Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Ege elimi tutuyordu. Kolumda serum vardı. Kalp atışım ölçülüyordu. Ege gözlerimi açtığımı gördü.
"L-lilth. Güzelim, iyi misin?"
"Abim nerede? Onur abim nerede? Abime gideceğim!"ayağa kalkmaya çalştım ama Ege izin vermedi.
" A-abin "derin bir nefes aldı." Abinler cenaze'ye gittiler. Onur ilaçlarını saklamış. Kendi isteğiyle, kendini ölüme sürüklemiş. "
" Bende gideceğim cenazeye. "Kolumdaki serumu çektim. Ege kolumu çekiştiriyordu ama başaramadı.
" Lilith bak dur. Hadi gel yat şuraya. Güzelim kriz geçiriceksin şimdi, hadi lütfen. "onu dinlemeden ayakkabılarımı giyip, çıktım. Ege bacaklarımdan tutup, kaçırırcasına, kucakladı. Sırtını yumruklayıp, ağlamaya başladığımda, herkes bize bakıyordu. Bağırıyordum, ağlıyordum, biryerleri tutuyordum, Ege'yi yumrukluyordum. Bir şekilde beni odaya getirip, yatağa yatırdı.
"GİDİCEM DEDİM. BIRAK BENİ." kollarımı çok sıkı tutuyordu. Kaçamıyordum. Kapı açıktı. İçeriye bir hemşire girdi. Koluma bir iğne sapladı. Etrafı yumrukluyordum. Yavaş yavaş ellerim uyuştu. Kafam omzuma doğru düştü. "Yürü git ve birdaha gelme. Yoksa bu sefer senin cenazen olur." abimin cenazesine gitmeme bile izin yoktu. Sinirliydim ama ilaca yenik düşüyordum.
İlacın etkisi yavaş yavaş geçiyordu. Saat 3 olmuştu. Kaçacaktım. Cenaze törenine katılamasanda yanına gidecektim. Ege koltukta uyuyordu. Kapının önünde korumalar vardı. Ayakkabılarımı ve kıyfetlerimi giydim. Telefonumu cebime attım. Camı açtım. 2.kattaydık. Aşağıya atladım. Ayağa kalkıp, üstümü sirkeledim. Arabayı açıp, bindim. Nereye gömmüşlerdi. Tabi ya, aile mezarlığımıza. Bu soygun işi bilmem kaçıncı akrabadan bizlere kadar uzanıyordu. Mezarlığa geldim. Telefonumun flash'ını açıp, mezarlığı aradım. Mezarlığın başında birisi duruyordu. Bir adamdı. Yanına doğru ilerledim.
"Prenses gel korkma. Benim Köksal. Hastaneden kaçtın gine değil mi?"
"Evet. Cenazeye bile gelmem yasak olduğu için mecburdum." abimin yanına oturdum. Normalde böceklerden korkardım ama umurumda olmadı. Toprağa oturdum. Omzumu abimin kafasına yasladım. Gözlerimden yaşlar akıyordu. Köksal abim boş gözlerle mezarı izliyordu. Onun ağladığını hiç görmedim de duymadım da.
Daha şiddetli ağlamaya başladım. Kalbime bir ağrı saplandı. Elimi kalbime koydum.
"Prenses buraya gelmemeliydin. Hastaneye dön. Hâlâ kriz geçirebilme tehlikenin var."
"Dönmeyeceğim. Zorlama lütfen." hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Yüzümü mezar taşına yasladım. Abimi gömülmeden önce son kez görmek istiyordum.
Köksal abim ayağa kalktı tutmam için elini uzattı. Ayağa kalkıp, elini tuttum. Yürüyerek gelmişti yada abimler bırakmıştı çünkü arabası yoktu. Arabaya bindik. Arabayı o kullanıyordu. Köşke geldiğimizde. Arabadan inmeden cam kapıya baktım. Ozan abim ve Ege çıldırmıştı. Arabadan indim. Ege koşarak kapıyı açtı. Kolumdan tutup, içeriye çekti.
"NERDESİN KIZIM SEN BENİ DELİRTMEYE Mİ ÇALIŞIYORSUN? BU DURUMDA BİLE İLGİYİ KENDİ ÜSTÜNE ÇEKMEYİ BAŞARIYORSUNYA TEBRİKLER SANA. LİLİTH DUA ET HAMİLESİN ÇARPMIYORUM AĞZINA!" Ozan abim yerine Ege bağırıyordu bana. Elimi kaldırıp, sert bir tokat attım.
"BANA BAK GERİZEKALI. BENİMLE DÜZGÜN KONUŞ. ÇARPARMIŞMIŞ. DUA ET ABİMLER VAR, BU EVDEN ÖLÜN ÇIKARDI YOKSA. APTALA BAK GELMİŞ BANA BAĞIRIYOR. AYRILIYORUM ULAN. BEBEKMİŞMİŞ . SIÇARIM BEBEĞİNE.YÜRÜ GİT KÖŞKTEN. BİR DAHADA BURAYA GELME." sinirden titriyordum.
Ozan abim şaşkınlık içinde yanıma geldi kolumu tuttu. "Lilith odana çıkıp, uzan biraz. Ege sende çık yukarı misafir odasına. Dinlenin biraz sabah konuşuruz. " Köksal abim Ege'nin yakasını tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNLARI
ActionDeli bir kadının 18 yaşında kurduğu bir örgüt;ölüm örgütü. Kendini, soygun yapıp, adam öldürmeye adamış bir kadın. Genç kadının en büyük hayali İspanya kraliyet darphanesini soymak. Bu hayalini gerçekleştirmek için güçlenmeyi bekliyor. Ve o gün geli...