Ben Söyledim.

5.9K 166 14
                                    

(MEDYA; SEDA KILIÇ "AMBER HEARD")

Baran kahvaltının arka bahçede yapılacağını öğrendiğinde adımlarını arka bahçeye çevirmişti. Mart ayının ilk güneşli havası olduğundan, bununla beraber etrafta hoş bir serinlik de vardı. Adam arka bahçeye göz gezdirirken, Kürşat ile Asiye'yi görmüştü. Abisi kızın elini tutmuş, kıza derin bakışlar atıyordu. Evliliklerinin formelite olduğunu bilmeseydi. Kürşat'ın gerçekten Asiye'ye karşı duygularının olduğunu düşündürdü. Asiye ellerini adamın ellerinden kurtararak, kenarda ki fırçayı ve boya paletini almış ve tuvale çizikler atmaya devam etmişti. Baran, Asiye'nin suratın da ki ifadeleri göremese de, Kürşat'ın dediklerine bozulmuş olduğunu anlayabiliyordu. En sonunda ikilinin yanlarına yaklaşarak; "Burada ne yapıyorsunuz?"

Kürşat, Baran'a pek aldırış etmeden, adama iki saniye bakıp odağını geri Asiye'ye çevirmişti. Asiye, Baran'ın konuşması ile suratını adama dönmüş, dönerken saçları yüzüne yapışmıştı. Kadının koyu kestane saçlarının yüzünü kapattığını gören Kürşat, kadının suratında ki saçları çekmek için ellerini kadının saçında gezdirmiş ve kadının kulağının arkasına atmıştı. Kadının yüzü artık daha aydınlıktı.

Baran ukalaca homurdanarak; "Abicim benim yanımda aşık rolü yapmana gerek yok. Asiye ile formalite icabı bir evliliğinizin olduğunu biliyorum."

Kürşat, Baran'ın ukala ve rahat bir şekilde bu konuyu dile getirmesinden rahatsız olmuş ve oturduğu yerden kalkarak, kardeşinin karşısına dikilmişti.

"Nasıl öğrendin?"

Asiye iki kardeşin arasında ki elektiriklenmeyi fark etmişti. Kadın, Baran'ın şu an feci bir şekilde pot kırdığının farkında idi. Eğer Kürşat, Baran ve Necla'nın ilişkisini öğrenirse doğru olanı yapıp, babasına söylerdi. O zaman hem kardeşi hem de kendisi yanmış olurdu. Kürşat'ın hiçbir şekilde bu olayları öğrenmemesi lâzımdı.

Asiye hışımla ayağa kalkmış ama elinde ki malzemelerin varlığını unuttuğu için her birisi yere düşmüştü.

"Kürşat ben söyledim."

"Ne?" Kürşat bunu duymadığı için değil, teyit etmek için söylemişti. Anlayamıyordu. Neden aralarında ki hususu erkek kardeşine anlatmıştı.

"Yalanlara alışık değilim. Ağzımdan kaçırdım ve Baran bana söz verdi. Bu konuyu başka hiçbir yerde açmayacak! Değil mi BARAN?" Kadın, gözlerini sert bir şekilde aralayarak, yanında ki adama bakıyordu. Baran bunun bir tehtid olduğunu anlamayacak kadar aptal değildi. O kelimelerin altında yatan her bir anlamı farketmişti ve şu an onunla beraber oynamasını istiyordu. Sanırım Kürşat'ın bilmemesi gereken şeyler biliyordu.

"Dert etme. Benden sır çıkmaz."

Kürşat, Baran'ın dediklerine hiç önem vermeyerek, sadece odağını kadına vermişti.

"Aramızda ki hususu erkek kardeşime anlatmak zorunda değildin Asiye" Adam yüzünde ki hayal kırıklığı ile kadının yüzünü inceliyor ve yüzünde en ufak bir pişmanlık duygusunu yakalamaya çalışıyordu. Ama kadın sel verip, sır vermiyordu. Dışardan ne düşündüğünü asla belli etmiyordu.

"Kürşat bunda alınacak bir şey yok. O senin kardeşin. Sıkıntı olmaz diye düşündüm."

"Senin için olmasa da benim için var." Dedikten sonra yavaş adımlarla, Kardeşini ve Eşini arka bahçede yalnız bırakmıştı.

"Peşinden gitmeyecek misin?"

"Abini anlamıyorum. Hem arkadaşlığımızı kendisi bozuyor sonra bu evliliğin gerçek bir evlilik olmadığını söylüyor. Ama şu an sanki gerçekten bir sırrını açığa çıkarmışım gibi davranıyor. Ola ki bunu sana ben anlatsaydım. Bunun bana daha çok zararı olurdu."

Baran tuhaf bir yüz ifadesi ile karşında ki kadına bakıyordu.

"Ne kadar zeki olsan da, duygulardan gram anlamıyorsun Asiye."

Asiye yere düşürdüğü eşyaları, eğilip alarak taburesine geri oturmuştu.

"Duygular ilgi alanıma girmiyor." Dedikten sonra elinde ki fırça ile resimi tamamlamaya başlamıştı.

"Neden yalan söyledin?"

"Söylemeseydimde Necla ile birlikte olduğunuzu mu öğrenseydi."

"Öğrensin."

"Senin için hava hoş, kardeşimin başının derde girmesine izin veremezdim."

Baran arkada bulunan taburelerden birisini alarak kadının yanına oturmuş, çizdiği resme bakmıştı.

"Ee, Sarı Necla nasıl?"

Asiye, Baran'ın hitap şeklini duyunca, ilgilendiği işi bırakıp, odağını adama vererek; "Suratına tokat yemek istemiyorsan, Necla'nın ismini bir daha ağzına alma. Zaten senin gibi bir adamı nasıl seviyor hâlâ anlamıyorum."

"Kız kardeşinin göz zevki var. Senin gibi değil yani, anlarsın ya" Dedikten sonra kısa bir kahkaha atmıştı. Asiye tuhaf tuhaf adamın suratına bakarak; "Asıl seni sevdiği için gözlerinin bozuk olma ihtimalini düşünüyorum."

Baran, kadının elinde ki fırçayı alarak; "Asiye fazla inatçısın."

Asiye, adamın elinde ki fırçayı sertçe kendine geri çekerek; "Huyum kurusun." Dedikten sonra hafifçe gülümsemişti.

"Kurusun vallahi." Baran bu kelimeleri fazlası ile yüksek sesle ve gülünç bir şekilde söylemişti. Kadının hafifçe dişlerini göstererek gülümsediğini fark edince; "Sen gülüyor muydun?"

"Sen etrafta olmayınca evet."

•••

"Asiye kızım, Kürşat nerede?"

"Erkenden çıkmış. Sanırım iş yerine gitti."

Selma Sultan, Asiye'ye burukça bakarak; "Bir şey mi oldu?"

"Hayır efendim. Bilirsiniz, Kürşat biraz işkoliktir."

"Bilirim. Kürşat'ım, Baran'ımın aksine çok sakin bir çocuktu. Baran her zaman etrafı dağıtır. Kargaşa çıkarırdı. Ama ikiside benim evlatlarım, asla birini birinden ayırt etmem."

"En doğru olanı yapıyorsunuz. Selma hanım."

Selma Sultan, gelininin suratına hafifçe gülümseyerek; "Kızım sende bizden birisi oldun. Artık bana 'Anne' diyebilirsin."

Asiye sadece hafifçe gülümsemekle yetinmişti.

Evet canlarım nasılsınız bakalım? Yeni bölümü nasıl buldunuz. Fikirlerinizi yorumlarda belirtebilir ve aşağıda gördüğünüz yıldız işaretine basarak bana destek olabilirseniz. 💞<3

ARKADAŞLAR YKS SINAVI DOLAYISIYLA BİRKAÇ GÜN TOPARLANAMADIM. ANCAK ŞU AN BÖLÜM ATABİLİYORUM. BİLİYORUM KISA OLDU AMA SONRAKİ BÖLÜM BOMBA...

Ya&quot;R&quot;üyamsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin