(MEDYA:HAVVA NUR EROĞLU)
Asiye arabanın kapısını açıp, koltuğa oturarak; "Gidebiliriz."
Baran, Asiye'nin onayı ile arabayı hızlıca çalıştırmış ve hemen yola koyulmuştu. Yolculuk normalden daha sessiz bir şekilde devam ederken, Asiye'nin kafasını kurcalayan birkaç soru vardı. Asiye bunları ne kadar dışarı vurmak istesede kendini tutmuş, kelimleri tam ağzından çıkaracakken son anda susmuştu. Baran, kadının bir şeyler söyleyeceğini fark etmiş ve kadını dürterek odağı kendisine çevirmişti.
Asiye, Baran'a dönerek; "Ne oldu?"
"Ne diyeceksen söyle. İçinde kalmasın."
Asiye bedeninin tamamını adama çevirerek, umut dolu gözlerle adama bakmaya başlamıştı. Kadın farkındaydı. Bütün mutluluğu ve evliliği bu adamın elindeydi. Onu onarmak veya bozmak onun elindeyken, Asiye'nin ona çıkışması, işleri zorlaştırmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Ondan yardım istemek için yüzünün olmadığını bilen kadın, aşkı için bunu göze almış ve adama bakmaya devam etmişti.
Baran, Asiye'nin hâlâ konuşmadığını fark edince, kadına hafif bir şekilde dönüp, bakmış ve hemen geri önüne dönmüştü. Baran, Asiye'nin kendisine umut dolu gözlerle baktığını fark ettiğinde, kadının ne isteyeceğini anlamış ve konuşmaya başlamıştı.
"Bugün yemekten sonra abimi odama çağıracağım ve bahsettiğimiz konuyu ona anlatacağım ama..."
Asiye umutlu bir şekilde adamın dediklerini dinlerken, o son kelime kadını biraz tedirgin etmiş ve pür dikkat adama bakmaya devam etmişti.
"Ama ne?"
"Neden kendin söylemek yerine benden yardım istiyorsun?"
Asiye derin bir iç çekerek, cesaretinin olmadığını yanında ki adama nasıl açıklayacağını düşünüyordu?
Kadın, yalanlara sığınmaktansa gururlu bir şekilde doğruyu söylerim diye içinden geçirmiş ve konuşmaya başlamıştı.
"Cesaretim yok."
Baran açıkça bu itirafı beklemediğini belli edecek şekilde, kadına aniden dönmüş ve kadının yüz ifadesinden doğruyu söylediğini anlamıştı. Bu kadar mı seviyordu abisini? Gururundan asla demeyecek kelimeleri onun için mi dile getiriyordu. Adam hem afallamış hem de biraz sinirlenmişti. Bu işin içine ne diye girmişti ki?
•••
"Kardeşim. Büyüdün de üniversitenin ilk yılını bitirdin mi?"
Baran, kız kardeşini kolları ile kucaklamış ve özlemle birbirlerine sarılmışlardı. Havva Nur geri çekilerek abisine bakmış ve onun yanında ruh gibi dikilen Asiye'ye göz gezdirmişti.
Havva Nur, Asiye'ye imada bulunarak; "Yengecim. Bana sarılmayacak mısın?"
Asiye hafif bir sallantı ile Havva'nın yanına gitmiş ve kıza küçük bir sarılma hediye etmişti. Kız sarılmayı sonlandırdıktan sonra, Asiye'yi Baran'ın yanına yerleştirerek gülümsemiş ve konuşmaya başlamıştı.
"İşte çift diye buna derim." Havva bunları söyledikten sonra şaşkına dönmüş annesini dürterek; "Annecim çok yakışmıyorlar mı?"
Asiye ve Baran şaşkınlıkla birbirlerine bakarken, Selma Sultan kızının etini cimcirerek; "Havva kafayı mı yedin? Asiye, Baran'la değil. Kürşat'la evlendi."
Havva hafif bir kahkaha atarak, Asiye ve Baran'a yaklaşmıştı.
"Kimin aklına gelirdi ki... Soğuk nevale abimin, birisi ile evleneceği. Bana, 'Asiye artık yengen oldu.' Diyince, Aklıma Kürşat abimi getirmedim bile." Annesi kızını cıkcıklayarak ortamı terk etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya"R"üyamsa
Romanceİstabul hovardası Baran, Abisinin ve Yengesinin anlaşmalı evlilik yaptığını bilen tek kişidir. Asiye ve Kürşat birbirleri ile severek evlenmemiştir ama gün geçtikçe Kürşat, Asiye'ye karşı bir şeyler hissettiğini belli edecektir. Baran, zaman zaman A...