BÖLÜM 63 | DEJAVU
GÜNÜMÜZ - Jennie'den
Lisa'nın şaşkın bakışları altında Jisoo evimizden ayrılırken ben onu uğurlamak için kapıya kadar eşlik etmiştim. Lisa da birkaç saniye sonra arkamızdan gelmeye başladı. Jisoo'ya kabanını uzatırken,
"Keşke burada kalsaydın bu gece." dedim. Kabanı elimden alırken kafasını iki yana salladı. Bir kolunu geçirirken, "Eve gitmem daha iyi. Ae-Ri beni merak etmiştir." dedi.
Ne diyebilirdim ki? Ae-Ri dediği anda tüm akan sular duruyordu. Hiçbir bahane, hiçbir sebep, hiçbir zorunluluk dahi anne kızı ayırmaya yetmez. Bunu kendimden biliyorum. Gülümseyerek, "Peki, haklısın." dedim.
Jisoo da bu gülümsemeye karşılık verirken aklıma aniden bir şey geldi. Bu yüz ifademe de şok ifadesi olarak yansıyınca Jisoo adımlarını durdurup meraklı gözlerle bana baktı.
"Bir ara... Ae-Ri hakkında konuşalım, olur mu?" diye sordum. "Doğrusunu istersen onun hikâyesini çok merak ediyorum." diye ekledim. Bu doğruydu. Bu minik kızın hikâyesi nedir, onun için ne yapabiliriz, ona nasıl iyi gelebiliriz tüm bunları merak ediyordum.
İçimden geçenleri açıklamamış olsam da Jisoo anlamış olacak ki, yüzüne ihtiyatlı bir gülümseme yerleştirip, "Tamam, olur." dedi. Ardından aniden benden önce davranıp, bana sıkıca sarıldı.
Huh, peki, bu dörtlü içinde Jisoo'nun en sık sarıldığı insan ben olmuşumdur, buna şaşırmamam gerekir- Lisa'yla yakın dost olmasına rağmen nadiren olan bu kucaklamaları bana bahşetmeyi severdi- Ama şu an gerçekleşen ani sarılmayı ben de beklemiyordum.
Şoku atlatıp ben de ellerimi onun sırtına yerleştirerek sıkıca sarıldım. Buna ihtiyacı olduğunu anlamak zor değildi. Hepimiz zor süreçlerden geçtik ama Jisoo tüm bunları neredeyse hiç kimseye anlatmadan tek başına göğüslenmişti. Şimdi böyle ani sevgi gösterilerinin, sevgi görme ihtiyacından kaynaklı olduğunu anlayabiliyorum.
O çıkmadan hemen önce Lisa da yanımıza gelip vedalaştı. Kendi aralarında şakalaştıktan sonra o kapıyı kapatırken ben onu izledim. Evet, mutfakta gerçekleşen o kavuşmadan sonra nihayet yalnız kalabilmiştik. Bunu düşünmek bencilce olabilirdi belki ama çocuklar buna gerçekten çok ihtiyacım vardı. Onu çok özlemiştim, onunla konuşmak istiyordum, ona sarılmak ve zamanı durdurmak istiyordum. Bir yıl boyunca hasret kalmıştım ona, haksız sayılmam, değil mi?
Aklımdan bunlar geçerken hüzünlü bir gülümsemeyle onu izledim. Yüzünü izlemeye dalıp gittiğimi onun, "Ruby?" diye seslenmesinden anlamıştım. Kendime gelip, "Lisa." dedim gülümseyerek. Bu şapşal halime şaşırıp ardından o da gülümsedi. Ah bu gülümsemeye aşıktım.
Daha sonra geyik gözlerini irice açıp, "İçeri geçelim mi?" diye sordu. Kafamı sallayarak, "Hı hım." dedim ve ilerledim. Arkamdan geliyordu. Arkamdan yürüyordu. Ah evet, yanımdaydı ve benimle birlikte salona geliyordu... İnanabiliyor musunuz? Çok mutluyum!
Bu mutluluk yüzüme de yanaklarımı şişiren bir gülümseme olarak yayılırken şöminenin karşısındaki koltuğa oturdum. Lisa da birkaç adım sonra yanıma gelmişti. Ama ilk önce sanki nereye oturacağına karar verememiş gibi bir süre dikildi. Bu kaşlarımı çatmama sebep olsa da fazla sürmeden ait olduğu yere, yanıma oturdu.
Evet, yanıma oturdu ama yüzüme bakmıyor desem abartmış olmazdım. Sanki özellikle kaçırıyordu da güzel gözlerini benden. Aramızda yaklaşık yirmi santimlik bir mesafe, Lisa'nın gözleri şöminede, evin duvarlarında, yüzünde sıkıntılı bir ifade ve tüm bunları sorgulayarak seyreden ben. Pozisyonumuz tam olarak buydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
23 | jenlisa
Fanfictionhakim "gereği düşünüldü" deyip tokmağını vurduğu anda salonda tüm sesler kesilmişti. sırasıyla kararını açıkladığında lisa'nın derin bir nefes verdiğini duydum. o salonda, o anda duyduğum tek şey buydu. bu kadar mı bıkmıştı benden? kurtulmak bu kad...