.

-Kola içmediğimi biliyorsun. Ama meyve suyum var.

-Kahve içeyim o zaman.

-Tamam, deyip içeri girdi Güneş. Çantasını portmantoya bırakırken içinden telefonunu çıkarıp kotunun cebine soktu. Mutfağa geçerken Özgür'ü uyandırma niyetiyle konuk odasının önünde durduğunda bozulmamış yatağı gördü. Özgür uyanıp gitmişti demek; belki de hiç uyumamıştı. Omuzları iyice çöktü. Oysa verandada dinlenirken onunla sohbet etmeyi de hayal etmişti.

Ayaklarını sürüye sürüye mutfağa gitti. Dolaptan sandviçlik bir şeyler çıkarırken keyifsizce soluğunu bıraktı. Kendisi de açtı ama hiçbir şey yeme isteği duymuyordu artık. Kahve makinasını çalıştırdıktan sonra oğlana bir sandviç yaptı. Şandvici bir tabağa yerleştirdi, iki fincana kahve döktü; hepsini bir tepsiye koyarak verandaya geri döndüğünde Sungur'u yine telefonuyla meşgul buldu. Oyun oynuyordu.

Kadın tepsiyi masaya bırakıp otururken oğlan sonunda telefonu bırakıp sandvice uzandı.

-Eline sağlık, deyip hemen de dişlerini sandvice geçirdi.

-Afiyet olsun, derken Güneş keyifsizliğini gizleyememişti.

Özgür ne zaman gitmişti acaba? Uyumuş muydu yoksa hiç uyumadan mı gitmişti? Acaba neredeydi? Aklına en tatsız düşünceler geliyordu. Bunlara kapılmamak çabasıyla ilgisini, sandviçini büyük lokmalar halinde, pek de çiğnemeden yutmakta olan oğlana baktı.

B PLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin