64 | eski

800 95 331
                                    

BÖLÜM 64 | ESKİ

GÜNÜMÜZ - Jisoo'dan

Bekleme koltuğuna oturmuş, sırtımı duvara yaslayarak Ae-Ri'nin içeriden çıkmasını bekliyordum. Bugün biraz daha erkenden buluşmuştuk. Ae-Ri seanstan çıktıktan sonra okula gidecektik, bu yüzden seansları artık sabah oluyordu.

Şimdiyse bir saattir seansın bitmesini bekliyorum ki, biraz sonra bitmek üzere derken, kapı açıldı. Ae-Ri dışarı çıkıp, kapı önünde durdu ve beni aramaya başladı. Bu sefer biraz kenardaki koltuğa oturmuştum. Ayağa kalktığımda beni fark edip, koşarak yanıma gelmeye başlamıştı. Eğilip, hemen onu kucağıma alırken yanağına bir öpücük kondurdum.

Göbeğini hafifçe okşarken, "Nasılsın? Nasıl geçti?" diye sordum ona.

Dudaklarını birbirine bastırıp, omuz silktiğinde iyi geçtiğini düşündüm. Zeya içeriden çıkıp, birbirine yapışan bizi gördüğünde gülümsedi. Yavaş adımlarla bize yaklaşmaya başladığında Ae-Ri'yi kucağımdan indirdim. O da elimden telefonumu kaparak her zaman yaptığı gibi bekleme koltuğuna oturdu.

Onun bu haline gülüp, Zeya'ya doğru ilerlemeye başladım. Ortada buluştuğumuzda, "Bir ilerleme var mı?" diye sordum.

Zeya Ae-Ri'ye kısa bir bakış attıktan sonra, "Aslında evet. Eskiden buraya isteksiz geliyor gibiydi. Pek rahat değil gibi. Ama şimdi istekli, hatta bir şeyleri kelimelerle olmasa da, çizerek anlatıyor." diye açıkladı.

Bunu duyduğumda dudaklarımdaki gülümseme büyüdü. Onun artık yavaş yavaş açılmaya başladığını görmek güzel. Elbette bir anda olamaz, bir anda olmasını beklemiyorum bile. Fakat artık bir adım attığını görmek beni mutlu etti.

Gülümseyip, Ae-Ri'ye bakarak, "Aslında bunu ben de hissediyorum galiba. Yani, artık etrafında rahat olduğu tek kişi ben değilim. Hatta geçen gün Ae-Ri Roseanne'e bir gül verdi. Yani inanamıyorum ama bu çok güzel." dedim çocuksu bir neşeyle. "Bunun bir anlamı olmalı, değil mi?" diye ekledim.

Gülümsemem farklı bir hâl alırken üzerimde duran bakışları hissettim. Kafamı çevirdiğimde Zeya'nın bakışlarını gördüm. Yüzümdeki gülümsemeyi silerken dudaklarımı birbirine bastırıp, boğazımı temizledim.

Zeya, "Galiba beyaz gül ile birlikte kalbini de vermiş Ae-Ri." dedi ve sabahtan beri elinde tuttuğunu görmediğim kağıdı bana uzattı.

Kaşlarım çatılsa da, ondan kağıdı alıp, tekrardan açtım. Bir gül çizmişti. Renklendirme olmadığı için bunun beyaz gül olduğunu tahmin etmiştim, muhtemelen doğru da düşünüyordum. Bununla bakışlarımı tekrardan kızıma çevirdim. Sakince elindeki telefonla ilgilenip, bacaklarını tatlı tatlı sallıyordu.

Ben galiba gerçekten değişmiştim. Bu kadar küçük bir şey nasıl beni duygulandırabilirdi ki? Gerçi küçük bir şey mi bu? Onun benden ayrılarak ileri doğru adımlar atması asla küçük bir şey değil. Başkalarını sevmesi, onlara güvenmesi beni mutlu ediyor. Bu hayatta kötü insan çok ama benden daha iyi insanlarla karşılaşacak bir gün. Sevecek ve sevilecek.

Galiba değişim burada başlıyor. Hiç büyümesin istiyorum. Hep böyle kalalım. Bu dünyada kaç kez böyle bir şey istedim ki? Ne zamandan beridir bir şeylerin kalıcı olması için tüm hayatın durmasını istiyorum?

Aslında cevabı biliyorum. Roseanne'den beri... Onunla birlikte olduğum her an aklımda, kalbimde dolanan bir düşünceydi çünkü bu.

Benim sessizliğimle Zeya, "Yine düşüncelere dalıp gittin." dedi gülümseyerek. "Bunu sana Ae-Ri mi yapıyor, Roseanne mi?" diye sordu.

23 | jenlisaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin