Para avcısı

3.2K 117 44
                                    

"Otur."

Mürsel Ağa karşısında ki koltuğu işaret ederek, kızın oturması için ona biraz zaman tanımış ve bu zaman zarfında kızı baştan aşağı incelemişti.

"Oğlumu gerçekten sevdiğini düşünmüyorum."

Mürsel Ağa'nın lafa direkt bodoslama dalması ile Seda oturduğu yerden hafifçe sıçramış ve karşısında ki otoriter adama kaçamak bakışlar atmaya başlamıştı.

"Efendim. Bu kanıya nereden vardınız?" Seda normalde olayları bu şekilde alttan almaz aksine haksız olsa bile zeytinyağı gibi suyun yüzeyine çıkmasını çok iyi bilirdi. Lakin karşısında ki adam başarıya ulaşmanın anahtarıydı. Eğer Baran ile evlenirse, önünde sayısız insan ona hizmet edecek ve çalışmadan istediğini, istediği an alabilecekti. Bu oyunda Kürşat ile yasak bir ilişkisi olabilirdi ama bu ona servetin anahtarını bahşetmeyecekti. Kürşat kağıt üstünde birisi ile evliyken, onu boşamakla uğraşmaya çalışmak, Seda'ya göre boşa kürek çekmeti. Boşta at dururken, dolu ata oynamak Seda için büyük aptallık olurdu.

"Gözlerinden onunla getireceği fırsatlar için evlenmek istediğini anlayabiliyorum."

"Anlayamadım?"

"Kısacası istediğin Baran değil. Benim param ve getireceği sonsuz hizmet."

Seda son şansının ellerinden kayıp gidişini izlerken karşısında ki adama bakıyordu. Eğer acilen bir şey düşünmezse, bütün hayallerinin çöp tenekesini boylayacağını düşünüyordu.

Seda hafif hafif hıçkırarak; "Üzgünüm. Böyle öğrenmenizi istemezdim."

Mürsel Ağa hafif tereddütle karşısında ki kıza bakıyor. Yüzünde en ufak bir yalan dürtüsü arıyordu.

"Neyi?"

"Baran... Baran'la geçmişte bir ilişkimiz vardı. Bu doğru. Geçmişte ondan ayrılmak istedim çünkü beni ister istemez çok kısıtlıyor hatta bazen..." derken kızın boğazı düğümlenmiş ve kafasını kaldırıp, karışısında ki adama bakmıştı. Adam, kızın göz içinin kandan kırmızı olduğunu fark edince gerilmiş ve koltuğun kolçağını sıkmıştı.

"Bazen de bana şiddet uyguluyordu." Dedikten sonra kendisini koltuktan aşağı bırakmış ve adamın ayaklarının dibine düşmüştü.

Mürsel Ağa yerde hıçkıra hıçkıra ağlayan "Mağdur" kızı görünce, kızın kolunu hafifçe tutup, ayağa kaldırarak; "Bu dediklerin doğru mu?"

Kız adama kızarık gözleri ile cevap vermişti.

"Evet"

Bu Mürsel Ağa'nın oğluna olan güvenin bitiş tarihiydi. Hırçıl adam, arkasında ki gözü yaşlı kızı da peşinden sürükleyerek, hole doğru ilerlemiş ve tam holün ortasında durmuştu.

"BARANNN!"

•••

"Daha erken gelmeni bekliyordum."

"Biraz temiz hava almak istedim Kürşat."

Kürşat, Asiye'nin soğuk tavrını fark etmiş ve üzerini değiştiren kadının yanına giderek, kadına arkadan sarılmıştı.

"Canını sıkan bir şey mi var?"

"Yok Kürşat"

"Soğuksun."

"Degilim."

"Daha saatler önce birbimizin ateşi ile yanıp tutuşuyorduk. Ne oldu birden bire?"

Asiye üzerine geceliğini geçirip, kendisini yatağa atarak; "Hiçbir şey olmadı."

Ya"R"üyamsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin