(MEDYA:ASİYE'NİN ELBİSESİ)
"Koluma gir."
Baran kolunda, kızın elinin girdirebileceği kadar hafif bir boşluk oluşturmuştu.
"Kol kola mı gireceğiz?" Dedikten sonra üzerinde ki uzun elbisenin eteklerini rahatsız bir şekilde çekiştirmiş ve ağzından rahatsız bir oflama çıkartmıştı.
"Bu bir görgü kuralı Seda ve şu elbiseni çekiştirip durma! Mummuniyetsizliğin yüzünden okunuyor."
Seda, Baran'ın otoriter tavırlarına karşı göz devirirken, Baran son anda kararını değiştirmiş ve kızı evden almak için şoförü göndermemiş, eve kendisi gitmişti. En sonunda kapıya ulaşan çift kapının önünde birkaç saniye bekledikten sonra Baran yerinde kıpırdanmış ve kapının ziline uzanmıştı.
"Hoşgeldiniz." Havva yine bütün enerjisiyle çiftin karşısında dikilirken, göz bebeklerini Baran'ın yanında ki Seda'ya çevirdi. Kızı tepeden tırnağa incelen Havva, şüpheci bir bakışla karşısındaki kıza bakmaya devam ediyordu. Havva en sonunda elini Seda'ya uzatarak; "Sen Seda olmalısın. Bende Havva Nur, abiciğimin biricik kız kardeşiyim." Dedikten sonra yüzüne masum sayılmayacak bir gülümseme yerleştirmişti.
Baran, kız kardeşinin sahte evlilik teklifi ettiği Seda'dan hoşlanmadığını anlamıştı. Havva'da böyle bir kızdı. Birini ilk bakışında sevmezse, onunla sittin sene anlaşamazdı. Şimdi gerisini düşünmek Seda'ya kalıyordu. Aile bireylerinin hiçbiri kızdan hoşlanmamış ve ek olarak evleneceği adamın abisi ile karmaşık bir geçmişi vardı. Burada artısını alaması gereken tek bir kişi kalıyordu. Mürsel Ağa...
Selma Sultan arkadan bağırarak; "Ee ayakta kaldınız. İçeri buyur etsene kızım abinleri."
Havva kapıyı tamamen aralamış ve çiftin geçmesine izin vermişti. Seda Havva'nın önünden geçerken, Havva yüzüne hafif sinsi bir gülümseme takınıp, kapıyı da hafif bir gürültü ile çarparak kapatmıştı.
Aile bireylerinin geneli yemek masasına oturmuştu. Masada bir kişinin eksikliği hissediliyordu. Baran gözleri ile masada Asiye'yi ararken, kadının masada olmadığını fark etti.
"Kürşat oğlum, Asiye nerede kaldı?"
"Gelir birazdan, yukarıda işi var-"
Kürşat'ın lafını bölen, merdivenlerden ritimle gelen hafif topuklu sesiydi ama bildiğiniz sert topuk sesi değil, bu ses ne kadar yumuşak çıkabilirse o kadar yumuşak çıkıyordu. Belki de içinde ki kişi onu yumuşatıyordu. Bilinmezdi. Baran'ın bakışları anında merdivenlerin önünde ki kadına döndü. O kadar zarif, o kadar naif olmuştu ki, adam küçük dilini yutucak gibi hissetmişti. Kürşat masadan kalkıp karısının karşısına dikilerek, elini kadına uzatmış ve kadın hafif bir gülümseme takınıp, çok düşünmeden elini adama uzatmıştı. Çift karşılarında oturan Baran ve Seda'nın karşısına oturarak, herkese baş selamı vermişlerdi. Bu geçen süre zarfında Seda, bütün odağın Asiye'ye çevrildiğini fark etmiş ve masanın altında ki Baran'ın elini sıkı sıkıya tutmuştu. Baran, Asiye'ye pür dikkat kesilmişken, elinde hissettiği baskıdan dolayı yüzünü Seda'ya çevirmiş ve elini hızla kendisine çekmişti.
Mürsel ağa ayağa kalkarak; "Başlayabilirsiniz."
•••
Yemekler bitmiş ve Mürsel Ağa tanışmak amacı ile Baran'ı ve Seda'yı yanına çağırmıştı. İçerde ne gibi şeyler konuştuklarını kimse duymuyor. Ve dinlemenin de doğru olmayacağını biliyordu.
Kürşat masada oturan Asiye'ye elini uzatarak; "O kadar güzel olmuşsun ki... Kelimeler yanında kifayetsiz kalıyor."Asiye elini Kürşat'a doğru götürünce, adam hemen kadının elini kapmış ve kadını ayağa kaldırmıştı. O sırada içerde fazlası ile bunalan Baran, salon kapısının önüne gitmiş ve kapıyı açmıştı. Kürşat'ın, Asiye'yi dışarıya çıkardığını gördüğünde, tutuğu kapı kulpunu sıkmış ve sinirle çifte bakmaya başlamıştı. Bahçe kapısına ilerliyorlardı. Üst bahçede, yalnız başlarına, gece vakti ne yapacaklardı? Baran babası ile konuşan Seda'nın elini tutup; "Babacığım, birazcık hava almaya çıksak. Sonra devam etsek."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ya"R"üyamsa
Romanceİstabul hovardası Baran, Abisinin ve Yengesinin anlaşmalı evlilik yaptığını bilen tek kişidir. Asiye ve Kürşat birbirleri ile severek evlenmemiştir ama gün geçtikçe Kürşat, Asiye'ye karşı bir şeyler hissettiğini belli edecektir. Baran, zaman zaman A...