Gözlerimi açtığımda elimde damar yolu vardı. Asaf saçlarımı okşuyordu. Nefes alamayarak öksürdüm.
"S-su" dedim zar zor. Asaf bir bardak su doldurup, suyu içirdi. Yatakta oturmaya çalıştım. Asaf, Pars ve Köksal buradaydı. Berbat bir üçlü olmuşlardı.
"Bir yerin acıyormu? Nasılsın?" dedi Asaf. Yüzüne bakıp gülümsedim.
Ege elinde çaylar olan bir kutu getirdi. Kutuyu koltuğun köşesine koyup, yanıma oturdu, "Laviniam nasılsın?"dedi.
Asaf ayağa kalkıp, Ege'nin yanına geldi. Sweatinin yakalarını kavradı.
"O SENİN HİÇBİRŞEYİN DEĞİL."dedi Asaf. Sert bir şekilde Ege'ye kafa attı.
Başım dönüyordu. Feci şekilde dönüyordu. Kavga etmeye başladıklarında Pars ve Köksal onları ayırmaya çalışıyordu. Ağızımdan bir sıvı geldi. Titreyen elimi ağıma götürdüm. Kan.
Şiddetli bir şekilde öğürdüm. Kan kusmaya başladım. Kan kusuyordum.
Ege baygın bir şekilde yerde yatıyordu. Pars kapıyı açmış doktor ve hemşire çağırıyordu. Asaf saçlarımı tutuyordu. Köksal kalbini tutuyordu.
Çok streslendiğinde nefes alamazdı. Donup, kalırdı. Hareket edemezdi. Şuanda hareket edemiyordu.
Ben ise kesintisiz kusuyordum. Nefes alamıyordum. Gözlerim kararıyordu. Nefezsizlik ve göz karartısı ile başa çıkmaya çalışıyordum. Köksal dizlerinin üzerine çöktü.
Asaf çaresizlikle ismimi bağırıyordu. Pars çığlık çığlığa doktor çağırıyordu. Daha fazla dayanamayarak, kendimi Asaf'ın kollarına bıraktım. Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu.
"LİLİTH" gözlerimin kapanmasına izin vermek zorundaydım.
Köksal'ın ağzında.
Lilith 3 saatir odadaydı. Doktorlar ve hemşireler girip, çıkıyordu. Doktorlar birşey söylemiyordu.
Ege burnundaki pamuğu yere atıp. Yanımıza geldi. Asaf ile birbirlerine baktılar. Dördümüzede sakinleştirici yapılmıştı. Odandan bir doktor çıktı. Karşımıza geçti.
"Yaşadığı bir zehirlenme ya da alerji değil. Vücudunda kalbinin tam altında bir çip var. Vücudunda ne kadar olduğunu bilmediğimiz bir zehir bulunuyor. Ve bu zehir onu öldürebilir. Vücudu zehiri atmak için sürekli olarka onu kusturacaktır. Yemeğinin içine katılmış bir zehir. Bir süre ilaç tedavisi görecek. İyi günler." doktor hızlı adınlarla yanımızdan gitti. Ölebir mi?
Ayağa kalktım. Karşımdaki cama kafamı yavaşca vurdum. Bir kez daha vurdum. Bir kez daha. Geriye doğru iki adım attım. Elimi yumruk yaptım.
Hızlı bir şekilde cama vurdum. Büyük cam yere indiğinde elim kanlar içindeydi. Yumruk yaptığım diğer elimide yandaki cama vurdum. Koridordan bağırma sesleri yükseldi. Dönüp, baktığımda abimlerin geldiğini gördüm. Dizlerimin üzerine çöktüm. Ozan abi yanıma geldi. Dizlerinin üzerine çöktü.
"Köksal bana bak! Köksal yüzüme bak!"yüzüne baktım. "Ona birşey olmayacak. Söz veriyorum Lilith iyileşecek."
Ağlamaya başladım. Şu hayatta beni tek anlayan kişi Lilith'di onu kaybedemezdim. Gerekirse kendi canımı feda ederim ama onu kaybedemem.
Bahçeye çıktık. Yere oturup, kafamı binanın duvarına yasladım. Cebimden bir sigara çıkarıp, yaktım.
Gözlerimden süzülen yaşları kanlı ellerim ile sildiğimde yüzüme kan bulaşmıştı. İçerinden Eren abi ile bir hemşire çıktı. Yanıma geldiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNLARI
AcciónDeli bir kadının 18 yaşında kurduğu bir örgüt;ölüm örgütü. Kendini, soygun yapıp, adam öldürmeye adamış bir kadın. Genç kadının en büyük hayali İspanya kraliyet darphanesini soymak. Bu hayalini gerçekleştirmek için güçlenmeyi bekliyor. Ve o gün geli...