Bölüm 8

217 22 62
                                    

Eliyle fincanın içindeki telve testini gösteriyor Melisa ve bir süre sessizce bekliyor. Rorschach bunun yanında Cin Ali kalır yemin ediyorum. Ne ki bu? Benden bir hayır gelmeyeceğini anlayınca geri zekalıya anlatır gibi açıklamaya başlıyor, "Hayatım işte şurada bir balık var, gördün mü bak? Burası ağzı, şurası da kuyruğu. E balık nedir?"

"Hayvan?" Melisa ve Ilgın aynı anda gözlerini deviriyor, oflaya puflaya ağzın açan yine Melisa oluyor.

"Kısmet, tabi ki. Herkes bilir bunu." 

Doğru söylüyor, ben bile biliyordum bunu ama işte böylesi daha zevkli. Başımı sallıyorum usul usul, büyük bir pişmanlıkla(!)... Hayvanım ben ya! "Nasıl bilemem bunu? Haklısınız kızlar(!)."

"Ay İliş, bizimkine sorsana bir balık ne demekmiş? Bakalım Feri'den zeki mi?"

Sizinki? Ilgın eline telefonunu alıp bir şeyler yazıyor sonra boğazını yalandan birkaç öksürükle temizleyip okumaya başlıyor,

"Kahve falında bekar bir kadının balık görmesi, genellikle romantik anlamda olumlu bir işarettir. Balık sembolü, ilişkilerde bolluk, zenginlik ve duygusal... bıtbıtbıtbıt... geçiyorum buraları, boş yapmış. Heh şurası güzel ama bak, yeni bir ilişkiye adım atma veya mevcut ilişkisinde daha derin bağlar kurma fırsatı bulabilir. Bak Zeki bile diyor ki, fırsat bu fırsat. Hadi diyor, hatta senin anlayacağın dilden söyleyeyim, at golü bitir artık şu maçı hoca diyor."

AI'a Zeki demesine mi, yoksa futbolu katletmesine mi ya da aslında içten içe haklı olmasına mı daha çok şaşırıyorum bilmiyorum. Bilmiyorum ama bilmediğimi gösterip de bu son teknoloji ile desteklenmiş cadılara daha çok malzeme vermek niyetinde değilim. Bu yüzden sadece hıh diyerek başımı başka yöne çeviriyorum.

Elinde tuttuğu şekeri kafama fırlatıyor Ilgın, "Susarsın anca! Eee başka ne var bu suratsızın falında, söyle sen aşkitom? Zekoş'a da sorarız hem."

"Valla balık çok büyük ama tutacak adam yok belli ki bebeğim, kapattım gitti." Bir es verip son bir müdahale gelir mi diye bana bakıyor, gelmeyince de fincanı tabağın üzerine bırakıyor. "Evet, bu kadar. Ver senin fincanı, İlo." 

Hain! Sormamak için dişlerimi dudağıma bastırıyorum. Onlar da bunu gördüğü için ağızlarını bile açmıyor, haddinden fazla bir ilgiyle Ilgın'ın fincanıyla ilgileniyorlar. Bu iki kadın erkekleri tuzaklarına düşürmek için salak taklidi yapsa da gerçekte cin topu oldukları için şaşırmıyorum. Allah yardımcımız olsun erkekler, sizinle aynı kümede yer almak çok kötü bu arada, umarım bir daha olmaz. Omuz silkiyorum kendime; fala inanmıyorum, büyüye bazen... Saraçoğlu'nda büyü yoktuysa bile İnönü'de büyülü bir atmosfer olduğuna dair ispata hacet yok neticede. Neyse. 

Ama bir stalk var. Elalem neler yapıyor canım? Statta büyü bozduruyor, AI'a fal baktırıyor da ben halka arz edilmiş bir hesaba baktım diye cehennemin kör kuyularına atılmam herhalde. Yani inşallah. Ay tövbe tövbe, Allah korusun. 

Sağ elle giriyorum profile. Sana geldim. Gelmeyecektim. Yolda gelmemem için elli tane sebep saydım ama sebepleri saydıkça fark ettim ne kadar çok gelmek istediğimi. Yok. Hiçbir şey yok. Yanıtlar da boş. Medyayı zaaaten, kim kaybetmiş ki biz bulalım? Bir tek zahmet edip Beşiktaş'ın tweetleri için kalbe basmış beyefendi. Allah razı olsun kral ya, yormasaydın hiç kendini.

"Sevvvnyc @ sevviko 1 g

Sizinki concrete jungle olabilir ama burası bana konkur jungle oldu genjler, beni bırakın siz devam!"

Yormasaydın kendini hiç Oğuz Kaan gerçekten, elin kızını beğeneceğine keşke hacklenseydin ya. Şebeken çökseydi de altında kalsaydın. Ben sen sırf bir tweetini beğendin diye bu kızın tüm külliyatını okuyacağım birazdan hiç bilmiyorsun. Konkur nedir hem ya? Ne alaka? Uf... Şevval, Şevval, Şevval; ne olur nefret ettirme kendinden?  Ne olur çok güzel olma, Şevval? Yapma bunu bana. İki kadın şu erk*k için girmeyelim birbirimize.

Güneşli Günler (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin