(MEDYA; ALİ ŞENER)
"Üzgünüm."
Baran karşısında ki kadına, bir hayli boş olduğunu düşündüğü bakışlarını atmaktan çekinmiyor. Hatta kadınla ilgilenmediğini belli etmek amaçlı, telefonunu karıştırıyordu.
"Ne için?"
Asiye, Baran tarafından kale alınmadığını fark edince, hafif gerilmiş ama belli etmemeye çalışmıştı.
"Seni bu duruma soktuğum için"
Baran, kadının laflarını işitince elinde ki telefonu masanın üzerine bırakmış ve kafasını aniden kadına çevirmişti.
Kartal kadar keskin bakıyordu...
"Sen beni bu duruma sokmadın. Ben bu durumda olmayı tercih ettim. İkisi arasında ki farkı anla."
"Ama benim yüzümden-"
Baran kadının cümleyi tamamlamasını beklememişti. Çünkü nasıl bir tip cümle kuracağını biliyordu.
Adam ciğerlerine derin bir nefes çekerek; "Kimin yüzünden olduğu önemli mi? Ben sonuca bakarım. Çıkardığım nitelikli sonuçta bir hiç!"
Asiye adamın kendisini terslemesini anlıyordu.
Haketmişti.
Hem de; Sonuna kadar...
"Buraya beni affet diye gelmedim. Sadece pişman olduğumu bil istedim. Senin o bencil olarak bildiğin kadının burnu yere sürtünce, pişman oluyormuş, gör istedim."
Baran kadının gözlerinin içine baksaydı. Şimdiye çoktan affetmişti. Bu süslü laflar ne içindi? Gerçekten pişman mıydı?
O zaman kanıtlasaydı.
Gerçekten pişman olsaydı. Onu bu durumda bırakmazdı.
Baran duygusuzca kadına dönerek; "Başka?"
Kadın derin bir nefes alıp; "İlk nerede vicdanımın rahatsız olduğundan bahsetmek istiyorum." Dedikten sonra biraz duraksamış, düşünmek için kendine zaman tanımıştı.
"Dün öyle yemeğinde. Ağzına bir lokma bile yemek atmayınca, yüzünün eskisi gibi gülmediğini, insanlara eskisi gibi bakmadığını fark edince, Kalbimin köşesinde bir sızı hissettim. Kötü hissettim Baran."
Kadın yan yana dizilmiş olan koltukta elini koltuğun kolçağına dayamış, adamın suratına umut dolu bir bakış atmaya başlamıştı. Lakin adam umursamaz bir şekilde telefonu ile ilgileniyor. Dışardan kadını pek dinliyor gibi gözükmüyordu.
Ama Asiye'nin pes etmeye niyeti yoktu. İçindekiler kendisine ağır geliyordu.
"Sonra ikinizi mutfakta birlikte gördüm. İki kardeş gibi değil. İki düşman gibi bakışıyordunuz. Yine o tanıdık vicdan azabını kalbimde hissettim. İkinciydi."
.
.
.
"Ne kadar dinlemiyor gibi göründense dinlediğini biliyorum. Bir kaşık suda boğacak kadar benden nefret ediyorsun ama bana yardım da ediyorsun. Baran o gün o mutfakta bana yardım ettin!"Baran ayağa kalkmış, oturduğu koltuğa telefonu fırlatmıştı.
Artık kadına bakıyordu.
"Yardım ettim. Çünkü çaresizdin!"
Adam sinirle soluyarak; "O kadar aciz göründün ki gözüme... Seni kendimce fazla büyüttüğümü fark ettim. Asiye sen benim için bittin."
Asiye elini kaldırıp, adamı susturarak; "Yeterli! Anladım."
Dedikten sonra adamı düşünceleri ile savaşması için yalnız bırakmıştı.
•••
Kürşat ceketini çıkarmaya yeltenirken, Asiye adamın omuzlarını tutmuş ve ceketi yavaşça süzülerek çıkartmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya"R"üyamsa
Romanceİstabul hovardası Baran, Abisinin ve Yengesinin anlaşmalı evlilik yaptığını bilen tek kişidir. Asiye ve Kürşat birbirleri ile severek evlenmemiştir ama gün geçtikçe Kürşat, Asiye'ye karşı bir şeyler hissettiğini belli edecektir. Baran, zaman zaman A...