Eveeet, sayın seyirciler! Yeni bir sezon, yeni hayal kırıklıları ve yeni acılar! Hoş geldik İnönü, hoş geldin taze mağlup, şaşkın şampiyon Beşiktaş! Beşiktaş'ım.
Feyyaz reisin öğrettiği gibi sağ ayakla giriyorum stada, duamız da ondan emanet. Alim değilse de ariftir. Allah kimseyi hevesle yürüdüğü yoldan hayal kırıklığı ile geri döndürmesin. Amin, amin, amin. Üst üste iki kere, güldür yüzümüzü Beşiktaş JK.
Stadın değil ama bu cephenin yabancısıyız. Koltuğumu buluyorum, iki yanımın da dolu olduğunu görünce tadım kaçıyor. Betüş'ün yeri de devreder devretmez satılmış. Şimdi kollarını bacaklarını yaya yaya oturup kalkacaklar, ben mecburen en küçük parçama kadar katlanacağım. Of. Erkekler kapatılsın artık ya. Metroya, avmye, maça, sokağa; damsız girmemeliler asla.
İçimden söylene söylene yerime geçiyorum, telefonumu da sessize alıp cebime atıyorum. Yanımdakilerin bakışlarını hissedince bir baş selamı verip omuzlarımı dikleştiriyorum. Biz buraya yeni gelmedik koçum, geri geldik. Ama işte hoş gelmedik. Bir de elimiz boş geldik.
***
"Sen söyle." Yok artık! Betüş peri!
Elimle kendimi gösteriyorum, bir umut. Belki aradığı ben değilimdir. Benziyorum ama hiç? He? "Ben mi söyleyeyim?"
O da gözüyle Andaç'ı gösteriyor. "Ben mi söyleyeyim?"
Oğuz, olmayışının doğurduğu sorunların biri bitse biri başlıyor. Of. "Tamam, tamam." Derin bir nefes alıyorum. "Biz kombineyi başka yerden almak durumunda kaldık bu sezon."
İlk böğüren Andaç oluyor, "Ne?"
Kemal'in desteği gecikmiyor. "O nereden çıktı ya?"
Yalan söylemek istemiyorum ama buradan da nasıl dönülür hiç bilmiyorum. Betüş ters bir bakış atıp dümeni devralıyor.
"Yer yoktu, mecburen."
Senin kalbini diyor Andaç'ım ama yine en iyisini, en güzelini(!) sen bilirsin.
"Yer mi yoktu? Nasıl?"
Betüş de imasının hiç anlaşılmamasına sinirlenmiş olacak çirkefleşip bu konuyu kapatıyor.
"Yalan mı söyleyeceğim Andaç? Yoktu. Bu sezon erkek erkeğe takılırsınız işte, size de iyi oldu."
***
Hatırladıklarımla bizim eski koltukları kesiyorum. Andaç ve Kemal sohbete dalmış. Çocuklardan birkaçı da telefonlarını kurcalıyor. Oğuz yok tabi. Andaç bir an kafasını kaldırınca göz göze geliyoruz, gülümseyerek bir selam çakıyorum hemen. Kemal de bana dönüyor böylece, ikisi birden selam veriyor. Bir de kötü kötü bakıyorlar yanımdaki adamlara. Aman! En büyük zarar kimden geliyor, geçen sezon gördük. Dil çıkarıp önüme dönüyorum, daha fazla dikkat çekmeyelim durduk yere. Çok da bekletmeden çalan düdük sesiyle odağım olması gereken yere, sahaya dönüyor, hadi bismillah!
Oğuzhan'ın sarı kartı, arkadaki abilerden birinin çıldırması, herkesin atmaya niyetlendiği ama kimsenin, doğal olarak, atamadığı kafa golü, yerli yersiz sandığımız uzatma derken... Pepe, Pepe, Pepe! Kırk beş artı dörtte gelen golle şaşkına dönüyoruz. An itibariyle mutluluk somut, bizimle, İnönü'de. Atmak isteyen atıyor. Ve başlayan besteyle bugün bu stada cuk oturduğumu fark ediyorum. Mutlu but hüzünlü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güneşli Günler (Tamamlandı)
RomantizmHayatın çoğu alanında kendi işini kendi gören ama konu aşk olunca güneşli bir gün bile göremeyen Feryal'i getirdim size. Dağlara taşlara, uçan kuşlarayı geçtim daha muhatabına anlatamıyor aşkını sevgisini. Karşılığı yoktur diye. Korkaklıktan değil...