B PLANI VI

86 12 0
                                    

                                      Etobur Özgür'ün Aşk Hezeyanları


Güneş, kapısını vurup seslenen Yıldız'ın sesiyle uyandı. Herhalde uykuya dalalı bir saat ancak olmuştu. İlk hissettiği şey uykusuzluk oldu. Uyumaya ihtiyacı vardı. Ama Yıldız saatin altı buçuk olduğunu söylüyordu.

Kalkıp homurdanarak duşa girdi. Çıktığında biraz daha iyi hissediyordu. Mutfakta kahvaltıyı hazır bulunca çok daha iyi hissetti. Yıldız özenle hazırlamıştı masayı. Kahvaltı hazırlama derdi olmadığı gibi, mükellef bir sofra bulmuştu. İki kardeş keyifle kahvaltılarını etmeye koyulduklarında;

-Bugün daha iyi hissettiğini umarım, dedi Güneş.

-Değişen bir durum yok, dedi Yıldız. "Kaygılarım yerli yerinde ama hiç olmazsa iyi bir uyku çektim."

-Kaygılanacak bir şey yok. Aşk bu. Günah değil ya.

-Eski aşk, diye bir daha düzeltti Yıldız.

-Bu konuda emin miyiz?

-Abla, kaç kere söyledim. Pişirip pişirip koymasana önüme.

-Ne bileyim. Biraz sırcısındır sen.

-Sırrım yok ki sırcı olayım.

-Eh, hiç olmazsa bir tane varmış, dedikten sonra sahandaki yumurtadan bir parça attı ağzına Güneş. "Özgür'e yanıkmışsın. Oysa hiç haberimiz olmadı."

-Özgür Abi'ye aşığım mı diyecektim sana?

-Niye demeyecekmişsin?

-Bana doğru gelmiyordu bir kere. Başkalarına nasıl söylerdim?

-Peki, Barış konusunda tamamen kararlı mıyız?

-Kesinlikle! Zerre kadar bile hoşlanmıyorum. O ailede en sevmediğim kişidir herhalde. Çok hırslı, çok soğuk, çok kuralcı, çok sıkıcı...

-Gömdün çocuğu.

-Ama öyle! Barış'ın biraz gevşemeyi öğrenmesi lazım.

Güneş omuzlarını şöyle bir kaldırıp indirdi. Kardeşinin haksız olmadığını biliyordu. Özgür ne kadar rahat ve neşeli biriyse, Barış da o kadar kuralcı ve sert mizaçlıydı. Deniz de ikisinin ortası.

-Hiç ümit yok yani. Soruyorum, çünkü Özgür de soracaktır, eminim.

-Asla, dedi Yıldız. "Söz konusu bile olamaz."

-Ona hırslı diyorsun ama senin de tek derdin kariyerin.

-Benimki hırs değil. Sadece işimi çok seviyorum.

Yıldız mimardı ve yeni yapıların yanı sıra, pek çok restorasyon projesinde görev almıştı. Restorasyon, eski yapıların ayakta kalma çabasına destek vermek, onların modern yaşam dinamiğinin bir parçası olarak yaşamalarını sürdürmeleri için gerekli adaptasyonu bir proje halinde ortya koymak, proje tamamlandığında zamanın ayıramadığı eski ve yeninin uyumlu mekan birliğine tanıklık etmek kadın için tutkuyla harmanlanmış bir misyon gibiydi.

-Ben de işimi çok seviyorum ama kütüphaneden çıktığım anda çok renkli bir dünyaya dalıyorum. Sense işten eve, evden işe. Arada çıksan da ayda yılda bir... Hiç erkek arkadaş da görmedik hala. Otuz kapıda, hatırlatayım. Fena da çarpıyor meret.

Yıldız omuz silkti.

-Beni çarpmaz.

Güneş bir gülüş attı.

-Pek de kendinden emin. Görürsün! Annelik dürtüsü hiçbir şeye benzemiyor.

-Ben çocuk düşünmüyorum.

B PLANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin