"Sevdiklerimize çok yakından bakarız, bu yüzden kusurları görmeyiz."
*
"Belki sevip de yanıldığımız oldu ama sevmeyip de yanıldığımız asla. Merve'de bir şey var." Kimse de kusura bakmasın.
"Bir insan herkesle iyi anlaşamaz ya. Herkesle kötü anlaşan insanlar, beni bu türden daha az korkutuyor yemin ediyorum. Ne o öyle? Modern masalların jawlinelı iyilik perileri misiniz siz?"
Ortamdaki en sihirli varlık kendisi olsun isteyen Betüş periyle dalga geçmeyi bu seferlik pas geçiyorum. Doğru söylüyor, tam da bu. En çok da böylesi beni gerer. Sen herkesi sevemezsin, çünkü influencer değilsin.
"Ay evet! Amfide yürümesi üç gün sürüyor kızın resmen, o ballı lokması, bu esmer şekerli yulaf sütlü çikiyatosu." Nazlimu'nun benzetmesine gülmek üzereyken duyulan zil sesi ile yarıda kalıyor sohbetimiz. Benimki öttüğü için elimle çok pardooon yapıp çantamın derinliklerine dalıyorum. Nihayet bulduğum telefonuma bakıyorum bir süre. Manitam arıyor. Evet, benim manitam. Zencefilli çikolatam, Oğuz Kaan Dilmen. Olacak şey değil. Aramasına da şaşırdım da o değil, manitam olması canım! O olacak şey değil. İnsan hayret ediyor.
"Açsana!" Kulağımın dibinde çığıran Betüş'e bugün ikinci kez hak vererek yeşil tuşa basıyorum. İlginç bir gün oluyor.
"Efendim?"
Gelmeyen cevapla hatamı anlıyorum, insanların içinde şey ediyorsun ama... Sıkıntılı bir bakış atıyorum ve kısık sesle şansımı tekrar deniyorum.
"Efendim aşkım?"
Keyifli bir yanıt ve berbat iki çığırma kazandırıyor bu bana.
"Nasılsın güzelim?"
"Ooo!"
"Vaay!"
Yaygaraspor ya! İçimden bir neyse çekip Oğuz'a dönüyorum, imalı imalı nasıl mıyım? Beş dakika önce olduğum gibi. Dümdüz iyiyim.
"İyiyim de bir şey mi oldu?"
"Yok, yok ya! Sen olmuyorsun Feri!" Betüş'e ters bir bakış atıp kalkmaya niyetleniyorum ama kolumdan tutup geri oturtuyor beni. Bakın bir insan sevgilisi var diye ne kadar zorbalanabilirse o kadar zorbalıyor bu kadın beni! Kendi sevgilisi yokmuşçasına.
"Oldu! Oldu tabi ki. O mesaj ne öyle Feryal?"
Şöyle bir düşünüyorum, kötü bir şey de söylememiş olmam lazım aslında.
"Hangisi?" Anlamıyorum ki. Allah Allah. En son Birol abinin bilet mesajını ilettim. Eee, bu güzel bir şey?
"Feryal... Bırak ben düşüneyim seni, ben halledeyim. Niye böyle yapıyorsun sen dünya güzeli? Ben sana sürpriz bile yapamayacak mıyım?"
Ay! O da mı? Ay ama ben ne bileyim ki? "Ama. Ama yani şimdi ben öyle... Nereden bileyim Oğuz? Son maç kalabalık olur, ayrı düşmeyelim diye düşündüm." Seni düşündüm yani. Ayıp mı ettim şimdi? Bu arada seni düşünmek güzel ve ümitli bir şey gerçekten.
"Düşünme." Bir şeydi. Düşünülen kişinin öküz olduğuna değinilen bir şiir var mı? Yoksa da şu anda burada canlı canlı yazılıyor, haber vermek isterim. "Düşünme sen. Bana bırak. Ben düşüneyim. Seni de, kendimi de."
İmkansız. Kendimi bildim bileli kendi işimi kendim hallederim ben. Bir ömür düşünmüşüm şimdi nasıl bırakayım düşünmeyi? Üstelik ikimizi de. Neredeyse bir ömür. Öküz demiş miydim? Öküz. "İyi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşli Günler (Tamamlandı)
RomanceHayatın çoğu alanında kendi işini kendi gören ama konu aşk olunca güneşli bir gün bile göremeyen Feryal'i getirdim size. Dağlara taşlara, uçan kuşlarayı geçtim daha muhatabına anlatamıyor aşkını sevgisini. Karşılığı yoktur diye. Korkaklıktan değil...