BÖLÜM 6 | HESAPLAŞMA
GÜNÜMÜZ - Jisoo'dan
Ofisimde oturmuş dosyalarla ilgileniyordum. Aklımı Rosé ile olan kavgamızdan uzaklaştırmak için sonuçlanmış davalarımı bile gözden geçiriyordum. Benim terapim buydu; işime yoğunlaşmak. İyi bir kariyerim vardı. Tırnaklarımla kazıyarak bugünlere gelmiştim. Parmakla gösterilen, dava kazanma yüzdesi yüksek olan bir avukattım. Ve bunu ilerletmek istiyordum: Savcı olmak istiyordum. Ve buna engel olacak, kafamı karıştıracak hiçbir şeye izin veremezdim.
Ama gündemimizde bu tabii ki mümkün değildi. Bildirim sesiyle başımı dosyalardan kaldırdım. Sırtımı sandalyeme yaslarken Rosé'den geldiğini gördüğüm mesajı açtım.
ROSEANNE PARK
- Jisoo, Lisa Dyanne'i Jennie'nin haberi olmadan okuldan almış. Bunun ne demek olduğunu benden iyi bildiğini düşünüyorum.
- Senin yanına gelirse bir an önce bu saçmalığa son vermesini söyler misin?
Lisa'ya mı kızmalıyım yoksa Rosé'nin bana olan kırgınlığının ve kızgınlığının hâlâ devam ediyor olmasına mı karar veremedim. Bana bu kadar sert olmasını sevmiyordum. Okuduğum mesajdaki soğukluk hiç hoşuma gitmemişti, Lisa'ya kızgın olduğunu elbette anlamıştım ama sanki beni de cezalandırmak için bu kadar sert bir mesaj atmıştı.
Bilmiyorum, belki de kişisel algılıyorumdur. Sarışının aklımı bu kadar karıştırmasına izin vermemeliyim belki de.
Telefonu elimden bırakırken derin bir "Off." çekmiştim ki Lisa kucağında Dyanne ile içeri girdi. İşte başlıyorduk. Kaçınılması zor bir tartışma yaşayacağımıza emin gibiydim.
"Jisoo teyzene selam ver bakalım." Lisa kucağındaki Dyanne'e gülümseyerek söyledi. Kızına bakarken öyle güzel gülümsüyordu ki, onu ne kadar çok sevdiğini gözlerinden okuyabilirdiniz.
"Merhaba Jisoo teyze." Tatlı gülümsemesini yüzüne yerleştirirken bana el salladı. Ben de ona gülümsedim ve el salladım. Bu kız Jennie'nin kopyası gibi.
Lisa hâlâ kucağında duran Dyanne ile masamın karşısında duran kahverengi deri koltuğa oturdu. Kızının yanağına ve saçlarına öpücük kondururken onları izledim.
"Neden geldin?" diye sordum sakince. Kafamı tekrardan dosyalarıma çevirdim. O ise Dyanne için telefonundan çizgi film açıyordu.
"En yakın arkadaşımı görmek için bir sebebe ihtiyacım var mı?"
Kafamı tekrar kaldırıp ona baktım. O da kızına çizgi film açmayı bitirmiş, bana bakıyordu. Elimde çevirdiğim kalemi bırakarak arkama yaslandım. Parmaklarımı dudaklarıma yerleştirerek onu süzdüm.
"Dyanne'i sen mi alacaktın?" diye sordum ona bakarak.
"Neden sordun?" Gerilmişti. Bana yalan söyleyeceğine ihtimal vermiyordum ama belki de bu konuda hiçbir şey söylemememi tercih ederdi.
"Velayet Jennie'de olduğu için." dedim aynı tonda.
Konunun nereye gittiğini anlayan Lisa iç çekti ve Dyanne'in çantasından bir kulaklık çıkararak Dyanne'e verdi. Ona takması için yardım ettikten sonra tekrar bana döndü.
"Bu velayet mevzusu..." dedi sorgular bir tonla. "Benim onun annesi olduğum gerçeğini değiştiriyor mu?"
Arkasına yaslandığında Dyanne'nin sırtı onun göğsüne yaslandı. Dyanne rahat bir şekilde telefonla ilgilenirken o bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
23 | jenlisa
Fanfictionhakim "gereği düşünüldü" deyip tokmağını vurduğu anda salonda tüm sesler kesilmişti. sırasıyla kararını açıkladığında lisa'nın derin bir nefes verdiğini duydum. o salonda, o anda duyduğum tek şey buydu. bu kadar mı bıkmıştı benden? kurtulmak bu kad...