BÖLÜM 52 | DÖNMEK
...
"Ben- Ben buraya taşınıyorum." dedim. "O yüzden, evin durumuna bakmaya geldik."
Hayır, elbette kendime asla aklımda olmayan ama durumu kurtarabilirmişim gibi hissettiğim bir anda tüm durumu daha karmaşık bir hâle getirdiğim bir cümle kurduğum için kızmıyorum. 'Buraya taşınıyorum' mu dedim gerçekten? Yaptım mı bunu?
Lisa, "Nasıl yani?" diye sordu bekleme yapmadan. Adımlarımı onların yanına doğru atıp ben de onun gibi aynı hızda,
"Yalnız yaşayacağım ama!" dedim. Şu an ağzımdan çıkan cümlelere hâkim olamıyordum, öyle değil mi? Bunu neden söylüyordum?!
Lisa aklımı okumuş gibi, "Bunu neden bana söylüyorsun ki?" diye sordu.
Gergin bir nefes alıp, kelimeleri aklımda toparlamak istercesine önce sessiz kaldım. Daha sonra, "Dyan için." dedim. "Dy'la birlikte yaşayacağız yani. Haberin olmasını istedim." Evet, bunun için söylemiştim.
Ama o ben cümlemi bitirir bitirmez yüzüne bir gülümseme yerleşti. Histerik bir gülümseyişti bu. Neden?
"Sanmıyorum." dedi gülümsemeye devam ederken. Benim ise yüz hatlarım gerilmişti. Gerginlik ve şaşkınlık bir arada, dediğine anlam vermek ister gibi bakıyordum yüzüne. Ne demek oluyordu bu? Neyi 'sanmıyordu'?
"Dy'in benim yanımda kalmaya devam etmesini istiyorum çünkü."
"Ama Lisa-" diye cevap verdim hemen. "Bir senedir tam anlamıyla yan yana olamadık. Tamam, çok sık görüştük ama bu... birlikte yaşamaktan farklı bir durumdu anlayacağın gibi." dedim. Beni bu konuda anlamalıydı, değil mi? Yani... Dy'a ne kadar bağlı olduğumu biliyordu.
Ama o bu düşüncemin tam aksine, "Bu benim suçum değil diye düşünüyorum?" diye cevap verdi hemen.
Yüzümdeki duygu değişimi o kadar hızlıydı ki, hayretle öfke bir aradaydı ve buraya 'sakinlikten' çok ani bir şekilde geçiş yapmıştım.
Bu nasıl bir tavırdı böyle? Gerçekten Lisa mı vardı karşımda?
"Suçlu mu arıyoruz yani?" diye sordum sinirli bir şekilde. Sessiz kaldı. Dediklerinin yeterli olduğunu düşünüyordu sanırım ama ben bitirmemiştim.
"Öyleyse hikâyenin en başına dönmemiz gerekmiyor mu sence de?" diye devam ettim sorguma.
"Bilmem." dedi hızlıca. "Ben bunları düşünmüyorum artık. Yoksa sen, düşünüyor musun?"
Şu an karşılaştığım bu tavır karşısında şok içindeydim. Bunlar gerçekten Lisa'nın cümleleri miydi? Neden bana böyle davranıyordu? Hastanede iyi bir sohbet ettikten sonra üstelik. Ne için kızgındı daha? Bu soğukluk, bu tavır neyin nesiydi böyle?
Karşılığında hiçbir şey diyemedim. O da beklemiyordu sanırım bir şey dememi. Gözleri gözlerime değmiyordu, ayrıca bıkkın bir hâl var gibiydi üzerinde. Umursamıyordu beni-
Rosé araya girdi, "Buna benim tatlı minik yeğenim karar versin bence~ Tamam mı?" diye sordu. Sonra bir elini benim omzuma, diğerini onun koluna koyarak, "Birlikte ya da ayrı ayrı konuşursunuz, o da karar verir." dedi.
Sanırım böylesi çok daha iyiydi ve doğru olan da buydu. Ama ağzımı açıp bir cümle kuracak kadar bile güç hissetmiyordum kendimde. Şu an gördüğüm Lisa, içimde, zihnimde ve duygularımda olanla çok farklıydı. Çok uzaktı. Buna ne tepki vereceğimi bilmiyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/343603990-288-k551895.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
23 | jenlisa
Fiksi Penggemarhakim "gereği düşünüldü" deyip tokmağını vurduğu anda salonda tüm sesler kesilmişti. sırasıyla kararını açıkladığında lisa'nın derin bir nefes verdiğini duydum. o salonda, o anda duyduğum tek şey buydu. bu kadar mı bıkmıştı benden? kurtulmak bu kad...