Bölüm 7

185 22 79
                                    

"Evet, kim eksik?"

Herkes birbirine boş boş bakıyor. Ihığ ıhığ ıhığ. Allah'ım sadece erkeklerin olduğu bir gruba düşecek kadar büyük ve affedilemez, ne kötülük yapmış olabilirim? Hangi günahın bedeli bu? Derin bir nefes alıp hocanın paylaştığı listeyi açıyorum önüme, soranda hata.

"Sinan?"

Hemen göz göze geliyoruz, adının Sinan olduğunu yeni öğrendiğim çocukla. Sıradaki,

"Cem?"

O da burada, çok güzel.

"Alpay."

Onunla da kısa bir duraksamanın ardından göz teması kuruyoruz, neden bekledi ki acaba? Neyse. Neyse buralar daha yolun çok başı, buralarda takılmayalım Feryal'ciğim. Demek ki Ahmet yok. Ne güzel. Türkiye'de binlerce Ahmet var, ama bizimki yok.

"Ahmet Ertuna yok o zaman. Arayalım arkadaşı." Gruba girip çocuğun numarasını çeviriyorum, dördüncü çalıştan sonra nihayet açılıyor telefon.

"Alo?" Buyur bakalım, o benim repliğim kardeşim. Sen alo dersen, ben ne diyeceğim? Efendim mi diyeyim ben de he? Bunu mu istiyorsun? Neyse iki.

"Ahmet selam. Ben Feryal, tasarım dersi proje-"

"Aaa, selam Feryal. Nasılsın güzelim?"

Selam mı güzelim? Hı? Ne? "Ahmet, sen karıştırıyor-"

"Evet. Tamamdır, hatırladım ben seni. Görüşelim mi diyorsun bugün?"

Ne diyorsun Ahmet? Ne kullanıyorsun ya da? "Grup ödevi diyorum ben Ahmet, sen ne diyorsun anlamıyorum ama? Bugün buluşacaktık ya hani, ödevi yapmak için. Herkes burada, sen gelecek misin?" Sonlara doğru sesim de, diğerlerinin üzerinde gezdirdiğim bakışlarım da sertleşiyor muhtemelen ama elimde değil, zaten onlar da illa ki bir yerlerde bunu hak edecek bir şeyler yapmıştır ya da yapacaklardır. Cinsi hüsran.

"Tamam tamam, uygundur. Geliyorum ben de hemen. Konum atarsın. Öpüyorum, görüşürüz canım."

Ve beni şaşkınlıklar içerisinde bırakıp öylece kapatıyor telefonu, her şey çok normalmiş, her şey tam da olması gerektiğiymiş gibi.  Ben şimdi durduk yere neden Ahmet'in canı oldum? Ya sabır. Ya sa bır.

Bana şaşkınlıkla bakan ama aslında az önce telefonu kapatandan bir farkı olmayan diğer grup üyelerimize dönüyorum, erkeklere. Neyse, neyse üç. Dilim hadi kızlar diyecekken duraksıyorum, bu burada işlemez sanki. Hadi kızlar var da, hadi erkekler niye yok sahi? Bunun da ne yeri ne sırası değil sanki. Henüz delirmek için çok erken. Ödev içinse geç kaldık kalıyoruz, başlayalım biz en iyisi.

"Hadi biz başlayalım. Ahmet de gelecek sanırım, biriniz konum atabilir mi gruba?"

Sonraki bir saat sessiz sakin geçiyor, ama maalesef gerçekten sessiz sakin geçiyor. Sadece benim sesimin boş kafalarda yankı yaptığı türden bir sessizlik ve gizli cinnetimi içinde saklayan bir sakinlik. Bundan kötüsü olamaz derken Ahmet geliyor ve bana daha kötüsü de olabileceğini canlı kanlı ispat ediyor. Meğerse kızın yanındaymış, kaçmaya bahane ararken Allah yardım etmiş de beni göndermiş. O da o yüzden öyle şey etmiş, çok normal bir şeymiş gibi anlatıyor bunları. Sabır çeke çeke dinliyorum zırvalıklarını. Zembille gökten inmek de asla bu değildi bu arada, kırıldık dur yere.

Hadi bunu da sineye çekiyorum, mangal gibi bir sine var bizde de. Aynen öyle. Ama bu dört herifin aynı anda sigara perileri gelince benim de cinlerim tepeme geliyor. Hayır sen daha içeri yeni girdin be adam, zıkkımlanıp da geleydin ya. Durduğum yer dar geliyor ayağa kalkıp tuvalete gidiyorum ben de. Aynada benim terapistle karşılaşınca dayanamıyorum.

Güneşli Günler (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin