Acısı geçmiyor. Vakti gelmedi demek ki. Mucizeler de olmuyor. Biri karanlıklardan çıkıp gelmiyor. Henüz değil. Sokakları dönerken de kimseye çarpmıyorum, gerçi kitaplarımı da elimde taşımam ben pek. Çanta daha kolay geliyor. Daha var demek ki. Hayat bu, romantik komedi değil ki. Oğlan kıza bir türlü, her türlü, türlü türlü aşık olsun. Olmuyor. Cık. Tık yok. Bu işler durduk yere de olmuyor, birdenbire de olmuyor. Şiirler yalan, şairler de en az siyasetçiler kadar yalancı. İçi boş umut satıyor. Şarkılar da saçma sapan şeyler söylüyor son zamanlarda, ayık kafayla dinleyen de yok zaten. Ama bir türlü unutuluyor. Örnekleri mevcut. Unutulacak. Bizzat ben unutacağım. Her şeyi yaptığım gibi. Kendi kendime. Tribünde ter dökmüş, sanayide çay içmiş, bir evin bir kızım ben be, koyar mı? Koymaz. Koymaz. Koyulacaksa da biz koyarız.
Ama işte bir yandan da. Hayal bu ya, bir ihtimal gelecekse de geç gelecek diye korkuyorum. Anlamı kalmayacak diye endişeleniyorum anlamsızca. Muhtemelen aklına bir kere bile düşmüyorum. Çok geç kalmadan gelsin istiyorum. Yoluna devam ediyor o oysa. Hem de motoruyla. Tadımız olsun. Elimi tutsun, ben biraz korkayım yine ama sonunu da pek düşünmeyeyim istiyorum. Ona güvenebileyim. Gelsin, yaşanacak bir gençlik varken kendi rızasıyla gelsin istiyorum. Risk alalım. Kaybedeceksek de el ele kaybedelim istiyorum. Çok şey istiyorum galiba. Aynı anda, birbirine taban tabana zıt çok şey. Hem güzel bir yaz akşamı konsere gidelim istiyorum birlikte, hem de bundan sonra çalan hiçbir şarkıda adını bile anmayayım istiyorum.
Biliyorum aslında. Aptal değilim. Olmayacağını biliyorum. Ama bilmem yetmiyor inanmama,
Çalan telefonumla irkiliyorum ve elimdeki kalemi bırakıyorum. Betüş peri? Ödevimin orta yerinde, hayrolsun. Dudaklarımı bükerek açıyorum telefonu, sanki görecek.
"Efendim?"
"FERYAL! FERYAL NE OLDU FERYAL? NE OLDU BİLEMEZSİN? ALLAH'IM!"
İstemsizce ayaklanıyorum ve panikliyorum, elim göğsümü buluyor. "Ne oldu Betül, korkutma beni?"
"Korkma! AY KORKMA! Güzel bir şey! Feryal! ÇOK GÜZEL BİR ŞEY OLDU!" Sen böyle bağırırken ben nasıl korkmayabilirim Allah aşkına Betüş peri? Sesi de mutlu geliyor ama,
"Söyle artık be kadın!"
"ANDAÇ AŞIK! ANDAÇ BANA AŞIK! SÖYLEDİ. BANA AŞIK."
NE? "Kim? Kime?"
Anlayamıyorum, duyuyorum da anlayamıyorum. Derin bir nefes alıyorum, gözlerim doluyor. Betül, nasıl yapıyorsa benden daha erken sakinliyor?
"Andaç da bana aşıkmış Feryal. Vallahi kendi söyledi."
Bir damla düşüyor gözümden, kocaman bir gülümseme kaplıyor yüzümü. Allah'ım şükürler olsun. "Betüüüş!"
"Feryal!" derken o da ağlıyor, anlıyorum sesinden. Ne yapsam bilemiyorum, içim coşuyor, içim doluyor, içim taşıyor? Allah be! Allaaaah! Etrafa bakıyorum, ay! Ay! Ay! AY!
"Buluşalım Betüş? Neredesin sen?"
"Offf! Olmaz ki, eve geçmem lazım. Geç oldu çok! Ama sabah hemen, güneş bile doğmadan buluşacağız!"
Tek elim belimi buluyor, bir tur dönüyorum etrafımda. Yok, yok! Yok, böyle olmaz! Camı açıyorum gidip. Ne yapsam, atlasam mı acaba? Ama daha görecek güzel günlerimiz var! Sakin. Sakinim. Nefes.
"Tamam, tamam. Bu gece sabah olmaz! Nasıl oldu? Nasıl söyledi onu söyle bari?"
Tüm sokağa bağıracağım şimdi! Baba oluyorum diye bağıran erk*kleri hiç bu kadar iyi anlamamıştım. Baldız oluyorum be! Allah!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşli Günler (Tamamlandı)
RomanceHayatın çoğu alanında kendi işini kendi gören ama konu aşk olunca güneşli bir gün bile göremeyen Feryal'i getirdim size. Dağlara taşlara, uçan kuşlarayı geçtim daha muhatabına anlatamıyor aşkını sevgisini. Karşılığı yoktur diye. Korkaklıktan değil...