Telefon çalmaya devam etti, Asaf "Açmayacak mısın?" diye sordu, sahi açacakmıydım bilmiyordum, mutfaktan çıkıp zır zır öten telefonu açtım, şaşkın bi sesti telefon açılınca -alo- denirken pars "Ömer yok" diye bağırırcasına seslendi.
Tamam onu sevmiyordum ama bu kadar aptalca haraket edecek değildim "Hallederiz" diyip, telefonu yüzüne kapattım, zaten şu durumda kimsede onu düşünmezdi.
Mutafağa daldıktan sonra, "Köksal, Ömer yok." dedim, fazla da umursadığını düşünmüyordum ama kaşları çatıldı, "Seni neden ilgilendiriyor? zesra Erola ihbar mı edelim?" şakacı çocuk işte,
"Canım onlara müge anlı ilgileniyor"dedi Asaf.
"Her neyse bize ne?" dedi bunun benim ikizim olduğuna emin miyiz?Asaf ayağa kalktı beraber gidecektik , o gelince, Köksal'da ayağa kalktı, "Şimdi ne yapacağız?" dedi haklıydı. ayağa kalktım, bilgisayar odasına gittim, ve Pars'ı aradım bende kendime inanmadım."Buldunuz mu?" diye sordu, he doğa üstü gözlerim var öyle bi baktım, "Bulsam aramam ,yollarım" dedim, konuşmaya devam ettim "En son neredeydi?" tok ve hafif sinirli sesiyle,"Boşver" dedi.
"Bilmeden nasıl bulabilirim kamera kayıtlarına bakacağım" 5,6 saniye bekledi söylemek istemediği belliydi birde Elif'in yanında desin de önce bilgisayarı sonra kendimi camdan atayım."Sana hediye almak istiyordum. Özür dilemek için. İşim olduğu için gidemiyorum o benim yerime gitti. "
"Kapat hallediyorum" dedim.
Büyük ihtimalle rehin alınmıştı fazlada bişi olmaz para isterler falan, yani bizde öyle oluyordu. Ne bileyim? Hayatımda kaç kere rehin alındım ?54 falan mıydı?, her neyse
Köksal "gittiği kuyumcuyu buldum" diye haykırdı hızlı çocuk
-Mera Kuyumculuk-
görüntüler net değildi ama anlaşılıyordu. Ömer kuyumcuya giriyor, 13:36
ve arkaya beyaz, siyah çizgili ucuz bi araba giriyor 14.12.
Plaka net gözükmüyordu "Netleştirebilir misin?" diye sordum.
"eçEn fazla bu kadar" dedi. Plakanın ilk iki sayısı gözüküyordu. 44 Malatya plakası, Köksal netleştirmek için çabalarken. Asaf Pars'a bilgi veriyordu .Plaka azda olsa anlaşıldıktan sonra telefondan Pars'ın arabaya bindiğine dair ses geldi, bu sefer benden hızlı olamazdı.
Arabaya hızla bindim. Gideceğim yer uzaktı düşünmek için biraz zamanım vardı. Aklımdaki soruların cevabı için uzun bir süre.
Ege'nin mahkemesi haftayaydı ona verdiğim son söz uğruna gidecektim. İstemiyordum ne kadar kötü biri olsamda sözümü tutacaktım. Hava kararmaya yakındı gün batımıydı.
Gideceğim yere varmıştım. Şuan mahkeme için belge okuyor olmam lazımdı. Pars hâlâ gelmemişti zaten evi de uzaktı
Gittiğim adreste bir ev vardı içine girdim. İçeriden iki tane kedi geldi. Silahı çıkartıp, koridorun sonundaki odadan içeri girdim.Çok küçüktü çift kişilik yatak ve bir masa vardı. Genç bir kadının evi olduğu belliydi, her yerde makyaj malzemeleri vardı. Kıyafetler ,sinir krizi geçiren birinin savurduğunu belli ediyordu odadan çıktım. Hemen yanında mutfak vardı. Çok gerilsemde girdim. Ömer kötü biri degildi. Kötü sonu hak etmiyordu. Mutfakta ,yatak odası gibi küçüktü. Bir tezgah bir buzdolabı dışında gözüme birşey çarpmadı, sadece tezgahtaki haşlanmış makarna dikkatimi çekti. Geceden hazırlandığı her halinden belliydi. Fazla zamanım olmadığı için tadına bakmadım. Geriye en yakın tuvalet kaldı. Orada da bakım malzemeleri vardı o kadar fazlaydı ki. Evin sahibinin kendini kabullenememiş biri olduğu her halinden belliydi ve son bir oda kaldı.
Odaya korkarak girdim hiç bu kadar korkutucu bi eve görmemiştim. Kediler koltukta uzanıyordu. Masada çürümüş meyveler vardı. Makarna bu kadar yeniyken, meyveler neden küflenmişti? Korkmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNLARI
AcciónDeli bir kadının 18 yaşında kurduğu bir örgüt;ölüm örgütü. Kendini, soygun yapıp, adam öldürmeye adamış bir kadın. Genç kadının en büyük hayali İspanya kraliyet darphanesini soymak. Bu hayalini gerçekleştirmek için güçlenmeyi bekliyor. Ve o gün geli...