B PLANI XXXVIII

34 8 1
                                    

                                                     Anne Yüreği


Özgür, saat altı buçuğa doğru dükkanı kapattı. Önce Sungur'u, elinde kolunda çantalarla otobüslerde eziyet çekmesin diye evine bırakıp oradan doğruca Fuat'ın kafesine gitti. Onunla konuşma işini bir an önce aradan çıkarmak istiyordu. Bir haftadır aralarında yaşanan gerginliklerden, hele hele kapışmanın eşiğine gelmiş olduktan sonra oturup konuşmak kolay olmayacaktı. Bu yüz yüze gelişte söyleyecekleri de hesaba katıldığında zaten çığrından çıkmış olan gerginliğin tavan yapacağı muhakkaktı. Ama bu konuşma yapılmak zorundaydı. Sakin olmakla başlamalıydı işe ama bunu pek beceremediği kesindi. Kafeye vardığında Ayşin'den Fuat'ın Güneş'le çıkmış olduğunu öğrenince omuzları düştü. Yarım saatir boşuna mı kasıp durmuştu?

Giritli ailesinin evine doğru yol alırken, ikisinin yemeğe iki saat kala birlikte nereye gitmiş olabileceklerine dair biri iyimser ama geri kalanının her biri kötümser olan bir sürü kurgu yaptı. İyimser olan elbette erkenden gitmiş olmalarıydı; belki yaklaşan nikah ve düğünle ilgili halledilmesi gereken bir şeyler vardı. Kötümser olanların her biri Güneş'le Fuat'ın başka bir yere gittikleri ve yemeğe katılmayacakları yönündeydi. Perşembe gecesi Fuat ile aralarında yaşananalardan sonra bu ciddi bir olasılıktı. Fuat kendisini görmekten kaçınırken, Güneş'i de kendisinden biraz daha, biraz daha koparıp alacaktı.

Buna göz yumacak değildi elbette. Güneş'i kaybetmemek için dişiyle tırnağıyla savaşacaktı. Ama Güneş Fuat'ı üzüp incitmemek adına ömürlük alışkanlıklarından vaz geçiyorduysa, ona bu kadar değer veriyorduysa, bu değer karşısında şansı neydi?

Yediyi yirmi geçe kapıyı çaldığında, yüreği, elektrik ve yağmur yüklü bir fırtına bulutu gibi kararmıştı. Fidan kapıyı açıp da Özgür'ü karşısında bulunca;

-Aaaa, Özgür, dedi şaşkınlıkla. "Erkencisin oğlum... Ay, ben de ne diyorum?! Gel canım, gir!"

Özgür içeri girip botlarını çıkarırken salona göz attı hemen. Fidan bunu fark edip;

-Henüz gelen yok, dedi. "Yıldız da dönmedi."

-O zaman sana yardım edecek biri lazım, Fidan Teyze, dedi, Güneş'in henüz gelmediğini öğrenmiş olmaktan duyduğu derin düş kırıklığını bastırma çabasıyla, bir gülüş takınıp. "Ellerimi yıkayıp hemen dönerim."

-Yardımlık bir şey yok oğlum, diye yüksek perdeden karşıladı kadın, lavaboya giden adamın arkasından. "Sabahtan beri ağır ağır her şeyi hazır ettim. Sen otur, dinlen. Bütün gün çalıştın."

-Dükkanda bütün gün oturuyorum, dedi Özgür aynı perdeden; banyoya girip ışığı açtı, ellerini yıkamaya girişti.

-Sungur iş görüyor o zaman.

-Görüyor, görüyor.

-Onu edersen bir sen adam edersin.

Özgür ellerini kurulayıp önce salona, Fidan'ın orada olmadığını görünce de mutfağa geçti. Kadın mutfak tezgahının üzerindeki bir servis tabağına yerleştirilmiş içli köftelerin üzerine maydanoz dalları yerleştiriyordu. Özgür o ruh halinde bile ağzının sulandığını hissetti.

-Allaaaaaaah, diye bir ses çıkardı. "İçli köfte yapmışsın."

Fidan adama dönerken keyifle güldü.

-Epeydir yapmamıştım. Özledin mi?

-Özlemez miyim?!

-Vereyim mi bir tane?

B PLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin