ilaç

40 9 4
                                    

Pars ofisine gelmemi söylemişti. Mecburen gidecektim.  Duştan çıktım. Üzerimi giyip,aşağıya indim. Masaya oturdum. Köksal ve Asaf ile kahvaltı yapmaya başladım."Avukat hanım bu gün nereye gideceğiz?"dedi Asaf.

"Önce Pars ile görüşmeye gideceğiz. Sonra Ege ile görüşeceğim. Vakit kalırsa da köşke uğrayacağız"ayağa kalktım. Ellerimi yıkadım. Odama çıkıp, çantamı hazırladım. Aşağıya indiğimde Asaf kapının önünde beni bekliyordu. Çantamı ona verdim. Arabaya bindik. Pars'ın ofisinin olduğu binaya geldik. Arabadan inip, içeriye girdik. Bir kadın yanımız geldi.

"Kime bakmıştınız Lilith hanım?"

"Savcı Pars bayi arıyorum odası nerede?"

"6. Kat 3. Koridor 612 numaralı oda."teşekkür edip, odasına çıktık. İçeriye girdim. Asaf kapının önünde bekliyordu.

Pars ayağa kalktı."Hoşgeldin güzelim. Geç otur." Yüzüne iğrenerek baktım. Koltuğa oturdum. Çekmeceden bir kutu çıkardı. Yanıma oturup,kutu açtı. İçindeki yüzüğü çıkardı.

"Lilith beni affeder misin? Lütfen."

"Ay saçmalama tabiki de hayır."elimi tuttu.
Sertçe elimi geriye çektim.

"Lilith herşey yanlışlıkla oldu. Biz sarhoştuk. O geceyi hatırlamıyorum bile. Lütfen."dedi dudağını büktü. Orangutan.

"Neden o gece birlikte içmeye gittiniz. Neden benim haberim yoktu. Pars konuştukça dibe batıyorsun sus!"ayağa kalktım

"Lilith sana tek bir soru soracağım. Herşey senin elinde. Beni af ediyor musun? Etmiyor musun?"aniden arkama geçip,kafama bir silah dayadı. Asaf hızlıca içeriye girip,kafasını salladı. Arkamdan bir adam çıkıp, Pars'ın kafasına silah dayadı. Asaf yanıma gelip, Pars'ın kafasına bir silah dayadı. İçeriye bir adam girip,Asaf'ın kafasına bir silah dayadı. Bende cebimden iki silah çıkarıp, birini Asaf'ın arkasındaki adama diğerini Pars'a doğrulttum. Bunların hepsi 3 dakika içerisinde olmuştu. Dizlerim titremeye başladı.

"Evet mi? Hayır mı?"dedi Pars.

"Tabiki de hayır."dedim. 2 silah sesi duydum.

3 kişi yere düştü bunlardan biriside bendim. Asaf koşarak yanıma geldi. Beni kucağına aldı. Daha fazla dayanamayarak gözlerimi kapattım.

Gözlerimi açtığımda kolumda bir serum vardı. Hastanedeydim. Asaf yanımda oturuyordu.

"Avukat iyi misin?"dedi Asaf. Başım ağrıyordu.

"İyiyim de, ne oldu bana?"dedim.

"İlaçlarını içmediğin için bayıldın. Pars ve adamı vuruldu. Polisler başında bekliyor. Kamera kayıtlarına bakmışlar."doktor içeriye girdi. Çıkabileceğimizi söyledi. Asaf çantamı aldı. Bende ayakkabıları giydim. Köksal dışarıda bizi bekliyordu. Birlikte arabaya bindik.

"Bar'a gidelim mi? Hem eğleniriz."dedim.

"Olur, gidelim."dedi Asaf.

"Benim için sorun yok gidelim."dedi Köksal.

Sık sık gittiğim bar'ın önüne geldik. İçeriye girip,bir masaya geçtik.

Bir içki daha söylemek için elimi kaldırdım."Avukat hanım çok fazla içtiniz daha fazla içemessiniz."dedi Asaf. Elimi tutup indirdi. Yüzüne baktım.

"Neden içemez işim?"dedim kaşlarımı çatarak.

"Sarhoşsuznuz ve istemediğiniz kararlar verebilirsiniz."sırıtım.

"Ya verdiğim karaları isteyerek verirsem."yüzüne yakınlaştım. Dudaklarına bakmaya başladım. Çok öpülesi duruyordu.

"Emin misiniz avukat hanım?"dedi sırıtarak. Daha çok yüzüne yaklaştım.

"Hemde çok"dedim. Aramızda çok az mesafe vardı. Büyük ihtimalle oda sarhoştu

"Yapın o zaman."aniden dudağına yapıştım. Karşılık verdi. Geri çekildim. Kollarımı boynuna sardım. Oda kolları ile belimi sardı. Bu sefer o benim dudağıma yapıştı. Elleri kalçama doğru indi.

"Hop hop ne oluyor?"dedi Köksal. İkimizde geriye çekilip, ona baktık.

"Asaf sen kaç bardak içtin?"dedi Köksal.

"Ben içmedim sadece Lilith içti."yüzüne baktım. Bana dönüp, sırıttı.

" Asaf Lilith sarhoş değil biliyorsun değil mi?" Asaf şaşkınlık ile bana baktı. Yüzüne bakıp sırıttım. Kolay kolay sarhoş olmazdım.

"Yani verdiğim kararları sarhoş olduğum için değil istediğim için verdim."dedim. Yüzüne yaklaştım. Sertçe dudağıma yapıştı. Bende karşılık verdim. Geriye çekilip,saate baktım.

"Görüşmeye geç kaldım. "Asaf'ın elinden tutup, çıkışa doğru sürükledim. Köksal'da hesabı ödeyip ,geldi. Şehir hapishanesinin önüne geldiğimizde Asaf ile ben arabadan indik. İçeriye girdik. Üzerimizi aradılar. Çantamı ve ceketimi güvenliğe bıraktım. Bizi bir odaya aldılar. Kısa bir süre sonra iki adam Ege'yi getirdi. Adamlardan biri kelepçeleri açmak için cebinden bir anahtar çıkardı.

"Kelepçeleri kalsın!" İki adamda dışarıya çıktı. Ege'ye baktım."Dosyanda adli dengenin yerinde olmadığı yazıyor ve bulunduğun gece yapılan testlerde sarhoş çıkmışsın. Seni bu sayede kurtarabilirim. Ama mahkemeye kadar akıllı dur. Seninle konuşmak ya da görüşmek isteyen olursa izin verme. Kimseye de bulaşma. "Dedim.

"Tamam Laviniam."dedi sırıtarak.

"Avukat diyeceksin. Öğrenemedin mi hâlâ?"ayağa kalktım. Dışarıya çıktık. . Adamlar içeriye girdi. Biz Asaf ile aşağıya indik. Çantamı ve ceketimi güvenlikten aldım.Arabaya bindik

"Köşke gidelim kalan eşyalarımı toplayacağım." Asaf arabayı köşke doğru sürdü. Köşke geldiğimizde ben Asaf ve Köksal arabadan indi. Anahtar ile kapıyı açtım.

"Ne oldu? Niye geldiniz?"dedi Mert abim.

"Sana da merhaba abi. Eşyalarını toplayacağım." Asansöre bindim. Odama çıktık. "Sen tabloları veçiçekleri topla bende kalanları toplayacağım." 10,15 saksı çiçeğim vardı. Çiçekleri sulamayı genelde unutuyorum ama gine de onları bırakamam. Asaf tabloları tek tek pat patlı şeye sardı. Çiçekleri de bir kasaya koydu. Bende dolaptaki kıyafetleri topladım. Masadaki kalemleri ve dosyalarında bir kutuya koydum. Son olarak kemanı da çantasına koydum. Eşyaları alıp, arabaya koyduk.

"Köksal nerede?"içeriye girdim. Temizlik için gelen kadın ile flörtleşiyordu. "Köksla biz gidiyoruz." Köksla koşarak arabaya bindi. Hava kararmıştı. Saat 10 olmuştu. Bizde arabaya bindik. Eve geldiğimizde yürüyecek hâlim kalmamıştı. Kapı açıktı. Kutuları içeriye taşıdık. Valizleri odama çıkardım. Asaf kıyafetleri askıya astı. Bende katlanacakları katladım. Asaf'ı odada bırakıp, aşağıya indim. Çiçekleri salonun köşesine dizdim. Tek tek hepsini suladım vitamin verilmesi gerekenleri verdim ve ölü yaprakları temizledim. Tabloları yukarıya çıkardım. Bir tanesi kırılmıştı. Camları temizlemeye çalışırken elimi kestim. Geriye çekildim. Asaf kıyafetlerimi bırakıp yanıma geldi. Çok fazla kanıyordu.

Eşyaları yerleştirmiştik. Üzerimi değiştirip, aşağıya indim. Kendimi koltuğa bıraktım.

"İçeride kimse yok neden kapı açıktı?"dedim kaşlarımı çatarak.

"Ben çıkarken yanlışlıkla açık bırakmışımdır belki." Papatyanın yaprağında birşey yanıp sönmeye başladı. Ayağa kalkıp, yanıp sönen şeyi elime aldım.

"Lilith ne oldu?" Dedi Asaf. Elimdeki şeye baktım. Bu bir dinleme cihazıydı. Mutfakta gittim. Bir bardak su doldurdum. Dinleme cihazını suyun içine attım.

"Lilith o ne?"dedi Köksal.

"Dinleme cihazı koymuşlar." Bu papatyayı evden getirmemiştim. Buraya geldiğimde buradaydı. İçeriye kim girdiyse çiçeğe dinleme cihazı koymuştu.

"Kamera kayıtlarına bakalım. Belki buluruz."dedim. Köksal bana döndü.

"Bu evde kamera yok ki."dedi

"Nasıl ya?" Çok güzel kim bilir ne nerelerde var bu cihazdan.

Aniden kapı açıldı. İçeriye askerler girdi. Kim ne yapmıştı ki? Soygunları mı öğrendiler? Kim için geldiler?

Finishhhh. Goodbayssss

ÖLÜM OYUNLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin