Bölüm 21

162 16 47
                                    

Sanayi devriminden devir sanayi devrine çok ince bir bağlama çekti Feyyaz kaptan bu sabah ve işte tatata-tam! Cumartesi sabahı karşılıklı çaylarımızı içerken Rasim ustanın son açtığı arabanın motorunu konuşuyoruz. Çok iyi parçaymış. Hanımdan bile güzeldi Feyyaz, Allah affetsin diyor bir de bıyık altından gülerek. Ulan erkekler. Kızsam da dayanamayıp ben de gülüyorum, çakma Super Mario'ya.  Ve böylece dikkatini çekiyorum, tamam okuyorum da daha ne kadar okuyorum acaba? Önemli bunlar.

"Bitiyor mu okul Feryal kızım?"

Ay nerde? Nerdeee? "Yok, daha en az iki yılı var."

Babama göz kırpıp beni işaret ederek şakalarını komikliklerini devam ettiriyor, karnımız ağrımasa bari gülmekten. "Hadi bakalım. Karnesi kötü gelirse yazın ver yanımıza Feyyaz."

Babam da sahiden gitmekten korkuyormuşum gibi kolunu omzuma atıp beni iyice yanına çekiyor, "Kimselere veremem ben kızımı, Rasim. Sende yok diye kıskanma." Kızını başka isteyen de yok zaten baba. Hiç tasalanma bu konu için.

Rasim amca cevap verecek belki ama içeri oğlu geliyor ve hiç ben sizi bölmeyeyim falan diye çekinmiyor, "Senin araba hazır Feyyaz abi. Yağını suyunu da tamam ettik."

Neredeyse bitmiş bardağını bırakıp iki eliyle dizlerinden destek alarak doğruluyor babam, "Elinize sağlık Atakan. Borcumuzu da çıkar sana zahmet, ödeyip kaçalım biz artık."

Atakan ufak bir baş hareketiyle onaylıyor babamı ve diğer ustalarla konuşmak için tekrar içeriye gidiyor. Nasıl bir fiyat çıkarılacak o kadar merak ediyorum ki keşke hesaplanırken beni de alsalar. Güvercinler gibi arabanın üzerine tünediler geldiğimizden beri, barkotlu hiçbir ürün zaten yok burada. Her şey o kadar içgüdüsel ve güven üzerine dayalı ki, para henüz bulunmamış olabilir. Belki de takas yöntemiyle ödeyeceğiz. Gülümsememi zor bastırıyorum. Bu yaz işini bir düşünsem mi acaba? Mühendislikten daha çok kazandırır gibi. Hem motordan da anlıyorum, bazı arkadaşlar sağ olsun.

Rasim usta da ayaklanıyor, giden oğlunun arkasından bağırıyor. "Feyyaz abine göre bir fiyat verin Ati." Bak işte! Gözleriyle fiyatlandıracaklar şimdi hizmeti, hangi yapay zeka yapabilir ki bunu şimdi? Kusura bakma Piroş. "Sadece işin düşünce gelme Feyyaz, çaya çorbaya da uğra."

Yaygın davranışın aksine babam he deyip geçiştirmiyor ustayı, alabildiğine dürüst ve gururlu. Sırtıma falan vuruyor, pat pat diye. Kalbine indirecek şimdi ataerkil toplumun. "Yok ben gelemem artık Rasim. Bundan sonra burada elim kolum Feryal."

Bütün ustalar da bizi dinliyormuş meğer bakışları üzerimize dönünce anlıyorum ben de. Adamlar da haklı tabi. Kaç kişi kızını sanayiye gözü yaşlı göğsü kabarmış alıştırıyor, sadece soruyorum? Bu da böyle bir cins.

"Sen bir ara yeter, Feryal kızımı buraya kadar bile yormayız. Bizim çocuklardan biri gelir alır aracı. Değil mi Atakan?"

"Tabi baba." diyor ne zaman geldiğini anlamadığımız Atakan. Ama işte benimki öyle fabrika çıkışlı bir baba değil, modifiyeli diyorum. Nur ustanın imza eseri.

Eli ile göğsüne vuruyor, "Eyvallah ama Feryal kendi halleder, ben bir tanısın diye eşlik ettim sadece."

Babamı gerçekten tanıyor belli ki Rasim amca, ısrarcı olmuyor. Bir küçük hay hayla kabulleniyor modern dünyanın taçsız kralını. "Nasıl istersen. Getirdiniz mi arabayı kapıya Atakan?"

Elindeki anahtarı babama uzatıyor hemen Atakan, "Hazır abi, sekiz verseniz yeter dedi Erhan usta."

Babam hazırlıklı gelmiş anlaşılan anahtarı alır almaz parayı uzatıyor, bir miktar bahşişi de Atakan'ın cebine sokuşturuyor. Hep not alıyorum bunları. Sonra da anahtarı bana uzatıyor. Yemin etti, sağ bırakmayacak ustaları diyorum. Çok da uzatmadan alıyorum anahtarı, belki görmeyen olmuştur. Bir umut. Önden yürümesi için yol verirken gülerek fısıldıyorum, e ben de bu adamın kızıyım.

Güneşli Günler (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin