BÖLÜM 12 | GAMJATANG
GÜNÜMÜZ - Jennie'den
Sabah gözlerimi açtığımda kendimi fazla tanıdık olmayan bir yerde buldum. Ama telaşa kapılmamıştım çünkü kenarda gördüğüm Jisoo fotoğrafıyla dün gece bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Ben derin nefes alırken kolumda bir şeyin hareket ettiğini hissettim. Kafamı yana çevirdiğimde Dyanne'i gördüm. Yüzüme yerleşen gülümsemeyi engelleyemedim.
Onun yanağına bir öpücük kondurup poposuna hafifçe iki kere dokundum. Birkaç mırıltı çıkarırken bana doğru döndü. Onun tatlı yüz ifadesiyle daha da genişledi gülümsemem."Günaydın anne." Yeni uyanmışlığın verdiği boğuk sesle konuştuğunda onu ısırmamak için zor duruyordum. Hemen yanağına bir öpücük kondurdum. Elleri boynuma dolanırken kıkırdadı.
"Günaydın, tatlım." Hâlâ yanağına öpücükler kondururken onu selamladım.
"Hadi, yüzümüzü yıkayalım." Boynuma daha çok sarılırken kafa salladı. Üzerindeki örtüyü çekerek onu kucağıma aldım, diğer yandaki misafir banyosuna doğru ilerledim.
"Jisoo teyzem ve Rosé teyzem nerede?" Eliyle minik gözlerini ovuştururken sordu. Bir yandan da etrafa bakıyordu. Elimle önüne gelen saçlarını arkaya iterek misafir odasının kapısını açtım.
"Hâlâ uyuyorlar tatlım." dedim banyoya ilerlerken. Bir şey demeyip sadece kafa salladı. Muhtemelen hâlâ uykulu ama saat çoktan öğlene geliyordu. Bu kadar çok uyuduğu için uykusuz bir gece beni bekliyordu anlaşılan.
Onu yandaki dolabın üzerine oturttum. Ben yüzümü yıkarken o da bacaklarını sallayarak dolabın üzerinde oturdu. Aynada gözlerimiz kesiştiğinde geniş bir şekilde gülümsedi.
Kendi yüzümü yıkayıp, dişlerimi fırçaladıktan sonra onun işlerini hallettim. Bitirdiğimizde onunla birlikte alt kata indim.
Rosé de inmiş kurulu olan sofranın önünde duruyordu. "Sen mi hazırladın?" diye sordum sofraya doğru ilerlerken. Kucağımdaki Dyanne de parlayan gözlerle masaya bakıyordu.
Rosé gülümseyerek Dyanne'in burnuna dokundu ve yanağına bir öpücük kondurdu. Dyanne de onun yanağından öptü.
"Hayır, Jisoo." Elindeki notu tezgahın üzerine bırakmak için ilerledi. Dy ile tekrar masaya döndük. Jisoo, pirinçli bulgogi yapmıştı.
Rosé'nin en sevdiği yemekti pirinçli bulgogi.
"Jisoo teyzem nerede?" diye sordu Dyanne. Sandalyeyi çekip onu oturttum ve hemen yanına da kendim oturdum. Rosé de karşımıza oturmuştu.
"Notta yazdığıma göre Lisa annenin yanına gitmiş hayatım." Ben Dyanne'nin tabağına yemekten koyarken Rosé Dyanne'nin sorusunu cevapladı. Dyanne aklına bir şey gelmiş gibi bana döndü.
"Anne, bugün Lisa annemi görmek istiyorum." Ellerini önünde birleştirerek bana köpek yavrusu gözleriyle baktı. Bana olan benzerliğinden dolayı daha çok kedi yavrusuna benziyordu.
Lisa'yı çok merak ettiğini anlıyordum. Ve elbette onu görecekti. Tahminimce Lisa'ya da iyi gelecekti bu.
"Tamam tatlım." dediğimde sevinçle Rosé'ye döndü.
Elini havaya kaldırarak sevinç dolu bir çığlık attı. "Oley!" Onun bu haline gülerken Rosé ile birbirimize baktık.
Rosé mutlu mutlu yemeğini yiyordu. Bunun en sevdiği yemek olduğundan dolayı mı yoksa Jisoo yapmış olduğundan mı mutluydu bilmiyorum. Muhtelemen her ikisi de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
23 | jenlisa
Fanfictionhakim "gereği düşünüldü" deyip tokmağını vurduğu anda salonda tüm sesler kesilmişti. sırasıyla kararını açıkladığında lisa'nın derin bir nefes verdiğini duydum. o salonda, o anda duyduğum tek şey buydu. bu kadar mı bıkmıştı benden? kurtulmak bu kad...