"Beklemek nedir? Bilir misin?"
Adam balkonun kenarına oturmuş, dışarıyı seyreden kadının yanına sessizce yaklaşmıştı.
Bu sessiz gelişin üzerine adamın sorusu, kadının dikkatini ister istemez üzerine çekmişti.
"Beklentidir."
Adam kadının cevabı üzerine ağzının kenarına uğraşılmamış bir gülümseme kondurmuştu. Kadından bu cevabı bekliyordu.
"Tam senden beklenilebilecek bir cevap ama benim için fazla sığ..."
Kadın yerde sabitlenmiş göz bebeklerini adama çevirdi. Çatık kaşları altında adamın suratını incelemiş, uzun uzun ne diyeceğini düşünmüştü. Bu süre zarfında ortamı büyük bir sessizlik ele geçirmiş, ister istemez tenler gerilmişti.
Adam kadının cevabını gergin bir şekilde beklerken, kadın adamı inceliyordu. Bu ara kadının yüz hataları yumuşamış, çatık kaşları düzelmişti.
"Benim cevabımı 'Sığ' bulan adamın, cevabını merak ettim."
"Beklemek: Vazgeçmemektir. Pes etmemek, umut etmektir. Bunun içinde oldukça irade gerekir."
Kadın kulağının kenarını kaşımış ve adamın dediklerini düşünmüştü. Belki de haklıydı.
Hayatında hiç bu kadar değer verecek bir insan olmamıştı.
Şimdiye kadar...
"Hiç bekledin mi?"
Adam oturduğu yerde yavaş yavaş gülümsemeye başlamış, gülümseme; kahkahaya dönüşmüştü.
Adam kahkahalarının eşliğinde balkonda oturan kadının yanına yavaşça sokulmaya başlamış ve burnunu burnuna sürtmüştü.
Kadın geriye çekilmenin mükkemmel olmayacağı bir yerde olduğunu bildiği için, adamın usul usul kendisine yaklaşmasına izin vermiş, bu yakınlıktan rahatsız olmamıştı. Aksine adam her bir adım daha yaklaştığında kadının teni daha çok geriliyor, göğüs kafesi daha hızlı inip kalkıyor, göz bebekleri adamın dudaklarına inip, geri odak noktası olan göz çehresinin aurasına kitleniyordu.
"Neden cevabını bildiğin soruları soruyorsun? Yıllarca delice sevildiğini öğrenmek hoşuna mı gidiyor?"
Kadın kitlenmişti. Ara ara adamın hafif gülüşüne bakıyor. Beyaz dişlerinde gözünü gezdiriyordu. Adamın yüzüne vuran ayın ışıltısı, bronz tenini aydınlatıyor, kadının kendinden geçmesine sebebiyet veriyordu.
Adam hafif terlemiş, ter boynundan aşağıya, gömleğinin içine girmişti. Kadın bunu görünce hafifçe yutkunmuş, adamın yakınlığından dolayı kokusunu içine çekmişti. Daha yakından koklayabilmek için çaktırmadan adama daha çok yanaşmaya çalışıyordu.
Adam terlemesine rağmen terli kokmuyor, aksine buram buram kendi parfümünü üzerine enjekte etmişcesine, güzel kokuyordu.
"Beni mi kokluyorsun?"
Kadın, adamı iterek; "Hayır!"
Adam tekrardan yavaş yavaş kadına yaklaşarak; "Yalan söyleme. Hissettim. Nasıl kokuyorum?"
"Bilmiyorum!"
Adam artık kadını duvara sıkıştırmış durumdaydı.
"Oysa ki en iyi sen bilirdin ;)"
"Kes şamatayı Baran."
Baran kadına daha çok yaklaşarak; "Ama ben çok eğleniyordumm."
Asiye en sonunda Baran'ı itmiş ve geriye çekilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya"R"üyamsa
Romanceİstabul hovardası Baran, Abisinin ve Yengesinin anlaşmalı evlilik yaptığını bilen tek kişidir. Asiye ve Kürşat birbirleri ile severek evlenmemiştir ama gün geçtikçe Kürşat, Asiye'ye karşı bir şeyler hissettiğini belli edecektir. Baran, zaman zaman A...