hakim "gereği düşünüldü" deyip tokmağını vurduğu anda salonda tüm sesler kesilmişti. sırasıyla kararını açıkladığında lisa'nın derin bir nefes verdiğini duydum. o salonda, o anda duyduğum tek şey buydu. bu kadar mı bıkmıştı benden? kurtulmak bu kadar mı rahatlatıcıydı?aklımdan geçenler ifademe yansıdığında kaşlarımı çatmış ve dudaklarımı ısırmaya başlamıştım. bu benim ağlamamak için kendimi sıktığımı belli eden ifademdi. dünya üzerinde bunu bilen belki de tek kişi, lisa'ydı.
öfkeyle masanın ardında duran yumruklarımı sıktığımda cesaret edip lisa'ya doğru baktım. bana bakmıyor olmasına ağlamak üzere olduğumu görmediği için sevindim mi yoksa üzüldüm mü bilmiyorum. göğsümün üzerinde bir ağırlık hissediyorum ve o, az önce 4 yılını sevgili, 2 yılını ise eş olarak geçirdiğimiz ilişkimizin bitişi umrunda değilmişcesine avukatıyla konuşurken elimden gelen tek şey elbisemin uçlarını sıkıca tutmak.
bir mahkeme salonunda olmasaydık ve gururum aşkımdan önce gelmeseydi önümdeki masanın üzerinden fırlayıp yakasına yapışır ve bana yaşattığı bu hayal kırıklığının hesabını sorardım. yapamadım.
BÖLÜM 11 | MADALYONUN DİĞER YÜZÜ
DAVA GÜNÜ - Lisa'dan
Hakim "gereği düşünüldü" deyip tokmağını vurduğu anda salonda tüm sesler kesilmişti. Sırasıyla kararını açıklamaya başladı. Bundan, bu andan, içinde bulunduğum yerden nefret ettim. Gitmek istiyordum. Ruby'i alıp çıkmak istiyordum, ne yapıyorduk biz böyle? Buraya nasıl geldik? Neden yaptık bunu? Sevdiğim kadın neden karşımda ve bir kürsü arkasında duruyor? Neden hâlâ vazgeçmedi? Tüm bunları düşünmekten zihnimin çatlayacağını hissetmeye başladım.
Hepsinin cevabı belliydi. Benim yüzümdendi.
Boğulmamak için derin bir nefes verdim.
Kafam burada değildi, düşüncelerim, varlığım, ruhum. Hâkim konuşuyordu ama duymuyordum. Sadece önüme bakıyordum. Ruby'e göz ucuyla bakmaya çalıştım cesaret edip. Ama o bana bakmıyordu. O, mutlu muydu şu anda? Neden hâkimin ne dediği bu kadar önemliydi? Neden bu kadar dikkatli dinliyordu onu? Bir an önce hayatından bir parazit çıkarır gibi kurtulmak mı istiyordu benden? Haksız sayılmazdı. Boşa alınganlık ediyordum. Onu hak etmediği kadar yormuştum ben.
Avukatıma döndüm, bunun daha ne kadar süreceğini sordum. Katlanamıyordum.
Önümdeki masanın üzerinden atlayıp Ruby'e koşmak istiyordum. O geceye rağmen. Tüm konuştuklarımıza rağmen. Ve yine o geceki gibi.
Ona ihtiyacım vardı benim. Ama bunu yapamazdım. Ve yine o gece gibi, çaresizce durdum.
...
Karşımda, mahkeme salonunun kapısında yanında Rosé ve Jisoo'yla duruyor. Bana bakıyorlar. Ve gözlerinde sadece öfke var. Ruby ise hissiz. Benden vazgeçmiş. Benden bıkmış. Beni istemiyor artık. Anlıyorum.
Onların bu halini gördüğüm anda dudaklarıma küçük bir gülümseme kondu. Herkes bana karşı aynı cephedeydi.
Yanlarına doğru yürüdüm avukatımla birlikte. Çünkü kararda hiç beklemediğim bir şey duymuştum. Ruby resmen beni paramparça etmek ister gibi, onun kadar çok sevdiğim bir şeyi almıştı elimden. Hem de kurnazlıkla. Dy'in velayetini almıştı.
O kadar kızgındım ki. Bana düşmanıymışım gibi davranmasına gerek yoktu. Bana bunu yapmasını gerektirecek bir kötülük yapmamıştım ona.
Önünde durdum. Kelimelerimi kontrol etmek istiyordum. Her an düşüp bayılacak gibi hissederken, onun duygusuzluğu karşısında yıkılmak istemiyordum. Dy'in velayetini neden aldığını sordum. Bu konuda böyle anlaşmadığımızı, kızımı anlaşmalı olarak ona vermediğimi söyledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
23 | jenlisa
Fiksi Penggemarhakim "gereği düşünüldü" deyip tokmağını vurduğu anda salonda tüm sesler kesilmişti. sırasıyla kararını açıkladığında lisa'nın derin bir nefes verdiğini duydum. o salonda, o anda duyduğum tek şey buydu. bu kadar mı bıkmıştı benden? kurtulmak bu kad...