Bölüm 16

193 17 51
                                    

Gülce Kalkan Dilmen (Roseta, Gül Güzeli ve şimdilerde kayınvalide adayı, babaanne aday adayı)

"Ay ama, bir görsen kızkardaş. Pek isla gelinim, hem usli hem saltanatli. Var artık bizim da bir gaylemiz, top olacağiz hem kura-cagız çocug-umun yuvasini..."

Seda'dan gelen kahkahayla ben de kahkahamı daha fazla tutamıyorum, iyi bile dayandım ama. Nihayet ikimiz de sakinleştiğimizde loçkası da hakkımı veriyor zaten.

"Baya iyiydi bu Gülce, sen olmuşsun bacım! Basın nikahı."

Keşke loçkası, keşke. "Bana kalsa vallahi okul biter bitmez istemeye gidelim, ama işte seninkini biliyorsun."

"Ay başlatmasın o çakma İskoç, yandan kraliyet nazına niyazına. İlk göz ağrısı dedik bağrımıza bastık, hıyara bak sen." 

Ama işte o gitti güzelim kızın ilk gönül ağrısı oldu, ah be oğluşum. "Hem de nasıl Seda'mız, hem de nasıl salatalık. Neyse ben yine de gelinime alttan mesajlar verdim, Gülce annesi olarak. Çok tatlı Seda, kutu bebeği gibi maşallah."

Kıkırdıyor Seda telefonun diğer ucundan, "Atsana fotoğrafını artık, çatladım meraktan loçkası."

"Dur bir saniye." Hemen telefonu elime alıp öz hakiki kendi imalatım olan kızlarımla kurduğumuz gruba giriyorum, son gelen fotoğrafları hızlıca seçip Seda'ya iletiyorum. Nasıl da uyumadan önce annelerine fotoğrafları iletmişler benim çalışkan watch towerlarım. İnsanın sağ ve sol kolunu kendi yetiştirmesi paha biçilemez, çok şükür Allah'ım.

"Ayyy... Hatta dur bir saniye, av vay banaa!" Nice try.

"Cık. Şöyle demen ge-"

"Anneee! Benim bavul nerede?" Mutfağa önce sesi sonra görüntüsü gelen II. Mete ile Arnavut Dili ve Edebiyatı dersime kısa bir ara vermek durumunda kalıyorum, ne bavulu şimdi bu?

"Hangi bavul?" Bakmayın öyle canım, kaç kere anne oldum ben! Olsun o kadar.

"Eşyalarımı getirirken kullandığım." Dilimin ucuna kadar gelen nerede bıraktıysan oradadırı zor yutuyorum, ciddi bir konu olabilir. Lütfen yanılayım.

"Hayırdır oğlum?"

"Yarın Amerika'ya dönüyorum ben." Ne?

"Av vay bana!" Gerçekten av vay bana, Seda. Bu kez doğru yerde ünledin loçkası, ama olay çok yanlış zamanda oluyor tebrik edemiyorum. 

"Seda, arayacağım ben seni." diyerek önce telefonu kapatıyorum, sonra da artık hastanede karıştığına emin olduğum oğluma dönüyorum. 

"Ne demek o Oğuz Kaan? Daha yeni geldik."

"Öyle gerekti." Amerika'ya cumhurbaşkanı doğurdum sanırken gangster doğurmam... Neden anneciğim, neden?

"Saçmalama oğluşum, ramazan ramazan. Ne yapacaksın oralarda tek başına, sahur var iftar var?" Göz var nizam var.

"Hallederim ben anne, hem daha kolay zaten. Yemek derdi de çok olmaz." Göz kırpıp bir de yandan yandan gülüyor bana, sen beni o göz süzüp devirdiğin kızlarla bir mi tuttun annem? Kaç yaşına geldim ben artık bunları yer miyim? Sen hariç Mete Dilmen.

"Olmaz." Başımı iki yana sallıyorum. Ne münasebet ya? Gelinimi tek bırakıp da gitmekler falan, ay yüreğime indirecek bu benim. Annemin ahı mı bu?

"Bileti aldım anne, zorluk çıkarmayalım birbirimize lütfen." Ay yok! Vallahi yok! Göz göre göre kendi kraliçesini öldürmesine müsaade edemem. Kapıya doğru dönüp çanları çalıyorum, nerede bu evin tek kişilik dev ordusu?

Güneşli Günler (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin