BÖLÜM 18 | KEDİ
GÜNÜMÜZ - Jennie'den
Okuldan ayrılırken Rosé ve Alice'e, Lisa'yla konuşmam gerektiğini ve bunun için ona gideceğimi söyledim. Yine tek araba problemi yaşıyorduk, bu yüzden önce beni Lisa'ya bıraktılar daha sonra Rosé işe, Alice de dinlenmek için Rosé'nin evine geçeceğini söyledi.
Arabadan inip ikisine de gülümseyerek el salladım. Yanımdan uzaklaştıklarında soğuk havadan derin bir nefes çektim içime. Mesajda da bu işi halledebilirdim diye düşünüyordum ama madem birlikte yapmamız gereken bir şey vardı, yüzyüze konuşmak daha iyi olacaktı.
Söyleyeceklerimi düşündüm, eksiksiz bir şekilde anlatmak istiyordum ona Dy'in neler hissettiğini. Suzy'nin söylediklerini ve endişelerimi de... Henüz bir gün önce Dy'a üzgün olduğunu söylemişti, muhtemelen bu gelişmeler için de üzülecekti ama yapmamız gereken şey olgun davranmaktı. Lisa da yapmalıydı bunu, belki onun için zor olacak olsa da.
Onu düşünmekten de alıkoyamıyordum kendimi. Nasıl bir hâldeydi? Dy, "üzgün" derken tam olarak ne görmüştü de buna kanaat getirmişti? Merak ediyordum. Birkaç gün önce onu terslediğim için üzüldüm bir anlığına.
Kendimden de beklemediğim bir tepki vermiştim. Sinirlenmiştim ona, kızgın hissetmiştim. "Sen gelince, kendi evime geçerim." demesi üzmüştü beni- İnkâr edemezdim. Bu yüzden reddettim, bu yüzden öfkelendim.
Düşüncelerimi toparlamaya çalıştım ve derin bir nefes vererek zile bastım. Yüzüme vuran soğuk rüzgar saçlarımı dağıttığından düzeltmek için eğilmiştim. Sağ elimle saçlarımı arkaya doğru tararken Lisa kapıyı açtı.
Altında bol bir siyah eşofman ve üstünde siyah braleti vardı. Uykudan yeni uyanmış gibi görünüyordu, o da bir eliyle sarı saçlarını düzeltirken başını yerden kaldırdı ve göz göze geldik.
Beni görünce şaşırdı, kahverengi iri gözleri genişlemiş ve dudakları aralanmıştı.
"Ruby?" dedi şaşkınca. Ardından içeri geçmem için hızla kapıyı araladı.
Adım atmadan önce "Müsait misin?" diye sordum.
"Evet, evet. Gel lütfen." dedi hızlıca.
Yavaş adımlarla içeri girdim, ardımdan kapıyı kapatmasını bekledim. Kapattı, hâlâ salona geçmemiş olmama şaşkınca bakarken eliyle o tarafı işaret etti.
İşaretinden sonra salona doğru adımladım. "Ben üstüme bir şey alıp geliyorum." dedi arkamdan.
Ona doğru dönüp yalnızca başımı salladım ve geniş siyah koltuğa oturarak onu bekledim.
Önümdeki masanın üstünde iki tane kadeh vardı. Birkaç tane viski şişesi, atıştırmalıklar... Muhtemelen karşımdaki koltukta uyumuştu dün gece -ve belki de ben zili çalıncaya kadar- çünkü oldukça kırışık görünüyordu.
İki kadeh... Üzerinde sadece iç çamaşırıyla kapıyı açan Lisa. Bu ne demekti?
Yukarıdan sesini duydum, biriyle ya da telefonda konuşuyordu.
"Yeni uyandım." gibi bir şey duydum. Sesi daha da yakınlaştı, merdivenlerden iniyordu. "Başın ağrıyor mu?
Tamam hayatım~." dedi gülerek. "Kızmasana hayatım." dedi bir kez daha. Gülmesi kahkaha hâlini alacak gibiydi.
"Tamam, tamam görüşürüz öpüyorum." deyip kapattı telefonu. Sonra mutfak tezgahının üzerine bıraktı ve küçük bir gülümsemeyle yanıma geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
23 | jenlisa
Fanfictionhakim "gereği düşünüldü" deyip tokmağını vurduğu anda salonda tüm sesler kesilmişti. sırasıyla kararını açıkladığında lisa'nın derin bir nefes verdiğini duydum. o salonda, o anda duyduğum tek şey buydu. bu kadar mı bıkmıştı benden? kurtulmak bu kad...